Mezopotamya Ajansı’ndan Ergin Çağlar’ın haberine göre, Mersin’de 21 Kasım 2016 tarihinde “örgüte üye olma” ve “tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma” iddialarıyla hakkında açılan dava nedeniyle tutuklanan Mehmet Oğru, Silifke M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi. UYAP’ta yer alan belgeye göre, Mehmet Oğru’nun cezaevine girerken sağlık durumunun iyi olduğu, ancak 23 Ocak 2017 tarihinde cezaevi doktoruna muayene olduğunda “akut farenjit” tanısı konuldu.

BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ

30 Ocak 2017 tarihinde ise acil olarak Silifke Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Mehmet Oğru, oradan Mersin Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Polikliniğine sevk edildi. Burada Mehmet Oğru’nun beyin kanaması geçirdiği tespit edildi. Hastanede 1 ay kalan Mehmet Oğru, nöroloji polikliniğine kontrol önerisiyle 8 Şubat 2017 tarihinde taburcu edilerek cezaevine gönderildi.

BABADAN EVDE TEDAVİ TALEBİ

Mehmet Oğru’nun annesi Vetha Oğru, 3 Şubat 2017 tarihinde Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı’na sunduğu dilekçede; Mersin Üniversitesi Hastanesi’nde felçli olarak yatan çocuğunun kalan cezasının infazına evde devam edilmesini talep etti. Bakanlık 24 Şubat 2017 tarihinde Silifke Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazıda, “M.O.’nun tedavisinin gerekli kıldığı tüm işlemlerin eksiksiz yerine getirilmesi, kontrollerinin düzenli olarak yaptırılması hususunda gerekli duyarlılığın ve özenin gösterilmesi” ifadelerine yer vererek, Mehmet Oğru’nun yasanın “hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi” maddelerinden yararlanabileceğine yer vererek, yapılacak işlemler konusunda bilgi istedi. Bunun üzerine Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaevine Mehmet Oğru’nun sağlık durumu hakkında bilgi verilmesini ve Oğru’nun infazının evde devam edilmesi konusunda gerekli raporun hazırlanmasını istedi.

HASTANEDEN RAPOR İSTENDİ

Bu sırada başka bir dosyadan yargılaması olan Mehmet Oğru’ya, Gaziosmanpaşa 16’ıncı Asliye Ceza Mahkemesi, yargılandığı dava sonucunda “10 ay hapis cezası, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine” hükmetti. 30 Mart 2017 tarihinde Silifke Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün cezaevine ilettiği müzekkerede, Oğru hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği bildirildi. Daha sonra cezaevi Oğru hakkında “tedavi ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması” amacıyla 31 Mart tarihinde Silifke Devlet Hastanesine müzekkere yazarak Oğru’nun tedavisi yapıldıktan sonra tedavisinin olumlu ya da olumsuz sonuçlandığına ilişkin raporun gönderilmesini istedi. 

KANSER TEŞHİSİ KONULDU

Cezaevinin 14 Kasım 2017 tarihinde kaleme aldığı yazıya göre, Mehmet Oğru, 13 Mart tarihinde cezaevi doktoru tarafından muayene edilerek “reflü” tanısı konuldu. 8 Mayıs 2017 tarihinde ise “akut solunum yolu enfeksiyonu” tanısıyla kendisine reçete verildiği belirtildi. Oğru’nun 12 Haziran 2017 tarihinde cezaevi doktoru tarafından yapılan muayenesinde “zatüre” tanısı konulduğuna yer verildi. Bu teşhisin ardından Oğru, Silifke Devlet Hastanesi’ne sevk edildi ve akciğer kanseri şüphesiyle Mersin Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Burada Oğru’ya akciğer kanseri tanısı konuldu. Bu tanıya rağmen Oğru, cezaevine geri gönderildi. 

TIBBİ MÜDAHALEDE GEÇ KALINDI

Cezaevi ise 16 Haziran 2017 tarihinde Mersin Üniversitesi Hastanesi’ne Oğru’nun cezaevinde kalıp kalamayacağı ve infazının ertelenip ertelemeyeceği yönünde heyet raporu istedi. Oğru’nun, 31 Temmuz 2017 tarihinde Mersin Şehir Hastanesi’nde yatışı yapıldı. Oğru’nun durumunun ağırlaşması üzerine babası, 2 Ağustos 2017’de Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı’na kanserin oğlunun tüm vücuduna yayıldığını ve doktorların cerrahi müdahale için geç kalındığını belirttiğini, akciğer kanseri olduğu için cezaevinin durumunu daha ağırlaştıracağı, oğlunun Mersin Kapalı Cezaevine sevk edildiği ve revir bölümünde tutulduğunu, kapalı görüşe son gittiğinde oğlunun konuşamaz halde olduğunu ve tedavisi için heyet raporu beklenmeksizin infazının ertelenmesi veya rapor sürecinin hızlandırılmasını talep etti. 

YAŞAMINI YİTİRDİ

Bunun üzerine cezaevi, 2 Ağustos 2017’de hastaneden heyet raporunun akıbetini sordu. Ancak cezaevi hastaneden herhangi bir yanıt alamadığını belirtti. Oğru, 19 Ağustos 2017 tarihinde  tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Oğru’nun yaşamını yitirmesinin ardından soruşturma başlatıldı. Oğru’nun ölü muayenesinde ise akciğer kanserinden yaşamını yitirdiği ifade edildi. 

BİRİNCİ KOĞUŞTA NE OLDU?

Anne Vetha Oğru, 11 Ocak 2018 tarihinde kolluğa verdiği şikayet ifadesinde, oğlunun beyin kanaması geçirdiği ve hastaneye kaldırıldığı haberi üzerine hastaneye gittiklerini, oğlunun dudağının yaralı olduğunu, ellerinde morluklar ve yüzü ve ağzının şiştiğini söyledi. Baba ifadesinde, “Cezaevi oğlumu tedavi etmedi. Akciğer kanseri teşhisi konulduğunda doktorlar oğlumun cezaevinde tedavi edilmediğini ve geç kalındığını söyledi. Oğlumun arkadaşları oğlumun girdiği ilk koğuşta başına ne geldiğini bilmediklerini söyledi. İlk koğuşta oğlumun başına ne geldiğini bilmek istiyorum… Oğlum kanser hastası olmasına rağmen hastane kalıcı bakımı yapmadı, sürekli cezaevine geri götürülüyordu. Oğlum yatalaktı niye cezaevine koydular. Davacı ve şikayetçiyim.”

BAKANLIK: İHMAL YOK

Soruşturmada görüşü sorulan bakanlık ise, Oğru’nun ölümü ile ilgili herhangi bir ihmalin olmadığını yapılaması gerekenlerin yapıldığını ileri sürdü.

SAVCI DELİL ‘YOK’ DEDİ

Soruşturmada 7 Mart 2018’da, “Oğru’nun ölümünde herhangi bir kimsenin kusurunun bulunduğuna dair delil olmadığı” belirtilerek, takipsizlik kararı verildi. Karara karşı baba Oğru’nun yaptığı itiraz da 6 Temmuz 2018’de Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.

AYM’YE BAŞVURDU

Bu gelişmeler üzerine anne Oğru, 10 Ağustos 2018 tarihinde oğlunun ölümü ile ilgili, “Kamu makamları tarafından sağlık hizmetlerine erişim konusunda yeterli önlem alınmaması ve tıbbi ihmal sonucunda ceza infaz kurumunda ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının, ölümcül hastalığa rağmen infazın ertelenmemesi ve bu konuda etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi ayrıca yakının ölümüyle sonuçlanan süreçte yaşananlar ve ölüm olayı dolayısıyla yaşanan üzüntü nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. 

YAŞAM HAKKI İHLALİ 

Başvuruyu 16 Haziran 2022 tarihinde  karara bağlayan mahkeme, Mehmet Oğru ile ilgili, “İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine” ile “Yaşam hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Mahkeme ayrıca Oğru’nun ölümünün “tıbbi ihmal”den kaynaklandığına ilişkin talebi ise başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle “kabul edilemez” olduğuna, “yaşam hakkının ceza infaz kurumu görevlilerinin ihmalinden dolayı ihlal edildiği”ne ilişkin iddianın dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle “kabul edilemez” olduğuna karar verdi. 

Mahkeme ayrıca baba Oğru’ya 50 bin TL manevi tazminat ödenmesini karara bağladı.