Öykü Ağtaş'ın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Antalya’nın Alanya ve Manavgat sahillerinde 8, Muğla’nın Köyceğiz’e bağlı Ekincik Koyu’nda 1, Kuzey Kıbrıs’ın Dipkarpaz bölgesinde 2, Hatay’da Asi Nehri tahliye kanalında ise 3 olmak üzere toplamda 14 kişinin cansız bedeni bulundu. Bulunan bedenlerin beden bütünlüğünün olmaması hepimiz için düşündürücü. Neler olduğuna dair açıklama beklenirken Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Kadriye Mahallesi sahilinde bulunan bedenin 4 Ocak tarihinden beri haber alınamayan 18 yaşındaki üniversite öğrencisi Merve Şevval Elmas’a ait olduğu tespit edildi.


Merve’nin ölümü şu an için bilinmeyen bir karanlık. Ancak bizler biliyoruz ki bu ölüm asla münferit değildir. Merve’nin ölümü ile ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatılıp suçluların ivedilikle cezalandırılmasını talep ediyoruz.


Kadına yönelik şiddet konusunda görevlerini yerine getirmeyen iktidar sahipleri her bir kadının ölümünden sorumludur. Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldıranlar, 6284 sayılı kanunu uygulamayarak yok sayanlar, Medeni Kanunu tartışmaya açarak kadınların haklarını ve yaşamlarını tehlikeye atanlar, faillere ödül gibi sözde cezalar verenler bu ülkedeki kadınların özgürlüklerini yok sayanlardır, kadınların kazanılmış haklarını gasp edenlerdir, kadınları eve hapsetme gayesindeki patriyarkal düzenin temsilcileridir. Bizler her zaman bu erkek egemen düzenle, Siyasal İslamcı rejimle mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Avrupa Birliğinin para karşılığı AKP ile beraber ülkemizi bir mülteci hapishanesine çevirmesi kabul edilemez.


Antalya kıyılarına vuran ölü bedenlerin Kıbrıs’ta batan bir gemide kaybolan yolculara ait olduğu iddialarına da değinen Öykü Ağtaş şunları ifade etti; 
Diğer bulunan  cansız bedenlerle ilgili açıklama yapan Antalya Valiliği ve İçişleri Bakanlığı Lübnan’dan Kıbrıs’a hareket eden 90 kişilik mülteci botundan haber alınamadığı, bazı bedenlerin üzerinde bulunan kıyafetlerin Suriye menşeili olduğu ve cansız bedenlerin bu botla ilgili olabileceği üzerinde durduklarını söylüyor. Ülkelerini terk etmek zorunda kalarak kendilerine yaşayacak yer arayan, insani koşulları yok sayılarak pazarlık konusu edilen, oradan oraya gitmek zorunda bırakılan, yok sayılan mültecilere ait olabileceği söylenen cansız bedenler emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda besledikleri savaşların gerçek yüzünü bir kez daha ortaya seriyor. 


Avrupa Birliğinin para karşılığı AKP ile beraber ülkemizi bir mülteci hapishanesine çevirmesi kabul edilemez. Öncelikle yapılması gereken bölgemizdeki savaş politikalarına son vermektir. Bölgede barışı tesis edecek politikalar geliştirilmelidir.


AB ile imzalanan ve bir utanç belgesi olan geri kabul antlaşması derhal iptal edilmelidir. Mültecilerin başta AB ülkeleri olmak üzere üçüncü ülkelere güvenli geçişi sağlanmalıdır.  AB yıkımına katkı yaptığı ülkelerden gelen insanların yükünü de çekmek zorundadır. Parayı veririm gerisine karışmam gibi bir politika kabul edilemez.


Ülkemizde vatandaşlık almış burada doğmuş büyümüş insanların ülkemize uyum sağlaması için gerçekçi bir program hızla hayata geçirilmelidir. İş gücünde bulunan insanlar için güvenceli iş ortamı sağlanmalıdır. 


Mülteci haberleri sıradanlaştırılmaya çalışılsa da 2 Eylül 2015 tarihinde Yunanistan’a geçmek için bindikleri botun batması sonucu Bodrum kıyılarına vuran Suriye uyruklu, 3 yaşındaki Aylan bebeğin görüntüsü dünyanın zihnine kazılı durumdadır. 
Konunun Takipçisiyiz!


SOL Parti Antalya İl Örgütü olarak Antalya sahilleri başta olmak üzere güney illerinin sahillerine vuran cesetler hakkında durumun bir an önce aydınlatılması için geniş kapsamlı bir araştırma ve çalışma yapılarak kamuoyuna doğru bilgi verilmesini talep ediyor ve konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.