Üç dernek  tarafından yapılan ortak açıklamada "İdam edilişlerinin 85. Yılında Seyid Rıza ve yol arkadaşlarını unutmadık!" denildi ve 1937/38 Dersim Tertelesinde yaşananlar anlatıldı:

"Dersim toplumunun kanaat önderleri, 1935’te TBMM’de çıkarılan ‘Tunceli Kanunu’nun tahakkümcü uygulamalarına direndikleri için tutuklanarak, sonucu önceden belirlenmiş sözde yargılamadan sonra Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildiler.
Tertelede kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, kimyasallar ile zehirlenen, sürgün edilen, mezar hakları bile çiğnenen on binlerce insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin en derininde hissediyoruz.
Bu katliam, Dersimlilerin belleğinde tesellisi olmayan ve kabul edilemez bir yara olarak günümüzde dahi kanamaya devam etmektedir.
Dersim kimliğinin ve kültürünün temel taşıyıcısı konumundaki başta Seyid Rıza olmak üzere kanaat önderlerimiz, Alîyê Mirzê Silî, Fındık Ağa, Hesen Ağa, Hesenê Îvraîmê Qijî, Resik Uşen ve Uşenê Seydî’ yi hileyle katlettikten sonra devlet, başsız ve çaresiz kalan Dersim Halkına karşı eşine az rastlanılır bir kırım, müsadere ve saldırganlıkla tartışmasız bir tertele uygulamıştır. 
4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla Dersim'de köy boşaltmaları ve sürgünler başlatılmış; direnenler yakılıp, bombalanmış; çocuklar, bilhassa da kız çocuklar ailelerden kopartılarak başta subay olmak üzere Türk ve Sünni ailelere kültürel kıyım için evlatlık verilmişlerdir. 
Tektipleştirici devlet iradesi, 1937’den başlayarak Dersim kimliğini yok etmeye çalışmış ve bunu başarabilmek için de yerel önderliklerin imhasına yönelmiştir. 
Mağaralara sığınan kadın ve çocukların zehirli gazlarla katledilmesinin yanı sıra, köylerinden toplanan masum insanlar ayırım gözetilmeksizin kurşuna dizilmiş, süngülenmiş, uçurumlardan atılmıştır.
Bu eylemler ile sadece Dersim'e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir."

Açıklama şu ifadelerle devam etti:

"Bugün başta bizlere ve bütün demokratik kamuoyuna; insanlığa karşı işlenmiş bu suçun teşhir edilmesi ve bütün insanlık huzurunda lanetlenmesini sağlama sorumluluğu düşmektedir.
Dersim’de gerçekleştirilen soykırımın başlıca sorumlusu, kendinden olmayanı düşman olarak kodlayıp, onu yok etmeyi amaçlayan ırkçı ideolojidir. Onun günümüzdeki devamı ise, aynı uygulamayı 85 yıl sonra bile sürdüren mevcut devlet aklıdır.  
1937/ 1938, Dersim halkına yönelik baskı ve asimilasyon politikalarının toptan bir imha haline dönüşme tarihidir. 
Dersim, 85 yıldır yaralarını sarmaya, inkar edilmişliğini aşmaya, eşit yurttaşlık hakkını kazanmaya ve atalarının mezar yerlerini bulmaya çalışıyor. 
Tarihi hatırlamanın ve katledilenlerin anıları önünde saygıyla eğilmenin, ülkemizde ileride benzeri kitlesel katliamların engellenmesi; insan haklarına saygılı, barışı sağlamış demokratik bir toplumun kurulabilmesi için çok önemli olduğuna inanıyoruz.
DEDEF, ADEF ve DAM olarak daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha ifade ederek, bu taleplerinizin karşılanabilmesi için her inanç ve ulustan halklarımızı Dersim halkı ile birlikte ortak mücadeleye çağırıyoruz."

Üç derneğin açıklamasınad Dersim halkının talepleri de sıralandı:

*Arşivler Açılsın.
*Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın.
*Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.
“Dersim” ismi iade edilsin.
*Dersim halkından özür dilensin.
*Dillerimize ve inancımıza özgürlük tanınsın.
*Dersim’de Ekolojik ve Kültürel tahribata yol açacak projeler iptal edilsin.
*Eşit yurttaşlık hakkımız tanınsın.