Haber: Belgizar Abiri Şimşek

Battalgazi ilçesi Emeksiz Üst Kavşağında toplanan platform üyeleri, 'Baskıya, tehdide ve işçi kıyımına son', 'İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz', 'Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam bizimle mümkün', 'ILO 190 imzalansın', 'Emek bizim, hayat bizim, güç bizim' dövizleriyle birlikte 'Eşit ve özgür bir yaşam için baharı da barışı da kadınlar getirecek' pankartını açtı.

KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, "Malatya'da 8 Mart'ı buruk kutluyoruz. Malatya'ya depremden sonra ilk geldiğimizde büyük yıkım gördük. Malatya'da bir yılda çok şeyin değişmediğini gördük. Malatya'dan siyasi iktidara sorunları aktarıyorum; okulları gezdik ikili hatta üçlü eğitim var. Okul binaları yapılıp, sağlıklı eğitim verilmelidir. Sağlıklı içme suyu okullarda yok. Ders saatleri 30 dakika, zaman yetişmiyor. Sağlıklı ve nitelikli eğitim ortadan kalkmış oluyor. İlk atamayla deprem bölgesine gelen öğretmenlerin barınma sorunları çözülmemiş. Sağlık alanında durum daha da vahim. Aile hekimleri kadınların kadın doğum ihtiyacını karşılamıyorlar. Malatya deprem nedeniyle Nitelikli göç vermiş o nedenle sağlıkta yeterli kadro yok. Sağlık çalışanları düzensiz mesaiye kalıyorlar" dedi.

“MÜCADELEDE KARARLI, ÖZGÜRLÜKTE ISRARCIYIZ”

Sol Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Seda Uçar ise “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizim; mücadelede kararlı, özgürlükte ısrarcıyız” dedi.

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiğini hatırlatan Uçar, şöyle konuştu:

“Ne acımız, yasımız dindi, ne öfkemiz bitti. Depremin yaşandığı kentimizde yaşam hala çadırlarda, konteynırlarda oldukça zor koşullarda sürüyor. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti ama AKP-MHP iktidarı hayatı sürdürmek için gereken asgari koşulların oluşturulması için herhangi bir ihtiyacı karşılamaya yönelik kayda değer bir girişimde bulunmadı. Kışla, yağmurla, selle daha da zorlaşan koşullarda kadınların omzuna yüklenen sorumluluklar, bakım emeğinin kadınların görevi sayılması nedeniyle arttıkça artıyor. Depremin enkazından çıkıp da ayakta nasıl kaldığına şaşırdığımız iktidarın en yetkili şahsı ise depremin yıldönümü için gittiği Hatay’da ‘Benden olmayana, benim gibi düşünmeyene ve benim gibi yaşamayana hizmet yok’ anlamına gelen sözler söylüyor. Bu sözlerden de yıllardır nasıl bir zihniyetle yönetildiğimizi bir kez daha anlamış olduk.

İmar afları, rezerv alanlarla sermayeye rant alanı açanlar, uluslararası sermayeye her türlü kolaylığı sağlamayı sürdürüyor. İktidarın gündemi ne doğa ne emek. Çok değil iki hafta önce bunun nerelere vardığını bir kez daha gördük. Erzincan İliç’te çevre örgütlerinin ve ilgili meslek odalarının raporları görmezden gelinerek kapasitesi arttırılan altın madeninde toprak kayması nedeniyle büyük bir göçük meydana geldi. Dokuz işçi hala devasa bir siyanürlü toprak yığının altında. Ama bunlar AKP-MHP iktidarını durdurmaya yetmiyor; İliç’te yaşanan doğa katliamının etkisini yıllarca yaşayacağımız açıkken iktidar yeni yeni altın madeni rezerv alanlarına izin vermeye devam ediyor.”