KESK üyeleri attıkları sloganlarla AKP iktidarını protesto etti. KESK Antalya Şubeler Platformu adına açıklama yapan BES Antalya Şube Başkanı Devrim Mol “ Yeni yıla girdik. Ama değişen bir şey yok. Zam yağmuru temel tüketim maddelerinden, gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürüyor” dedi. Bu koşularda Ocak 2024 itibari ile altı aylık enflasyon farkı (%29,78) artı toplu sözleşme artışı (%15) ile maaşlarımızın toplamda %49,25 artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor diyen Devrim Mol konuşmasının devamında şunları ifade etti;


Oysa bu “müjde” koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon oranında artış demek dünyanın her yerinde sıfır zam demektir. Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin cebinden çalmaya devam etmek demektir. 
Nitekim bugün aldığımız maaşlar yıllardır sürdürülen bu soygun düzenini ispatlamaktadır.  Buna göre: 
Eşi çalışmayan, 2 çocuklu, en düşük kamu emekçisi maaşı eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL’de, ortalama kamu emekçisi maaşı ise yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kalmıştır. 


Üstelik 2023 yılı temmuz ayında geçilen “yeni maaş rejimi” ile bu tutarların 12 bin TL’si “ilave seyyanen ödenek” ortalama 5 bin TL’si ise “ek ödeme” adı altında taban aylığa yansıtılmayacak tutarlardır. Kısacası cebimize giren maaşın yarısı emekli aylığımıza yansıtılmamaktadır.

Mevcutta 7.500 TL olan en düşük emekli aylığının ne kadar artacağı ise hala belirsizdir.  Eğer altı aylık enflasyon (%37,6) artışı uygulanırsa en düşük emekli aylığı 10 bin 320 TL’ye çıkacak ve yine açlık sınırının altında kalacak.

En önemlisi önümüzdeki günlerde de TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yapılan artışların bir iki ay içinde hiçbir karşılığı kalamayacaktır. Hepimizin maaşları, ücretleri sefalet düzeyine daha fazla yaklaşacaktır. 
Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. 
Bunun için:
Öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. 

En düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk, kira ve ulaşım gibi yardım kalemleri ile bugün 50 bin TL’yi aşan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını, bu rakamın her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz. 

En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari ücretin %110’una çıkarılarak net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz.  

Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz. 

Tüm kamu emekçilerine ücretsiz öğlen yemeği istiyoruz. İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 4 bin TL yemek yardımı verilmesini ve özellikle büyükşehirlerde artan kiralar ortada olup, maaşımızın yarıdan fazlasını kiraya ayırmak zorunda kaldığımız ortada iken, kira yardımı istiyoruz.
Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz.  Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın “refah payı” aldatmacalarına kanmayalım. 


Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.