Haber: Gökhan Korkmaz

İzmit Kaymakamlığı’nın 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün düzenlediği darbe girişimi sonrası KHK’yla açığa alınan kişilerin devlet kurumu binalarına girmesini yasaklayan gizli ibareli yazı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Hatice Yıldız, “Hukuksuzluklara ses çıkarılmadıkça yeni hukuksuzlukların önü açılmış olacaktır. Bir kişi bile güvende değilse aslında kimse güvende değildir. Bu bilinçle adil, demokrat bir hukuk devleti olmak için mücadele etmeliyiz” dedi.

DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, İzmit Kaymakamlığı’nın FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da düzenlediği darbe girişimi sonrası OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar ile açığa alınan kişilerin kamu binalarına ve iş yerlerine girişini yasaklayan “gizli” ibareli yazıya Kocaeli 1. İdare Mahkemesi’nin kararıyla ulaşmıştı.

Gergerlioğlu, “Biz bu belgeyi kamu kurumlarına bir talimat olarak gönderen kişiler hakkında yargısal işlemlere başvuracağız. Tarihin vicdanı ve toplumun vicdanı bunu kabul etmeyecek. Mahşeri vicdanda bu kişiler yargılanacak” ifadelerini kullanmıştı.

Avukat Hatice Yıldız, İzmit Kaymakamlığı’nın 2016’da KHK’lılar ile ilgili almış olduğu yasak kararına ilişkin şunları söyledi:

"Kamu otoritesini kullanan idarecilerin ne denli hukuk dışı tasarruflarda bulunabileceğine dair ibretlik bir karar. Maalesef 15 Temmuz sonrası idarede ‘ben daha iyi zulmediyorum’ yarışı oldu. Siyasi iradenin gözüne girmek maksadı ile yapılan bu yarışta hukuksuz ve hatta yetkisiz pek çok karar verildi.

Bana sorarsanız idareciler bu işlemleri bunca rahat yapma gücünü en başta ‘Kurumunuzdaki FETÖ’cüleri bildirin’ biz de onları ihraç edelim denmesinden aldı. Oysa idarenin bu denli yargısal yetkileri yoktur, olmamalıydı da.

Anayasamıza göre Türkiye tüm yurttaşlarının eşit haklara sahip olduğu sosyal bir hukuk devletidir. Alınan karar ne hukuk devleti olma ilkesine ne eşitlik ilkesine ne de sosyal devlet olma ilkesine uygundur. Karar bütünüyle anayasaya aykırıdır.

“ASLINDA KİMSE GÜVENDE DEĞİL”

Karara göre KHK ekli listelerle ihraç edilenlerin hastalansalar hastaneye gitmeleri, bankacılık işlemleri yapmak isteseler devlet bankalarına gitmeleri, elektrik, su ve doğalgaz almak vb. işlemleri yapmak için kurumlara gitmeleri yasaklanmış. Sanırım bir tek karakola, adliyeye ve cezaevine gitmeleri müsaade edilmiş.

Benim nazarımda 'Ağaç kökü yesinler' sözü gibi bu dönemin simgesi olabilecek tarihe kapkara bir not düşülmüş bu evrak ile.

Bir gruba yönelik zannedilen hukuksuzluk aslında tüm topluma yöneliktir. Hukuksuzluklara ses çıkarılmadıkça yeni hukuksuzlukların önü açılmış olacaktır. Bir kişi bile güvende değilse aslında kimse güvende değildir. Bu bilinçle adil, demokrat bir hukuk devleti olmak için mücadele etmeliyiz.”