KESK'e bağlı SES üyeleri, yarın Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek Sağlık Bakanlığı'nın 2026 bütçesine karşı TBMM Dikmen Kapısı önünde açıklama yaptı. Açıklamaya DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Hilmi Önder Akay da destek verdi.

SES adına açıklamayı yapan Eş Genel Başkan Nazan Karacabey, halktan toplanan vergilerin nerelere harcanacağını gösteren bütçeyi her yurttaşın denetleme hakkı olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

"'İtibardan tasarruf olmaz' diyen iktidar temsilcileri kamu emekçilerine ve halkımıza 'kemer sıkma ve tasarruf tedbirleri' dayatmaktadır. Geçen her dönem öncekini aratmakta emekçiler, emekliler ve bir bütün olarak halk enflasyona ezdirilmekte, ücretler reel olarak azalmakta, tüm kamu emekçileri yoksullaşmaktadır. Bu da yetmezmiş gibi 2025 yılının ikinci yarısında açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) ile 2026 ve sonrasında yoksulluğun daha da derinleşeceği, vergi yükünün daha da artacağı net olarak görülmektedir.

2026 yılı bütçe teklifi var olan sorunlara çözüm sunmamaktadır. Halkın yaşam hakkını koruyan, sağlık haklarına erişimi geliştiren, emekçilerin emeğini koruyan, özlük haklarını geliştiren bir yaklaşım yoktur. Sağlığı ticarete dönüştüren, yurttaşlara ve hastalara 'müşteri gibi' yaklaşan neo-liberal sağlık politikalarını derinleştiren iktidar 2026 bütçesiyle önceliklerinin halk sağlığı ve emekçilerin hakları olmadığını bir kere gösteriyor. Sağlık politikaları yaşam haklarımızı doğrudan etkilemektedir. Sağlık ticari bir meta değildir. Kamu yararını esas almayan ticari yaklaşım hem halkı hem de emekçileri ikincil plana atmaktadır. İktidarın 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' sağliğın ticarileştirilmesi, halkın sağlık hakkının
faturalandırılması ve halk sağlığının riske atılması politikasıdır.

"Halk sağlığına sunulan hizmetleri daha nitelikli hale getirmek için hazırlanmış bir bütçe yok"

Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan pay her yıl gerilerken 'kışkırtılmış sağlık talebine' cevap vermek için planlanan tedavi edici sağlık hizmetlerinin payı her yıl artmaktadır. 2026 yılı bütçesi içerisinde koruyucu tedavi bütçesinin sağlık bakanlığı bütçesine oranı yüzde 28 iken tedavi edici sağlık hizmetlerinde bu oran yüzde 80 dir. Geçen yıl sağlığa ayrılan tutar 1 trilyon 20 milyar 317 milyon 291 bin TL'ydi. Bu artışların reel bir karşılığı yoktur. Açıklanan resmi enflasyona göre bile bu artışlar yapılmalıydı. Halk sağlığına sunulan hizmetleri daha nitelikli hale getirmek için hazırlanmış bir bütçe yoktur.

Emekçiler ve halk üzerindeki adaletsiz vergi yükü azaltılmalıdır. Halktan doğrudan/dolaylı vergi yükü azaltılmalı; kurumlar vergisi başta olmak üzere sermayenin ödediği doğrudan vergilerin payı artırılmalıdır. SGK Prim Yükü çalışanlardan değil patronlardan tahsil edilmeli, kamu emekçilerinin vergi dilimi ve prim ödemesi yüzde 10 bandında yıl boyunca sabit tutulmalıdır. Sağlık hizmetleri bütçesinin merkezi bütçe içindeki payı en az yüzde 10'a çıkarılmalı; koruyucu sağlık hizmetlerinin payı bu bütçe içerisinde yüzde 40'a yaklaştırılmalıdır. İlaç ve tedaviye erışım kamu güvencesinde olmalıdır. Geri ödeme listesi genişletilmeli; fark ücretleri kaldırılmalı, SMA başta olmak üzere nadir hastalık fonları güçlendirilmeli; ilaç yokluklarını önleyecek kamusal planlama yapılmalıdır.

"Sağlık alanında güvencesiz istihdam modellerine son verilmeli"

Halkın sağlık hakkına erişimi için katkı payı, katılım payı ve ilave ücret uygulamalarına son verilmelidir. Kamusal sağlık yatırımları arttırılmalı, şehir hastanelerindeki KÖİ modeli sonlandırılmalı, döviz garantili ödemeler durdurulmalı, hastaneler kamulaştırılarak kaynaklar kamu sağlık kurumlarına yönlendirilmelidir. Demokratik denetimle şeffaflık sağlanmalıdır. Şehir hastaneleri, SGK-özel hastane ilişkileri ve tüm kamu harcamaları 'ticari sır' kalkanından çıkarılmalı; sendikalar ve meslek örgütlerinin katıldığı demokratik denetime açılmalıdır.

Sağlık alanında güvencesiz istihdam modellerine son verilmelidir. Taşeron, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam kaldırılmalı; tüm sağlık çalışanları kadrolu ve güvenceli 4A statüsüne alınmalıdır. Adil ve emekliliğe yansıyan ücret politikasına geçilmelidir. Performans ve teşvik sistemi yerine tek kalemde, emekliliğe yansıyan temel ücret uygulanmalı; döner sermaye vb. ödemeler geçiş sürecinde vergi dışında tutulmalıdır. Ana ücret dışındaki ödemelerin toplam maaş içindeki payı yüzde 10'u geçmemelidir. Sağlıkta şiddeti önleyici yasal düzenlemeler, güvenlik önlemleri, riskli birimlere ek istihdam ve caydırıcı yaptırımlar için bağımsız bir bütçe kalemi oluşturulmalıdır. Anadilinde Sağlık Hizmeti hakkının sağlanması amacıyla tıbbi tercüman kadroları açılmalı; çok dilli sağlık hizmeti için mevzuat düzenlenmeli; bölgesel eşitsizlikleri giderecek özel programlar hazırlanmalıdır.

Toplumsal cinsiyete duyarlı sağlık hizmetlerinin sağlanması amacıyla üreme sağlığı hizmetleri güçlendirilmeli; kürtaj erişim engelleri kaldırılmalı, ücretsiz korunma yöntemleri sağlanmalı, kamu kreşleri kurulmalıdır. Sağlıkta bölgesel eşitsizliklerin azaltılması amacıyla uzman hekim ve ana bölüm eksikliği olan iller için teşvik esaslı kadrolar tanımlanmalı; altyapı güçlendirilmeli, anne-bebek ölümlerini azaltacak koruyucu sağlık programları önceliklendirilmelidir. Sağlıkta yolsuzlukla mücadele amacıyla sayıştay bulguları doğrultusunda usulsüzlükler için işlem yapılmalı; pazarlık usulü ihaleler sınırlandırılmalı, sendikaların da dahil olduğu bağımsız bir denetim ve yolsuzlukla mücadele birimi kurulmalıdır. Sağlık hizmetlerinin planlama ve sunum süreçlerine sağlık emekçileri ve halkın katılımını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalı; hukuksuz biçimde KHK'lerle ihraç edilen sağlık çalışanları göreve iade edilmeli; barış ve toplum sağlığı ilişkisi doğrultusunda sağlık alanı karar süreçlerinde söz sahibi olmalıdır."