31 Mart 2024’de yapılan yerel seçimlerden sonra politik ilişkiler yeniden şekilleniyor. Seçimde AKP ağır bir darbe alarak ikinci parti olurken tersine CHP beklenilenin üstünde ciddi bir oy alarak birinci parti oldu.

Ortaya çıkan yeni denklem özellikle AK Parti içinde bir tartışma yarattı. Yapılan kamuoyu araştırmalarında AK Parti’nin sürekli güç kaybettiği görülüyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni arayışlara yönelmiş görünüyor.  Önce iktidar ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi ziyaret etti. 2 Mayıs 2024 günü de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i AK Parti Genel Merkezinde kabul etti.  Aynı gün Meclis Başkanı Kurtulmuş, DEM Parti Grubunu ziyaret etti.

Politik atmosferin pozitif yönde gelişmesine dair iyimser açıklamalara karşı ihtiyatlı davranmak gerekir ama aynı zamanda demokratik siyasetin gelişmesine hizmet edebilecek bütün çabalar desteklenmelidir. Bu bakımdan özellikle AKP, CHP ve DEM PARTİ merkezli gelişebilecek ve Türkiye’nin demokratikleşmesine hizmet edebilecek bütün politik girişimler desteklenmelidir. Böyle zamanlarda duygusal, agresif söylemler ve politikalar yerine daha birleştirici ve çözüm üretecek politikaları ön plana çıkartmaktan yarar var.

AK PARTİ - CHP ARASINDAKİ OLASI DENGE 

AK Parti’nin arayışının bir zorunluluktan kaynaklandığını tespit etmek için büyük bir analizci olmaya gerekir.  Bu nedenle ister AKP isterse CHP olsun, toplumsal politik değişimi olumlu yönde etkileyebileceklerse, ülkenin sorunlarını demokratik normlar içerisinde konuşarak çözüm için adımlar atabileceklerse bunun karşısında ilgisiz kalmak yanlış olacaktır. Hatta bu süreci olumlu yönde etkileyebilecek politik açıklamaların yapılması toplumsal havayı olumlu etkileyebilir. AK Parti iktidarının bugüne kadar yaptığı bütün anti-demokratik ve totaliter uygulamalar nedeniyle koşulsuz güven duymak politik saflık olur. Bu gerçeği görerek, politik duyarlılığı elden bırakmadan süreci doğru takip etmek ve doğru hamleler yapmak önemli ve gereklidir.

Cumhurbaşkanı ile Özel’in yaptığı görüşmenin pozitif geçtiğine dair yapılan açıklamalar, Cumhurbaşkanının da iadeyi ziyarette bulunması toplumsal-politik atmosferi etkileyecektir. AK Parti’nin yol arayışı çok yönlü ve çok karmaşık bir süreci kapsadığı açıktır. Bahçeli’nin MHP Meclis Grubunda yaptığı konuşmada ‘Cumhur İttifakı ebediyen devam edecektir’ demesinin ciddi bir önemi yok. AK Parti, MHP ile kurduğu zorunlu ilişkiyi sonlandırmak için arayışlara devam ediyor. Gerektiğinde CHP ve DEM Parti ile alternatif çözümlere gidebilir. AK Parti, CHP ve DEM Parti’den pozitif bir yaklaşım alırsa, MHP ile kurduğu zorunlu ilişkiyi sonlandırma sürecine girebilir. Ama öncelikli olarak bu iki partiden emin olması gerekiyor.

AKP-CHP ilişkisinin geleceğine dair şimdiden bir şey söylemek zor ama her iki taraf da toplumun karşı karşıya olduğu sorunlar için birlikte çözüm üretmeye dair mesajlar vereceklerdir. AK Parti daha fazla oy kaybetmemek ve kendisini yeniden toparlamak, ortada duran ekonomik, politik ve toplumsal sorunlara Ana Muhalefet olan CHP’yi ortak etmek isteyecektir. CHP de, birinci parti olarak hem toplumsal uzlaşmadan yana hem de iktidar olmaya hazır olduğu mesajını topluma vermek istiyor. Ayrıca toplumun sorunlarını Erdoğan’ın masasına koyarak çözüm için öneriler sunarak psikolojik bir baskı oluşturmayı planlıyor. Daha objektif ve gerçekçi bir yorum yapabilmek için karşılıklı olarak masaya nelerin konulduğunun ve konuşulduğunun çok net olarak bilinmesi gerekir. Örneğin Gezi-Kavala, Kobani-Demirtaş ve Can Atalay davaları masaya konuldu mu? Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmesi ya da yaklaşımı nasıl oldu? Bu konulara ilişkin henüz yapılan bir açıklama yok.

DEM PARTİ BU GELİŞMELERİ DOĞRU OKUMALI VE SÜRECE MÜDAHİL OLMALIDIR

Toplumun karşı karşıya bulunduğu politik sorunların çözümünde DEM Parti’nin tüm saldırılara rağmen inisiyatif alması ve çözümün anahtar olması bakımından bir rol  üstlenmesi gerekiyor. Bu karmaşık denklemin içerisinde DEM Parti'nin politik yaklaşımları her iki parti açısından da dikkatle takip edileceği açıktır. Bu nedenle hem DEM Parti’ye yönelik, psikoloji baskıları bertaraf etmek hem de politik hareket alanını geliştirmek için çok net açıklamaların yapılması gerekiyor.

Birincisi, DEM Parti açık bir şekilde AKP ile CHP görüşülmesine  olumlu baktıklarını ve desteklediklerini açıklamalı.

İkincisi, Erdoğan ile Özel arasında yapılacak olan görüşmenin merkezinde, demokratikleşmenin, demokratik siyasetin geliştirilmesinin öncelikle ön plana çıkartılması gerektiğine vurgu yapmalı.

Üçüncüsü, Bütünüyle demokratik bir yapıya sahip olan yeni bir anayasanın hazırlanmasına aktif destek vereceğini deklare etmeli.

Dördüncüsü, Yeni bir anayasanın yapılması konusunda politik samimiyetin test edilmesinin yolu mevcut anayasının uygulanması için somut adımların atılmasının talep edilmesine vurgu yapılmalı. Örneğin, Kobani, Gezi davaları ve Öcalan’a yönelik tecrit ön plana çıkartılmalıdır.

 Beşincisi, DEM Parti,  talep ve önerilerini etkili bir şekilde gündemleştirmek için başta  AKP ve CHP olmak üzere parlamentoda grubu bulunan ve parlamento dışında olan bütün partilerle görüşmelidir. Ayrıca sivil toplum örgütleri ile hızlı ve yoğun bir şekilde toplantılar organize etmelidir.

Altıncısı, Ağırlıklı olarak hukukçulardan oluşan bir anayasa taslağının hazırlaması için somut bir görevlendirme yapmalı ve kamuoyuna açıklanmalı. Demokratik bir anayasanını yapılması için politik ve toplumsal zeminin hazırlanmasına yönelik olmalıdır.

Yedincisi, ‘Demokratik Türkiye’ perspektifine dayanan bir konferansın örgütlendirilmesi için hızlı bir şekilde bir ön hazırlığın yapılması bu sürecin bir parçası olarak ele alınabilir. Ayrıca konferansa kaç kişinin katılacağı ve hangi gündemlerin oluşturulacağı, kimlerin davet edileceği belirlenerek politik bir çıkışın sağlanması önem arz ediyor.

Sekizincisi, Daha önceki bir kaç makelemde belirttiğim gibi Kürt sorunun demokratik siyaset içerisinde çözülmesi için varlığı devam eden ama fiilen işlevsizleşmiş olan ‘Barış Meclisi’nin yeniden canlandırılması ve  Barış sürecinde önemli bir rol üstlenen ‘Akil İnsanların’ yeniden bir araya getirilmesi için girişimden bulunulması yararlı olacaktır.

DEM Parti’nin siyasetin yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bir dönemde daha aktif olması ve olumlu mesajlar vermesi, sürecin belirleyici gücü olacağının hissettirilmesi  gerekiyor. Bu nedenle  önemli politik bir aktörü olacağını hissettirecek adımlar atmada cesur ve kararlı olmalıdır.