Kibar Özkan
Bu 8 Mart’ta da ve görünen o ki daha uzun yıllar boyunca 8 Martlar’ da kadın olmanın erdemini, önemini ve değerini anlatmaya devam edeceğiz.
Anlatmalarımız bireysel olarak bir kadının acıları, mücadeleleri, hayatta kalma savaşı olabileceği gibi kollektif olarak yapılan eylemler de olabilir. Burada önemli olan ve farkındalığa ulaşmamız gereken konu olanca sesimizle “ANLATMA” eylemine devam etmemiz olacak.
Anlatalım ki; gelenek adı altında kadına biçilen roller onun yok oluşuna sebep olmasın.
Bu yazıda bireysel olarak hayata tutunmanın en anlamlı mücadelesini veren Neslihan’ın hikayesini sizlerle buluşturmak isterim.
Van'ın Gevaş ilçesine bağlı Göründü Köyü'nde 1985 yılının soğuk bir şubat günü dünyaya gelen Neslihan, sekiz çocuklu bir ailenin kızı olarak büyüdü. Daha çocuk yaşta, içinde tarif edemediği bir hisle, bu coğrafyanın içinde kalmak istemediğini fark etmişti. Kız çocuklarının yaşadığı zorlukları gördükçe, kendine bir söz vermişti: Okuyacak ve kadınlar için projeler üretecekti. 7 yaşından beri bu düşünce beynine yerleşmişti.
Başarılı bir öğrenciydi; köy okulunu birincilikle bitirmişti. Hayalleri büyüktü: Ya savcı olacaktı ya da gökyüzünde özgürce süzülen bir pilot. Ancak 1998'de büyük bir engelle karşılaştı. "Kızlar burada okumaz" denilerek Neslihan okuldan alındı.
Günlerden bir gün tarladan eve dönerken amcakızı Necibe’yle karşılaşan Neslihan, Nescibe’ nin ”Neslihan ben açıktan okula yazılacağım. Sen de çok okumak istiyordun. Birlikte olursak ben de okuyabilirim. Gel yazılalım.” demesi üzerine Neslihan kolları sıvamıştı. Yıl 2004’tü. Kitaplara ve eğitime olan tutkusu sayesinde ortaokul ve liseyi dışarıdan okumaya başlamıştı, iki buçuk yılda da liseyi bitirmişti. Okurken de boş durmamış 2006 yılında Gevaş Kaymakamlığı'nın düzenlediği okuma yarışmasına öncülük etmişti. Bu, onun için yeni bir başlangıç olmuştu. Dört kişiyle başladıkları okuma serüvenine yüze yakın kişi dahil olmuştu.
Bu süreçte Sabancı Vakfi Fark Yaratanlar Proje sorumluları Gevaş Kaymakamı Tahsin Aksu’ya röportaj yapma taleplerini iletmişler. Kaymakam Rahsin Aksu’da bu röportajı o dönem köy muhtarı olan Neslihan’ın babasına iletmiş. Bunun üzerine köydeki taziye evinde Van kahvaltısı eşliğinde çoğunluğu kadınların olduğu buluşma gerçekleştirilmiş. Hemen hemen herkesin fikirlerinin sorulduğu görüşmede sıra Neslihan’a geldiğinde. Neslihan olanca açıklığıyla ve doğallığıyla kadınlara, okumaya dair düşüncelerini paylaşmış. Bu durum Sabancı Vakfı proje sorumlusu İnanç Mısırlıoğlu’nun dikkatini çekmiş. Mısırlıoğlu Neslihan’a: “Neslihan sen de bir ışık var. Ne zaman desteğe ihtiyacın olursa beni ara.” diyerek kartını vermiş…
Neslihan büyük bir heyecanla 2016 yılında lise diplomasını almıştı. Hayallerine sadece üniversite sınavına gireceği son adımı kalmıştı. Neslihan üniversite sürecini ve yaşadığı engelleri şöyle anlatıyor: “ Lise diplomamı aldıktan sonra kendi bilgilerimle üniversite sınavına girip barajı geçmiştim. İstanbul Üniversitesi Açıktan ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği Bölümüne yerleştim. Açık öğretimin zor olduğunu öğrenmiştim ama eğitim fakültesi gerçekten fazlaca zorlayıcıydı. Birçok şeyi bilgisayar üzerinden, dokümanlarla çıkararak yapmak gerekiyordu. O zaman ekonomik gücüm olmadığı için aklıma İnanç Mısırlıoğlu geldi. Hemen aradım. İnanç hanim da bana hemen bilgisayar gönderileceğini söyledi. Tamda burada ne istersek Allah bizi ona götürür, kader gayrete aşıktır dedim ve
dört elle sarıldım hayata. Bilgisayarı almak için Van’da faaliyet gösteren Yakakoob’a yani Kadın Çevre Kültür Kooperatifi’ne gittim. O sırada sekreter Esra Aydemir ile tanıştım. Merak edip neler yaptıklarını sordum. Esra Hanım, Köylere gidip erken yaşta evlendirilen kız çocuklarını koruma ve kadına yönelik şiddet gibi konularda çalışmalar yaptıklarını söyledi. Ben de bizim köye davet ettim. Bilgilendirici, yararlı bir toplantı gerçekleştirdik. Sonra gönüllü olarak çalışmak istediğimi söyledim. Memnuniyetle dediler ve gittiler. Gevaş’ın köylerini birlikte gezdik. Bazı faaliyetler yapıldı.“
Her zor koşulda yeni bir şey öğrenerek yoluna devam eden Neslihan direndikçe sistemin sistemsizliği onu başka kollardan zorlamaya devam ediyordu. Neslihan o günleri şöyle anlatıyor: “Ablalarım hepsi üç yıl içinde evlendi. Babam felç geçirdi. Üniversiteyi dondurmak zorunda kaldım. Daha sonra babamın böbrekleri iflas etti. O zaman Van merkezde iş bulup ev tutmaya karar verdim. Eğitimime de bu şekil devam etmeyi istedim. Ama Van’da iş bulmak ne mümkün. O hayale de böylece veda ettim.”
Köyde annesi ve babasına bakmaya devam eden Neslihan vazgeçmez. Sosyal medya üzerinden Sabancı Vakfi Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan'a ulaşmayı başarır. Eğitimine devam edemediğini açık yüreklilikle anlatan Neslihan’a Nevgül Hanım olumlu yanıt verir. Böylece Neslihan’ın eğitim masrafları karşılanmış olur. Neslihan Nevgül Hanım ile ilgili düşüncelerini şu içtenlikle paylaşıyor:” O günden sonra Nevgül Hanımla kız kardeş çeşiti bir bağ kurduk. Ona Sabancı Vakfi gönüllüsü olmak istediğimi söyledim. Tabi ki dedi. Bir kez daha yolum Sabancı Vakfi ile kesişti. O günden beri sosyal medya gönüllüsü oldum.”
Şimdilerde Neslihan’ın okulunu bitirmesine son bir dersi kaldı…
Bunca hikayeden sonra Neslihan’a bizim Neslihan dememiz yerinde olur. Bizim Neslihan son dersini vermek için beklerken boş durur mu? Hayır tabi ki. Neslihan’ın koordinatörlüğünü yaptığı son projesini yine ondan dinleyelim: “Son olarak koordinatörlüğünü üstlendiğim Ulusal Deniz Kızı Yelken Kupasına beş kızımızın hayalini gerçekleştirmeye koyuldum. Yaz ayları boyunca Van’da otuz yıldır yelken hocalığı yapan İsmet hocaya ulaştım. İsmet hoca beş kızımızı gönüllü olarak yarışmaya hazırlamaya başladı. Onlar eğitim görürken ben de Van’daki kurumlara gidiyor, sponsor bulmaya çalışıyordum. Ne yazık ki kendi ilimde destek olan olmadı. Kadın hakları alanında önemli projelere imza atan Arzu Çekirge Paksoy ile birlikte sponsor bulmaya çalıştık. Makeaviş Türkiye bu kızların dileğini gerçekleştirmek için destek oldu. Makeavis Türkiye normalde hasta çocukların dileklerini yerine getiriyor. Biz de yarışmada hasta çocuklarımızın dileklerinin sesi olmak için Makeaviş adına yarışmaya katılmaya karar verdik. 26 takımın katıldığı yarışmayı 5. olarak tamamladık.”
Bizim Neslihan hikayesinde savcı ya da pilot olamamıştı ama artık başka bir cephede savaşıyordu: Kadınlar ve kız çocukları için bir gelecek inşa ediyordu. Kadına, erkek hegemonyası altında değer verilen bu coğrafyada Neslihan her şeyden önce birey olarak anlamlı bir mücadele vermişti.
Olağan hayatlarımızda olağanüstü başarı beklentisi ile kadınların yaptığı her şeyi sıradanlaştıran, küçük gören ve yok sayan bu sistemde Neslihan ve nicelerinin var olması ne hoş. Ne mutlu bize.