GÜNDEM

Mithat Sancar, sürecin gerekliliklerini sıraladı

DEM Parti’nin Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin yanı sıra hukukçular ve akademisyenler atölyeye katıldı.

Abone Ol

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Mülkiyeliler Birliği'nde “Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde Hukuki Gereklilikler” konulu atölye düzenledi.

DEM Parti’nin Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin yanı sıra hukukçular ve akademisyenler atölyeye katıldı.

DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Mithat Sancar, düzenlenen atölye çalışmasında barış sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu.

Sancar, “Bu çalışmanın adı Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde Hukuki Gereklilikler. Yaklaşık bir ay önce başlayan süreç, çeşitli aşamalardan bugüne kadar geldi. 1 Ekim’den sonra Sayın Bahçeli 22 Ekim’de önemli bir çağrıda bulundu. Bu çağrıda esas vurgu, Sayın Öcalan’ın Meclis’e gelerek süreci başlatacağı yönündeydi. Öcalan da bu değerlendirmeyi dikkatle ele aldı ve çalışmalar başladı” dedi.

İmralı’da çeşitli ziyaretler ve süreç kapsamında yaşanan gelişmeleri de sıralayan Sancar, 9 Temmuz’da Öcalan’ın yayımladığı videolu mesajın sürecin kamuoyuna duyurulmasında kritik rol oynadığını belirtti.

Sancar, ayrıca 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’daki Süleymaniye yakınlarında gerçekleştirilen silah yakma törenini değerlendirdi. “Demokratik Toplum Grubu olarak adlandırılan 30 kişilik heyet silahlarını alana getirip yaktı. Bu sadece bir seremoni değil, Öcalan’ın çağrısına bağlılıklarını gösteren güçlü bir irade beyanıdır” diye konuştu.

SÜRECİN GEREKLİLİKLERİNİ SIRALADI

Sürecin hukuki boyutları ve gereklilikleri olduğuna dikkati çeken Sancar, şunları söyledi:

"Sürecin barışa ve demokratik topluma, çözüme ve huzura evrilebilmesi için yapılması gerekenler var. Bunlar başka adlarla nitelendirilmemesi gereken hususlardır. Polemiklere konu edilmeden, işin doğasına uygun adınlar olarak adlandırmalıyız. Öncelikle bir barış hukukuna ihtiyaç var. Barışın hukukunu kurmamız ve yerleştirmemiz gerekiyor. Barış hukuku birkaç boyuttan oluşur. İlk adımı çatışmayı sonlandırmak. Çatışmayı sonlandıracak hukuksal düzenlemeleri yapmak. Çatışmayı bitirmenin gerekliliklerini yerine getirecek tedbirleri siyasal ve hukuksal zemine almak. Burada şiddet-siyaset denkleminin önem taşıdığını vurgulamak isterim. Bir sorun 100 yıldır devam ediyorsa, 40 yılı aşkın süredir şiddetle iç içe geçmişse, bu sorunu dönüştürmek için ciddi çalışmalar yapmak gerek. Öncelikle çatışmayı sonlandıracak düzenlemeler titizlikle ele alınmalı ve sürecin doğasına uygun gerçekleştirilmelidir. Şiddet bitiyorsa, yerine siyasetin geçmesi gerektiği çok önemli bir noktadır. Şiddet-siyaset denklemi dediğimiz ya da diyalektiği dediğimiz bu nokta, şiddetin yerine demokratik siyasetle hayata geçirme istediğinin ve çalışmasının öne çıkmasını gerektirir.

Barış hukukunun ikinci unsuru; çatışmayı doğuran sorunu çözmeye yönelik yöntemler geliştirmek ve düzenlemeler yapmak. Çünkü çatışmalar kendiliğinden doğmaz, temelinde sorunlar vardır. Çatışmayı yaratan sebepler mevcuttur. Çatışmayı bitirme konusunda sağlam bir yol oluşturmak için çatışmanın temelinde yatan sorunları açmak gerekir. Biz bu soruna açıkça Kürt sorunu diyoruz.

“GÜVENİN TEMELİ GÜVENCELERDİR”

Barış hukukun üçüncü boyutu; bu iki aşamayı bütünsel barışa dönüştürecek ve kalıcı hale getirecek çalışmaları yürütmek, düzenlemeleri yapmak, tedbirleri almaktır. Bunun da temelinde demokratikleşme ya da demokratik toplumun inşası yer alır. Bunlara başka şeyler de eklenir. Hukuk ve demokrasi bu 3 unsurun birbiriyle bütünleşmiş, vazgeçilmez boyutlarıdır. Hukuksal güvenceler oluştukça, sürece güven de artar. Sadece beyanlarla ve sözlü taahhütlerle toplumda güveni büyütmek mümkün olmaz. Güvenin temeli güvencelere dayanır.

“SORUNUN ADINI KOYMALI”

Öte yandan demokrasi konusunda ciddi bir plan ve program hazırlayıp, bunu hayata geçirmek de toplumsal katılımı büyütür ve süreci farklı kesimlerin sahiplenmesini sağlar. Aynı zamanda itirazları, kaygıları ve tereddütleri gidermeye de yardımcı olur. O nedenle bu çerçevede de çalışmalar yürütmek barış hukukunun bir parçasıdır. Bütün bunları içeren bir barış planına ihtiyacımız var. Amacımız barışı birlikte inşa etmek ve kalıcı hale getirmekse bu barış planını toplumun farklı kesimleriyle ve mümkün olan en geniş katılımıyla oluşturmamız ve işletmemiz gerekiyor. Meclis'te bu anlamdaki çalışmalar önemlidir. Ancak komisyonun bu işlevini gerçek anlamda sürdürebilmesi için barış planı ve hukuku üzerinde de somut ve doğrudan çalışmalar yapmasına acil ihtiyaç vardır. Bir sorunu çözmenin en önemli gereği o sorunun adıdır. Adını koymadığımız zaman neyi nasıl çözeceğiniz konusunda da karmaşa oluşur.

“TARİHİ FIRSAT YAKALADIK”

Şiddetin bütün boyutlarını ele almadan ve bunları sonlandıracak yöntemler geliştirmeden barışı inşa etmekte zorluklar yaşarız. Tarihi bir fırsat yakaladık. Bunun gerekliliklerinin bilincinde olma sorumluluğu toplumun bütün kesimlerinde. Elindeki imkanlar, güç ve yetki dolayısıyla iktidarın sorumluluğu özel bir yerde. Parlamento bu sürecin canevi işlevi görmelidir. Aynı zamanda toplumun bütün kesimlerinin de rol oynayacağı yöntemlerin geliştirilmesi gerekiyor.

SİYASAL VE HUKUKSAL SORUNLAR NE OLACAK?

Silahlı mücadele yürütmüş insanlar silah bıraktığında; toplumsal, siyasal ve hukuksal sorunları ne olacak? Biz bu sorunları entegrasyon başlığı altında ele alıyoruz. BM metinlerinde bunu görebilirsiniz. Entegrasyon bu sürecin ayrılmaz unsurudur. Demokratik entegrasyon diyoruz. Çatışmayı bitirmek demokratik entegrasyon gibi bir kavramla mümkündür. Dar anlamda entegrasyon ve geniş anlamda demokratik entegrasyon olarak ele alabiliriz. Dar anlamdaki, silahın yerini siyasetin alacağı, demokratik zeminde çalışma yürütmenin şartlarının yaratılacağı bir duruma işaret ediyor. Geniş anlamdaki ise elbette daha uzun vadeli ve aşamalı çalışmalar gerektirir ve temelinde yatan sorunu çözecek, yolları açacak demokratikleşme programlarını hayata geçirmektir. Böylece insanların kimliklerini özgürce yaşadığı, eşit yurttaşlığın gerçek anlamda işlediği bir süreci yürütmenin zemini oluşacak.

Hukuk komisyonumuz da bu çerçevede uzun süredir çalışıyor. Süreç başlamadan dahi biz mekanizmalarımızı kurmuştuk. Özellikle hukuk komisyonumuz ve birlikte çalıştığı kurumlar ile toplum ile önemli bir fikriyat oluşturduk. Bunları sizlerle ve toplumun farklı kesimleriyle tartışarak olgunlaştıracağız. Bugün burada barış hukukunun unsurları olarak adlandırdığım başlıklar konusunda önerilerinizi ve eleştirilerinizi dinlemeyi çok değerli buluyorum. Barış hukuku, barış planı ve kalıcı barışı demokratik temelde oluşturmanın hayati önemine bir kez daha vurgu yaparak, farklı çevrelerin bu sorumluluk bilinciyle hareket edeceğine inanıyorum. Hukukun iptal edildiği ortamda, hukuk devletinin askıya alındığı şartlarda, demokrasinin en temel gerekliliklerinin yok sayıldığı bu uygulamalar altında bunları tartışmanın bir anlamı olup olmadığı sorusu ile de sıkça karşılaşıyoruz. Ama unutmayalım; bütün bunlar yaşanıyor, tüm bunlara karşı tavrımızı barış ve demokrasi gerekliliklerine sahip çıkmak, bu zeminde mücadeleden asla taviz vermeden ve barış fırsatının bu konuda bize büyük imkanlar sunduğunu da aynı zamanda akılda tutmak gerekir. Bu ikisini karşı karşıya getirmek, her ikisinde de vazgeçmek gibi bir algı yaratabileceği gibi barış ve demokrasiyi bütünleştirerek yürütmek bizim nihai hedeflerimize ulaşmamızı çok daha kolaylaştırır."

TARTIŞILACAK BAŞLIKLAR

Sancar’ın konuşmasının ardından atölye basına kapalı olarak devam etti. Atölyede “Silahsızlanma sürecinin hukuki gereklilikleri ve entegrasyon”, “İnfazda ayrımcılığın giderilmesi ve infaz hukukunda yapılacak pozitif düzenlemeler”, “Umut hakkı düzenlemesi”, “Çatışmanın sonlanmasıyla birlikte ceza usul ve esas hukukunda yapılacak pozitif düzenlemeler”, “İfade özgürlüğü alanında yapılacak pozitif düzenlemeler” ile “AİHM ve AYM kararları ile içtihatlarının hayata geçirilmesi için yapılacak pozitif düzenlemeler” başlıkları tartışılacak.(MA)