Haber: Sabri Kırdar
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz, 2026 yılı için açıklanan asgari ücret rakamlarına ilişkin sendika şube binasında basın açıklaması yaptı. Açıklanan asgari ücretin, yalnızca ekonomik değil aynı zamanda toplumsal bir sağlık krizi yarattığını vurgulayan İçöz, ücret politikasının toplumun büyük bir kesimini açlığa ve sağlıksızlığa mahkûm ettiğini söyledi.
Sağlığın yalnızca hastalık olmaması hali değil; fiziksel, ruhsal, sosyal ve siyasal iyilik hali olduğunu hatırlatan İçöz, sağlığın en temel belirleyicileri arasında yeterli ve dengeli beslenme, uygun barınma, temiz suya erişim, sağlıklı çevre, demokrasi ve barış içinde bir yaşamın yer aldığını ifade etti.
Açıklanan verilerin bu koşullarla hiçbir şekilde örtüşmediğini belirten İçöz, açlık sınırının 30 bin TL’yi aştığını, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 100 bin TL’ye yaklaştığını, tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırının ise 43 bin 292 TL olarak hesaplandığını aktardı. Buna karşın 2026 yılı için net asgari ücretin 28 bin 075 TL olarak belirlendiğine dikkat çekti.
Bu ücretle uygun barınma koşullarına sahip bir evde yaşamanın, ısınmanın, sağlıklı ve dengeli beslenmenin mümkün olmadığını vurgulayan İçöz, “Suyun dahi şişelenerek yüksek ücretlerle satıldığı, musluk suyunun güvenliğinin tartışmalı olduğu bir ortamda temiz suya erişimi hangi ücretle sağlayacağız?” diye sordu.
Asgari ücretle çalışanların yalnızca fiziki değil, sosyal ve ruhsal iyilik hallerinin de yok sayıldığını belirten İçöz, açlık sınırının altında kalan bir ücretle eğitim, kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılımın, dinlenmenin ve tatil yapmanın imkânsız hale geldiğini söyledi.
Siyasal iyilik halinin de asgari ücret politikasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden İçöz, asgari ücretin işçi sınıfının söz ve karar hakkı olmadan, sermaye ve devlet tarafından belirlenmesinin antidemokratik bir rejimin göstergesi olduğunu dile getirdi. Özel sektörde 15 milyondan fazla kayıtlı işçiden yalnızca yaklaşık 1 milyon 100 bininin sendikalı olduğunu hatırlatan İçöz, sendikalaşmanın yüzde 7 gibi çok düşük bir oranda kaldığını ve sendikalı olmanın işten atılma gerekçesi haline geldiğini vurguladı.
Asgari ücretin temel bir istihdam ve ücret rejimi haline getirilmesiyle Türkiye’nin ucuz emek gücü deposuna dönüştürüldüğünü belirten İçöz, bunun toplumsal sağlığı doğrudan tehdit ettiğini söyledi.
SES Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz açıklamasını, “Toplumsal sağlığımız ve geleceğimiz için emeğin özgür ve demokratik pazarlık hakkının olduğu, çalışma yaşamı başta olmak üzere her alanda demokrasi ve barış içinde bir yaşam istiyoruz. Toplumun büyük bir kesimini açlığa mahkûm eden bu asgari ücrete hayır diyoruz” sözleriyle tamamladı.
İçöz, tüm emek ve meslek örgütlerine ve toplumun örgütlü kesimlerine çağrıda bulunarak, bu ücret politikasına karşı ortak bir mücadele hattı kurulması ve genel grevin örgütlenmesi gerektiğini ifade etti.