Mardin'in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında 3’ü çocuk 7 sivil ile birlikte Uzman Çavuş Bilal Batır'ın kaybedilmesine ilişkin açılan davanın 26’ncı duruşması Adıyaman 1’icni Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.  

Duruşmaya mağdurların avukatı Erdal Kuzu, Gülistan Duran ile kaybedilenlerin yakınları katıldı. Duruşmaya katılamayan diğer sanık ve sanık avukatları ise mazeret bildirdi. 

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, daha önce birçok kez mahkeme heyetinin dinlenmesi yönünde kararı aldığı, ancak 5 yıldır ulaşılamayan dönemin savcısı Adem Kul’un dinlenilmesinden vazgeçildi. Mahkeme heyeti, buna dosyanın geldiği aşama, Kul'un yakalamalı olarak aranıyor olmasını gerekçe gösterdi. 

“YETERLİ DELİL YOK” 

Dosya savcısı, "Yeterli delil olmadığı" iddiasıyla daha önce açıkladığı beraat yönündeki mütalaasını tekrarladı. 

Ardından söz alan 14 yaşındaki Seyhan Doğan'ın kardeşi Hizni Doğan, “Savcı yeterli delil yok dedi. 1996'dan bu yana dilimizde tüy kalmadı, yakılan 7 cenaze var. Bugün bu mahkeme eşit vatandaş olup olmadığımızın kararını verecek. Ben kardeşimin cenazesini devletin güvenlik alanı olarak tayin ettiği yerde buldum” dedi. 

“ÇOCUKLARIMIZ KUYUYA ATILDI”

Kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altınkaynak’ın babası Abdülaziz Altınkaynak, “Mütalaayı reddediyoruz. 27 yıl önce çocuklarımız kuyulara atıldı. Arşivlerde bakın, benim 12 yaşındaki çocuğumu nereden nereye götürdüler görürsünüz. Operasyonun olduğu yer ile Davut'u bulduğumuz 120 metre uzunluğundaki kuyu aynı bölgede. Annesi Davut’u karakolda Filistin askısında gördü. Korucu ve askerler Davut'u evden aldı, suçu varsa neden mahkemeye değil kuyuya attılar.” dedi

ANNESİ DELİLDİR GÖRMEK İSTERSENİZ”

Mağdurların avukatı Erdal Kuzu ise, 1990'lı yıllarda “Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” denildiğini hatırlatarak, savcının verdiği mütalaa ile sanıkların savunmasını yaptığını belirtti. Mütalaanın kayda alınacak bir mütalaa olmadığını belirten Kuzu, “1990'lı yıllarda karakolda kamera yok denilmesi kayda alınmaz. Bu Kürtlere bakış açısıdır. Davut Altunkaynak'ın annesi delildir görmek isterseniz. Ama bunu görmezseniz katilleri kutsarsınız. Bu mütalaayı çok konuşacağız, insanların vicdanında yara açtığı için konuşacağız. Yarın bir gün daha demokratik bir Türkiye olduğu zaman bunu daha çok sayacağız. Beyanları görmek istemeyen bir mütalaa hukuki değildir. Devleti kutsayan bir mütalaa. Adalet nedir diye sorarsanız biz Kürtler bir düş deriz. Bugüne kadar eşit yurttaşlık görmedik. Ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan insanlar duruşmaya gelmediler. Güvenlik nedeni ile bir gerekçe oluşturuldu. Bu güveni nereden buluyorlar?” diye konuştu. 

  

“BERAAT KARARI”

Son sözleri sorulan sanıklar, beraatlerini talep ederek, “Türk Adaleti”ne güvendiklerini söyledi. Sanık avukatları da beraat talebinde bulundu. Müvekkillerinin yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep eden avukatlar, yurt dışı yasağı nedeniyle akrabalarının “nişan ve düğünlerine” katılamadığını, mağdur edildiğini ileri sürdü. 

Savunmaların ardından mahkeme heyeti, karar için duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, “Sanıkların meydana gelen olaylarla bağlantısını kuracak kesin delile ulaşılamadığı” gerekçesiyle sanıkların ayrı ayrı beraatlarine ve yurt dışına çıkma yasaklarının kaldırılmasına karar verdi.

“GÖZALTINA ALMAKLA TEHDİT EDİLDİ”

Karara mağdurların aileleri tepki gösterdi. 12 yaşındaki oğlu Davut Altunkaynak’ı 120 metre derinlikteki kuyudan çıkardığını belirten babası Abdülaziz Altunkaynak, “Türkiye'de adalet yok. Bir Türk çocuğu olsa idam verilecekti. Davut Kürt çocuğu olduğu için beraat veriliyor. Türkiye'de adalet yok. Türkiye'de savcı yok” dedi. Bunun üzerine duruşma salonunda bulunan polisler, “Burası şov yapılacak yer değil” diyerek Altunkaynak’ı gözaltına almak ile tehdit etti.  

JİTEM’İ İTİRAF ETTİ”

Dargeçit JİTEM Davası’nda bugüne kadar yaşanan gelişmelere ve itiraflara rağmen sanıkların tutuksuz yargılanmasına devam edilirken, dosyada yaşanan gelişmelerin başında dönemin Mardin İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Muhammet Demirel’in şüpheli sıfatı ile verdiği ifade geldi. Demirel 6 Haziran 2013’te JİTEM’in varlığını itiraf ettiği ifadesinde, “O dönem Mardin İl Jandarma Komutanlığı içerisinde ayrı bir binada JİT dedikleri jandarma istihbarat timinin olduğunu, bunların hiyerarşik olarak Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na değil, Diyarbakır Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’na bağlı olduklarını, bu timin toplam 5-6 rütbeli personelden oluştuğunu, ayrıca bunların kullandığı sivil elemanların da olduğunu, bu rütbelilerin kendilerine bağlı çalışmadığını ve genelde kod isim kullandıkları için isimlerini ve faaliyetlerini bilmediğini” ifade etti.

“SAVCI 5 YILDIR BULUNMADI”

Mahkeme heyetinin dinlenmesi yönünde müzakere kararı aldığı dönemin savcısı Adem Kul’a ise, yıllardır ulaşılmadı. Mart 2017’de “adresine ulaşılamadığı” iddia edilen Kul’un, 21 Temmuz 2016’da Samsun’daki ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında tutuklandığı ortaya çıkmıştı. 18 Ocak 2018 tarihine kadar tutuklu olmasına rağmen “adresine ulaşılamadığı” gerekçesiyle dinlenemeyen Kul, “etkin pişmanlık yasasından” yararlanarak, tahliye edilmiş, ancak buna rağmen halen adresine ulaşılamadığı iddia ediliyor.