Ordu Altınordu ilçesi Belediye - İş Sendikası toplantı salonunda düzenlenen Emek Partisi Ordu İl örgütünün düzenlediği Ordu Fındık Kurultayı yapıldı. Moderatörlüğünü Coşkun Özbucak’ın yaptığı kurultaya, Emep Genel Başkan Yardımcısı Sedak Başkavak - Tüm Köy Sen Ordu Şube Başkanı Sezai Sağra - Ziraat Mühendisi Ordu Şube Başkanı Mehmet Baysan - Ünye Ziraat Odası Başkanı Osman Sarıkahraman katıldı.

Kurultay’da konuşan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak şunları ifade etti:

 

Bu hafta iki yerde tarım konuşuldu, konuşuluyor. Hatta meclise gelen 2023 bütçesini de hesaba kattığımızda 3 yerde tarım konuşulur durumda.

Birini burada biz yapıyoruz. Başta fındık üreticileri olmak üzere üretici köylüler, meslek örgütleri, akademiden hocalarımız, muhtarlar yani direk tarım üretiminin içinde emeği ve alınteri ile olanlar. Bizler fındık üzerinden ülke tarımı ve üretici köylünün durumunu konuşuyoruz.          

Diğeri ise Ankara’da Cer Modern diye bir sanat merkezinde Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı iş birliğinde “Kimseyi geride bırakma. Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” sloganı ile yapılan konferansta Dünya Gıda Günü ödülleri verilmiş.  Kimseyi geride bırakma 25 Eylül 2015’te BM genel kurulunda 2016 ile 2030 arası 15 yılı tüm dünya insanlarının refah içinde yaşaması için ilan edilen sloganmış.

TGDF ödülü rafta, halde, borsa oluşan fiyatlar üzerinden rapor çıkaran yazılım şirketi Agrimetre Yazılım ve Danışmanlık firmasına verildi.

BM Gıda ve tarım örgütü 12 ortaklı Gümüldür kadın girişimci kooperatifine

Tarım bakanlığı ödülü ise tarhanadan mantı makarnaya, sebze kurusundan elma, erik, kayısı kurusuna ürün paketleyen bir kooperatif. 26 ortaklı Beypazarı kınalı eller kooperatifine verilmiş. Kınalı eller yazınca 26 köylü kadın sanmayalım Ankara ve İstanbul’a dağıtım yapan ve başlıca şirket politikası ve misyonu, Beypazarı'nda üretilen yöresel tatların bilinirliğini artırmak diyen bir kooperatif şirkettir.  

Dünya gıda gününde tarım bakanı Kirişçi Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle açılan tahıl koridorundan taşınan 7,5 milyon ton tahılın % 63’ü Avrupa, % 24’ü asya, % 13’ü Afrika taşındığını söylerken tedarik zincirini risklere karşı daha da güçlendirmek için Gıda arz güvenliği daire başkanlığını kurduklarını söylemiş.

Yani tarım bakanlığı şirketlere karlı bir gelecek hesabıyla hükümet olarak yapacaklarını anlatırken bizler başta fındık üreticileri olmak üzere ülkede üretici köylüler ülke tarımı ve üretici köylüsünün geleceğini konuşuyoruz.

FINDIĞIN ARTIK BİLİNMEYENİ YOK

Yıllık 2 milyar dolara yakın katkı var. Dünyada lideriyiz. Dünya`da fındık tüketiminin büyük bir bölümü (%91) Avrupa ülkeleri tarafından gerçekleştirilmekte ve önemli ölçüde (%80`i) çikolata ve şekerleme sanayiinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Üretici olmamalarına rağmen ithal ettiği fındığı iç fındık veya işlenmiş olarak ihraç eden Avrupa ülkeleri Almanya, Fransa, Hollanda (toplam 60 bin ton kabuklu fındık ihraç ediyor) , Belçika, İsviçre`dir. Dünyanın en büyük dört çikolata üreticisinden biri olan İtalyan Ferrero Türkiye’de sözleşmeli üreticilik yaptırıyor. Çaykur’un çay aldığı gibi TMO’da fındık alıyor. Almıyorlar, alıyor muş gibi yapıyorlar.  İşleyip mamule çevirmeyi tartışıyoruz. Sermaye çevreleri çikolata fabrikası açacak üç şirket yer arıyor diyor. İşte birliklerin işlevsizleştirilerek ortadan kaldırılmasının bir gerekçesi de bunlardır.

Bizim durumumuz topraklarını kaybeden Kızılderililere benziyor. Beyaz adam ha bire elimize bir kitap tutuşturup, okuyup ezberlememizi ve gözümüzü kapatmamızı istiyor.

Hükümetler, bakanlar, tüccarlar, ihracatçılar hep aynı şeyi söylüyor. Fındık üretimi çok. Dağ taş fındık. Fındık bir dağ bitkisidir. İtalya fındık dolu, İspanyada üretim artıyor. Gürcistan fındık üretimi artıyor. Azerbaycan fındık dikimini artırdı. Fiyatı serbest piyasa belirliyor.  Az olunca fiyat artıyor, çok olunca düşüyor

OKU EZBERLE  ANLAT. PEKİ YA GERÇEKLER;

İtalya 110 bin ton üretiyor. 100 bin ton ithal ediyor. Gürcistan 60 bin ton üretim. Azerbaycan  60 bin ton. İspanya  2016’da ki 20 bin ton’dan, 4500  ton’a kadar geriledi. İtalya neden fındık diksin Türkiye’de daha ucuz. Neden geçen yılın kapanışı bu yılın açılışı oluyor. Geçen sene Mazot, Gübre vs tarım girdileri, işçilik kaç liraydı bu yıl kaç lira.

Bilinmeyeni yok ama açıkça tartışılmayanı var

Fındıkta serbest piyasa yok tekeller var. 2014’te rekolte 450 bin ton, fiyat 22 TL. 2016’da rekolte 420 bin  ton fiyat 12 TL. Başta Ferrero, Progıda ve Stelliferi olmak üzere üç beş şirket ülke fındık ihracatının yarısını kontrol ediyorlar. Fındık ihracat miktarı arttıkça elde edilen gelir düşüyor. 2015’’te 240 bin ton ihracata karşılık 2,8 milyar dolar gelir elde edilirken, 2016 227 bin ton’a karşılık 1,98 milyar dolar, 2017’de 269 bin ton’a karşılık 1,7 milyar dolar, 2018’de 279 ton fındığa karşılık 1,6 milyar dolar, 2019’da 319 bin ton’a karşılık 2 milyar dolar.

NEDEN BÖYLE

Neden böyle diyarsak başkaca ihraç ürünlerine bakmamız lazım. Kim neyi kaça satıyor, ona bakmak lazım

İncir : Türkiye 3304 ton/dolar. Afganistan 7091  ton/dolar

Kayısı :  Türkiye 860 ton/dolar. Diğer ülkeler İtalya   2086, İspanya 1732,  Özbekistan 1160 ton/dolar

Domates : Türkiye 567 ton/dolar. İspanya, Fas, Meksika  1150 ile 1350 ton/dolar. Hollanda 1777 ton/dolar

Neden böyle diyen yine dönüm fındığa ve kabuklu kuruyemişler borsasına bakacak. Ne diyor? Kaliteli fındık isteriz. İstediğimiz anda fındık gönderilmesini isteriz. Türk ihracatçılar sözüne sadık kalsın isteriz

TARIM BAKANINA BAKARSANIZ, ÜLKEDE ZARAR EDEN ÇİFTÇİ YOK

Fındık maliyetine. Üzüm Mersin’de maliyet 4 lira tüccar 3’e, meyve suyu fabrikaları 2 liraya aldılar. besici yem fiyatına yetişemiyor ama et, süt vs zararına, kazanan yok. 2020’de 81 il 464 ilçe, 3000 bin üretici köylü ile yapılan ankete göre üretici köylüler durumu şöyledir. % 24’ü “ekim alanım daraldı daha az ekiyorum.” % 52’si “gelirim geçen yıllara göre azaldı. % 73’ü en önemli üç sorununa birinci olarak “girdi fiyat artışı” diyor. % 62’si ürününü direk tüccara veriyor çünkü üretim için ondan borç alıyor.      

GATT, DTÖ DAYATMALARI YADA AB UYUM YASALARI HEPSİ, AYNI ŞEYİ SÖYLEDİ: REFORM YAP

Tarım desteklerini azalt. Kırsal kesim nüfusunu düşür. Küçük üretici tarımından işletme yani şirket tarımına geç. Üretime kota getir. Özelleştirmelerin önünü aç. İthalatın önündeki engelleri kaldır (DTÖ ceza veriyor).  Suyu fiyatlandır. SONUÇ; Böylece ABD ve AB ortak bizde pazar olduk.

KANUNLAR KÖYLÜLERİN ALEYHİNE İŞLİYOR

Reform adı altında çıkarılan kanunlar. 15 günde 15 yasa. Tarım satış kooperatifleri ve birlikleri kanunu, Tarım kanunu, Tohum kanunu, Tabiatı ve biyo çeşitliliği koruma, Mera, Zeytin, Elektrik piyasası kanunu. Üretici birlikleri kanunu. Lisanlı depoculuk kanunu. Toprak koruma ve arazi kullanım kanunu. DSİ görev ve yetkileri. Üretici köylüye verilemeyen destekler şirketlere kredi, hibe, vergi indirimi, ihracat desteği vb adlarla veriliyor

GELİNEN NOKTADA ÜLKE TARIMININ HALİ

Tarımsal üretim, dağıtım ve pazarlamada rol alan tüm kurumlar ya satıldı yada kapatıldı. İlaç, Gübre, Mazot gibi artan girdi maliyetleri üretimi olumsuz etkiliyor. Destekler yetersiz hatta çoğu alınamaz durumda. İthalat baskısı ürün fiyatlarını düşürüyor. Aracılar, tüccarlar kazanırken köylü ucuza satıyor, halk pahalı tüketiyor. Şirketler tarıma el attılar. Kredi, hibe, vergi indirimi vb olanaklardan faydalanıyorlar. AKP, Tarıma değil, Rafa destek veriyor. Dünya gıda gününde tarım bakanı boşuna “tedarik zincirini risklere karşı daha da güçlendirmek için Gıda arz güvenliği daire başkanlığını kurduklarını” söylemiyor

İTHALAT BİRİNCİL TARIM POLİTİKASI HALİNE GELDİ

Et, mısır, ayçiçeği, soya, buğday, arpa, saman, pamuk ne varsa ithal ediyoruz. Hadi üretimi az olanı ithal ediyoruz ama fazla ürettiğimizi de ithal ediyoruz.

Turunçgil: 2019’de 67 bin ton, 2020’de 82 bin ton, 2021’de 72,3 bin ton ithal edilmiş. 

Çay: Çayın başkenti Rize Çay ithalatı şampiyonu oldu haberleri hepimiz okuduk.  17 bin 200 ton çay ithalatıyla Rize rekora koşmuş. Azerbaycan’dan 300 ton çay ithalatı için Cumhurbaşkanı kararnamesi tartışıldı ama Ziraat Mühendisleri Odası Bursa şubesi raporuna göre 2021’de 20 bin ton Çay ithalatı yapıldı.

Kapitalist dünya böyle; bir yanda tarım ürünleri ve gıda stokları oluştururken diğer yanda da işçi sınıfı ve ezilen halk kitlelerine açlığı dayatıyor. Üretim çok ama bölüşümde adalet yok.

Tarım alanlarımız yok ediliyor. Suyumuz, toprağımız talan ediliyor. Artan girdi maliyetleri  nedeniyle üretim düşüyor. Ürün fiyatı emeği karşılamıyor. Aracılar, tüccarlar, Tekelleşmiş şirket tarımı hakim oluyor. İthalatçı olduk. Sanayiciler ve ihracatçılar karşısında. Yok olmamak ve ayakta kalabilmek için el birliği, akıl birliği, güç birliği ihtiyacı ihtiyacı var.

Denenmeyen ne kaldı

Karadenizli bakanlar denendi. Karadenizli Başbakan denendi. Karadenizli Cumhurbaşkanı denendi. TMO devreye sokuldu. Sözleşmeli üretim yaygınlaştırıldı. SONUÇ : HÜSRAN. Çünkü ülke tarımı çökertiliyor ve fındıkta bunun parçası durumundadır. İşte dün mecliste açıklanan 2023 bütçesinde tarım desteklerine ayrılan pay buna örnektir. 2022’de tarıma 46 milyar TL destek ayrılırken 2023’te 54 milyar TL ayrılacak. Artış % 16. Gübre ve mazota son bir yılın artışı % 300. Bırakalım tarım kanununu tarım girdilerinin artışına denk bir artış bile yok.

Kur Korumalı Mevduata Eylül ayı sonuna kadar toplam harcanan para 85 milyar TL. Tarıma ayrılanın neredeyse 2 katı. İşçinin emekçinin sofrasını değil, zenginlerin servetini korumak için çalışıyorlar.     

DENENMEYEN; ÖRGÜTLENMEK HEM MESLEKİ HEM SİYASİ

Ülkede Ferrero, Progıda ve Stelliferi gibi Dünyada da Monsanto ve Bayer gibi şirketler büyüdüğü sürece küçük aile çiftçiliği azalacaktır. IMF, DB, DTÖ ve AB bu şirketlerin çıkarını gözetiyorlar.  Burjuva siyasi partilerin kurdukları ve kuracakları Hükümetler emperyalist dayatmaların iş birlikçi uygulayıcıları oluyorlar. Oyu halktan alıyorlar ama hizmeti tarım ve gıda tekellerine yapıyorlar. Tohumda, ilaçta, gübrede bağımlılık tarım ve gıda da bağımlılık demektir. bu da siyasi bağımlılık demektir. Varlığını doğanın yağmalanması ve insanın sömürülmesi üzerine kuran bu sistemin değişmesi için mücadele şart. Bir araya gelip, örgütlenmek şart.