Hayatın diğer alanlarında olduğu gibi hakikat mücadelesi de siyasetle bir hayli ilişkili. Özellikle gelişmiş ekonomilerin seçim ya da referandum süreçleri dezenformasyonla mücadele çalışmalarını önemli ölçüde şekillendiriyor.
2016 yılında ABD Başkanlık seçimini Donald Trump’ın kazanması ve Brexit Referandumu’nda AB’den ayrılık kararının alınması bir şok etkisi yarattı. Yaşanan şokla birlikte demokratik süreçlere manipülasyonun ve dezenformasyonun güçlü şekilde sirayet etmesiyle gözler sosyal medya platformlarına çevrildi. Yanlış bilgi sorununun alarm zillerini çalması, manipülasyonun demokratik süreçleri tehlikeye atması ve dış müdahale korkusuyla sosyal medya platformları mercek altına alındı. Facebook ve Instagram’da yayılan dezenformasyona karşı etkisiz kalan, yanlış bilgi sorununu kâr aracı hâline getiren Meta, Cambridge Analytica skandalıyla eleştirilerin odağına oturdu. Gelen tepkilerin ardından Meta, zevahiri kurtarmak adına, 2016 yılı Aralık ayında Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) üyesi doğrulama girişimlerinin katılımıyla Üçüncü Taraf Doğrulama Programı’nı başlattı. Bu programla Meta, Facebook ve Instagram’da yayılan asılsız içeriklere (ücreti mukabilinde) doğrulama girişimlerinin incelemelerini yansıtmaya başladı. TikTok da doğrulama girişimleri ile Meta’ya benzer bir program başlattı. Twitter/X ise Elon Musk tarafından satın alınmadan önce denemeleri yapılan (kullanıcıların platformda paylaşılan içeriklerle ilgili bağlamsal bilgiler eklemesine olanak tanıyan) Topluluk Notları (Community Notes) adlı kullanıcı temelli doğrulama sistemine geçti. Dezenformasyon tarlası hâline gelen Facebook, Instagram ve Twitter/X’e alternatif olarak geliştirilen platformlar ise kullanıcıların ilgisini çekemedi.
2024 ABD Başkanlık seçimleri öncesinde ise yapay zekâ uygulamalarıyla hazırlanacak görsel, işitsel, metinsel içeriklerin dezenformatif kullanım endişesi giderek güçlendi. Seçim öncesinde büyük teknoloji firmalarına YZ çıktılarının kötü amaçlı kullanımının engellenmesi için tedbir almaları yönünde (aba altından sopa eşliğinde) çağrılar yapıldı. Önde gelen YZ araçları geliştiricileri de (filigran kullanımı gibi) bazı tedbirler aldı. Beklenenin aksine 2024 ABD Başkanlık seçim döneminde YZ çıktıları kayda değer bir menfî etkide bulunmadı.
2024 ABD Başkanlık seçimleri tamamlanmasıyla yeni bir döneme girildi. 2020’de seçimi Joe Biden’a kaybetmesinin akabinde 2024’te Demokrat Parti adayı Kamala Harris’i geride bırakan Donald Trump’ın seçim zaferiyle sosyal medya platformları, yanlış bilgi sorunuyla mücadelede 2016’daki akımın tersine yüzmeye başladı.
Mark Zuckerberg 7 Ocak 2025 günü Meta'nın ABD başkanlık seçimlerindeki yabancı etkiyi engellemek için yeterince çaba göstermediği eleştirilerinin ardından başlattığı doğruluk kontrol programının ABD'de kaldırıldığını açıkladı. Aralarında Reuters, AFP, Associated Press ve USA Today gibi büyük haber kuruluşları ile diğer IFCN üyesi doğrulama girişimlerinin incelemelerinin kullanılması yerine X platformundakine benzer (kullanıcıların gönderilere bağlamsal notlar ekleyebileceği) kitle kaynaklı bir yaklaşım izleneceği duyuruldu. Zuckerberg, açıklamasından önceden haberdar edilmeyen üçüncü taraf doğrulama programı üyesi girişimleri de etkisiz ve politik yanlılıkla suçladı. Meta’nın milyonlarca dolar katkı sunmakla böbürlenip reklamını yaptığı programı sonlandırmasıyla doğrulama platformları yeni bir döneme girecek.
Türkiye’de faaliyet gösteren doğrulama girişimleri başlıklı yazıda özetlediğim 3. dalganın da sonuna geldik. Kurumsallaşmamış bir yapıyla ilerleyen 1. dalganın ardından 2016 yılıyla başlayan 2. dalgayı oluşturan platformların sergilediği başarılı performansın ve kamu nezdinde edindiği itibarın etkisiyle 3. dalgada birçok yeni girişim kuruldu. “‘Doğru Mu?’dan düzenleyici otoriteye” başlıklı yazıda dikkat çektiğim üzere kamu otoritesi de bu alana el attı. Hatta, doğruluk kontrolü” postuna bürünmüş “fact-check” görünümlü “fake-check” ile “dezenformasyon” da yapıldı. Sayısı bir anda artan girişimlerin bazıları “lokmacıların akıbetine” uğradı. Meta’nın kararıyla, üçüncü taraf doğrulama programına katkı veren (ülkemizden Teyit.org ve Doğruluk Payı gibi) girişimlerin azalan finansal kaynaklarıyla birlikte insan kaynağı küçülecek ve inceleme kapasitesi de gerileyecek. Doğrulama girişimlerinin etkisinin azalması, haber akışlarından gerçek kontrolünün kaldırılması kullanıcıların karşılaştığı yanıltıcı içerik miktarında yoğun artışa neden olacak. Yaklaşan yeni dalgada, topluluk temelli sistemler, kâr güdüsüyle hareket eden ve hakikat umurunda olmayan sosyal medya platformlarında giderek daha fazla önem kazanacak. Sosyal medya platformlarının “topluluk bazlı” önemleri, dezenformasyona karşı sosyal medya kullanıcılarını güçlendirerek bilgi ekosistemini iyileştirme çabalarının önemli bir parçası hâline gelecek.
Hakikat mücadelesi süreci her 4 yılda bir gerçekleşen ABD Başkanlık seçimleri ile şekillenmeye devam edecek gibi görünüyor. 2028 yılında ABD’li seçmenlerin kararlarının dış etkiyle manipülasyona daha açık hâle gelmesiyle yanlış bilgi sorununa karşı ivedi önlem alınmasının öneminin yeniden idrak edilmesi kaçınılmaz bir son gibi görünüyor.