Fotoğraf: Ateş Alpar / csgorselarsiv.org

İlk Dünya Hayvanlar Günü, 24 Mart 1925'te Almanya'nın Berlin kentindeki Spor Sarayı'nda gerçekleşti. Mensch und Hund'un (İnsan ve Köpek) yazarı ve hayvan aktivisti Heinrich Zimmermann tarafından düzenlenen etkinliğe 5 binden fazla kişi katıldı. 1929'da Dünya Hayvanlar Günü ilk kez 4 Ekim'de kutlandı, çünkü Spor Sarayı 24 Mart’ta müsait değildi. Başlangıçta, 4 Ekim Dünya Hayvanları koruma günü yalnızca Almanya, Avusturya, İsviçre ve Çekoslovakya'daki insanlar tarafından kutlandı. Mayıs 1931'de İtalya'nın Floransa kentindeki Uluslararası Hayvanları Koruma Kongresi toplantısında, Zimmerman'ın 4 Ekim Dünya Hayvanları Günü'nü evrensel bir kutlama yapma önerisi oy birliği ile kabul edildi. 15 Ekim 1978 yılında ise UNESCO tarafından Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi yayınlandı.

HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ'NE GÖRE HAYVAN HAKLARI NELERDİR?

15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisine göre genel olarak hayvan hakları şu şekildedir;

  1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
  2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan , öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
  3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
  4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
  5.  Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
  6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
  7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
  8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
  9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
  10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
  11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
  12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
  13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır
  14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.

TÜRKİYE'DE HAYVAN HAKLARI

Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun 9 Temmuz’da TBMM Genel Kurulunda görüşülerek kabul edildi, 14 Temmuz’da resmî gazetede yayımlanarak da yasalaştı. Kanun ile birlikte hayvanlar "mal" statüsünden çıkarılıp "can" statüsüne geçti. Eski kanuna göre kabahat niteliğinde olan hayvanlara işkence yapmak, acımasız ve zalimce muamelede bulunmak, hayvanlara cinsel saldırıda bulunmak ve tecavüz etmek fiilleri suç kapsamına alındı. Hayvan hakları örgütleri cezaları yetersiz bulduklarını ve taleplerini karşılamadıklarını açıkladı.

"YASA HAYVANLARI DEĞİL, HAYVANLAR ÜZERİNDEN GELİR ELDE EDENLERİ KORUYACAK"

Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi'nde yer alan yazıya göre yasa hayvanları değil hayvanlar üzerinden gelir elde eden kişileri, sorumluluklarını yerine getirmeyen kamu kurumlarını koruyacak. Yazının hayvan haklarına dair maddeleri eleştirdiği kısım ise şu şekilde:

"AKP tüm tepkilere rağmen, yıllardır hayvan hakları savunucularının verdiği mücadeleyi yok sayarak, inatlaşarak çıkardı bu yasayı. Yasanın uygulama yönetmeliği yayınlandığında bazı detaylar netleşecek, bu detayların hayvanlar için iyi sonuçları olmayacağını deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim. Örneğin, kanunun 3. maddesinde bulunan “…sahiplenilerek bakılan hayvanların çevreye verecekleri zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirler, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” ibaresi ile çıkarılacak uygulama yönetmeliği ile evdeki hayvan sayısına karışabilecekler."

"HAYVANLAR MAL DEĞİL CAN OLDU' DERKEN KAMUOYU YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR"

"AKP’li milletvekillerinin devrim niteliğinde bir yasa diyerek pazarlamaya çalıştığı bu yasada neler var ve bu yasa gerçekten bir devrim mi ona bakalım. Öncelikle yasada hayvan tanımı bile yapılmadı, oysa Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye raporu hayvanların duygulu varlıklar olarak tanımlanmasını tavsiye etmişti ancak bu madde yasada diğer komisyon tavsiyeleri gibi kendine yer bulamadı. Yani AKP’li milletvekilleri “hayvanlar mal değil can oldu” derken kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. “Petshoplarda hayvan satışı bitti” söylemi de büyük bir yalan çünkü sadece kedi ve köpek satışı yasaklandı, sürüngenler, kuşlar, kemirgenler vs.. petshoplarda satılmaya devam edecek. Kedi ve köpek satın almak isterseniz petshoptan katalogdan seçtiğiniz kedi ve köpekleri üretim çiftliklerinden satın alabileceksiniz. Hayvanların üretilmesine, satılmasına izin verip sonra da “hayvanlar mal değil can oldu” diyemezsiniz."

"SUÇÜSTÜ DURUMU YOKSA, ŞİKAYET HAKKI DA YOK"

“Sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı kalktı, hayvana şiddete hapis cezası geldi” dediler. İşin aslı ise şu; sokakta yaşayan hayvanların yaşadığı hak ihlallerinde eğer suçüstü durumu yoksa halkın şikâyet hakkı elinden alındı. Olay ile ilgili soruşturma açılabilmesi için Tarım Bakanlığı’nın il ve ilçe müdürlükleri tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuru yapılması gerekiyor. Yani açıkça şikâyet hakkımızı elimizden aldılar ve bu hakkı hayvanları birer mal olarak gören Tarım ve Orman Bakanlığı’na verdiler. Cezalarda ise büyük aldatmaca çünkü hayvan öldürmeye 6 aydan 4 yıla, tecavüz ve işkenceye 6 aydan 3 yıla, hayvan dövüştürmeye (geleneksel olanlar dışında) 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Ancak Türkiye’de 3 yılın altındaki cezalar ertelenebiliyor bu yüzden uygulamada failler hapis yatmayacak."

"YENİ YUNUS PARKININ AÇILMASINA İZİN VERİLMEZKEN MEVCUT 10 YUNUS PARKI KAPATILMIYOR"

“Hayvanat bahçeleri, yunus parkları ve sirkler yasaklandı' açıklaması gerçeği yansıtıyor mu bir de ona bakalım.  Yunus parkları kapanmıyor aksine bu tesisler yeni çıkarılacak bir yönetmelik ile yasallaştırılıyor. Türkiye’de yeni yunus parkının açılmasına izin verilmezken mevcut 10 yunus parkı kapatılmıyor. Mevcut tesislere yeni hayvan getirmek, var olan tesisi büyütmek, tesisi devretmek yasak. Ancak eğer bu yasaklar delinirse bu işkencehanelere hayvan başına 25 bin TL ceza kesilecek, bu ceza yunus parkı sahipleri için ödül sayılır. Yunus parklarının 10 yıl içinde kapanacağı ibaresi de genel kurulda eklendi. Komisyon raporu bu 2 yıl içinde kapanmalarını tavsiye etmişti ancak AKP 10 yıl daha bu işkencenin devam etmesini kabul etti."

"HAYVANLAR DUYGULARI OLAN, HİSSEDEBİLEN BİREYLERDİR"

"Hayvanat bahçelerinin ismini “doğal yaşam parkı” yaptılar. Yasaya “Gerçek veya tüzel kişiler, hayvanların etolojisine ve habitatına uygun, serbest dolaşımlarına imkân sağlayan doğal yaşam parkları kurabilir.” ibaresi eklendi. Biz Türkiye’deki doğal yaşam parklarının hayvanat bahçelerinden hiçbir farkı olmadığını biliyoruz. Kaldı ki 2021 yılında hayvanların hala sergilenebilen şeyler olarak görülmesini kabul etmemeliyiz. Hayvanlar duyguları olan, hissedebilen bireylerdir."

"TEHLİKELİ OLARAK TANIMLANAN HAYVANLARIN SAYISI ARTABİLİR"

"Türkiye’de sirk kurulması yasaklandı. Başta ne güzel bir düzenleme diyebilirsiniz ancak Türkiye’de hayvanlı sirk olmadığını ve bu sirklerin yurtdışından geldiğini, yasa yapıcıların bunu bildiğini öğrendiğinizde düzenleme kulağa o kadar da iyi gelmiyor. Tehlikeli olarak tanımlanan hayvanlar ile ilgili yapılan düzenleme de tatmin edici değil. Tehlikeli ırkları bakanlık belirleyecek. Bakanlık bir liste oluşturacak ve bu liste belirli dönemlerde yenilenecek mi? Bu listeyi oluşturmak için bir kurul mu kurulacak? Bu kurulda kimler olacak? Bu hayvanlar neye göre belirlenecek? Bu konular ile ilgili bir detay yok. Eğer bakanlık bir liste oluşturup bu listeyi düzenli olarak güncellerse tehlikeli olarak tanımlanan hayvanların sayısı artabilir."

Bu belirsizlik dışında belli olan detaylar ise şunlar:

  • Tehlikeli ırk olarak tanımlanan bir hayvan ile yaşıyorsanız 6 ay içinde bu hayvanları kimliklendirdiğinizde, ağızlık takarak kalabalık olmayan yerlerde gezdirdiğinizde hayvanlar sizinle birlikte kalabilecek. Ancak barınaklarda halihazırda ömür boyu hapse mahkûm edilen ve ailesi olmayan yasaklı ırklar aile yanına yuvalandırılamayacak ve yaşadıkları zulüm devam  edecek.
  • Belediyelere yaptırım yok, hayvan terk etmenin cezası 2000 TL, geleneksel olarak hayvan dövüştürmek serbest, avcılık, havai fişekler, kürk çiftlikleri, faytonlar, deney merkezleri ile ilgili hiçbir düzenleme yok. Bu yasa da elbette devrim niteliği taşımıyor, aksine AKP’nin çıkardığı pek çok yasa gibi hiçbir sorunu çözmüyor aksine uygulamada çıkacak olan problemler hayvanların yaşadığı hak ihlallerini artıracağa benziyor."