Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası tarafından Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremlere ilişkin tespit ve değerlendirme raporu yayımlandı. Raporda, deprem sonrası acil müdahale süreçleri, kentsel alanlarda planlama kararlar, yapısal hasarlar, kamu yapılarındaki yapısal hasarlar ve kültürel varlıklar gibi birçok konu başlığı ele alındı.

Raporda şu maddelere yer verildi:

1-YENİ İMAR DÜZENİ

2002 yılından bugüne siyasi iktidar, kentlerimizin finans ve hizmet sektörüne yönelik yapıya kavuşması için tüketim ve büyüme odaklı yatırım projelerini uygulamaya sokmuş, kentsel ve kırsal alanları, tabiat varlıklarını, koruma alanlarını, ormanları, kıyıları, milli parkları, doğal sit alanlarını, meraları, yaylaları, kışlakları ve tüm çevreyi rant alanları olarak belirlemiştir. Yapı sektörü üzerinden sermaye birikim modeli çerçevesinde geçmişte merkezi ve yerel yönetimlerce plansız yapılaşmaya göz yumulan alanlar ve kaçak yapılaşmalar yeni yatırım alanları olarak önem kazanmış, kentsel dönüşüm uygulamaları yoluyla kent toprakları üzerinden sermaye birikimi ve emlak rantı sağlanmasının kaynağı olmuşlardır.

2-YAPI ÜRETİM VE DENETİM SÜRECİ

Kamu yararı yerine özel çıkarlar korunarak çoklu imar uygulamalarına izin verilmiş, nitelikli mimarlık ve planlama hizmetleri engellenmiş, devletin kamu adına denetim sorumluluklarını yok sayan bir anlayışla yapı denetimi özel sektöre devredilmiştir. Mesleki hak ve yetkiler, müelliflik ve telif hakları, bürokratik işlem ve engel olarak gösterilmiş, ilgili idarelerin kurumsal yapılarındaki eksiklikler ve denetimsiz imar uygulamaları nedeniyle yaşanan sorunların sorumlulukları meslek mensuplarına yüklenmiştir. Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin topluma ulaşması ve meslek mensuplarının yetkinliklerinin güvencesi olan meslek kuruluşlarının topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesi engellenmektedir.

3-İMAR AFFI

Yıllar boyunca çıkarılan kanunlarla affedilen kaçak yapıların çoğunun 1999 Marmara ve 2011 Van Depremlerinde yıkılmasına ve binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine karşın 2018’de iktidar tarafından “İmar Barışı” adı altında yeni bir imar affı yürürlüğe sokulmuştur. Kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve Tarihî , doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, yargı tarafından planları ve ruhsatları iptal edilen, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir “kent ve çevre suçu” niteliğinde yükselen bütün kaçak yapılar yasallaştırılmıştır.

4-MESLEKİ UZMANLIK VE MESLEK ODALARI

Siyasi baskılar ve neo-liberal anlayışla sürdürülen yaklaşımlar meslek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını ve mesleğin uzmanlık alanlarını yok sayarak ve yükseköğretim kurumlarının bilimsel çalışmalarını dışlayarak bugün ve gelecek için büyük riskler yaratacak süreçleri tetiklemiştir. Hukuki ve kamusal denetimi devre dışı bırakan bir anlayış ile yürürlüğe sokulan düzenlemeler ve hayata geçirilen projelerle ilgili; meslek kuruluşları, üniversiteler ve hatta kamu kurumları tarafından düzenlenen raporlar göz ardı edilmiştir.

5-AFETLER, MİMARLIK VE KENTLEŞME

Marmara Depremleri ve Van Depreminin ardından, mevcut yapılaşmanın güvenli hale getirilmesi, tehlike arz eden yapıların tespit edilerek yenilenmesi gerekçeleriyle 2012’de “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe konulmuştur. 2016’da ise, uygulamaların ülke genelinde kamu denetimi olmaksızın uygulanabilmesi için, kamu düzeni ve güvenliği, yapı ve altyapı hasarları, kaçak yapılar da dönüşüm gerekçelerine dâhil edilerek 6306 Sayılı Kanunun Bakanlar Kurulunca uygun görülen her alanda uygulamasının önü açılmıştır. Aradan geçen sürede kentlerimiz afetlere karşı hazırlanmadığı gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) eliyle tüm kentsel ve kırsal alanlar imara açılarak doğal, kültürel ve tarihî değerler sermaye ve yatırım araçlarına dönüştürülmüş, olası bir afette kullanılması planlanan toplanma alanları yatırımcı ve sermaye sahiplerine tahsis edilerek, bu alanlarda iş merkezi, alışveriş merkezi, toplu konut ve stat yapılmasında bir sakınca görülmemiştir.

Hazırlanan rapor kapsamında bölgede yapılan gözlem ve incelemeler kapsamında, kentsel alanlarda yaşanan yapısal hasarların başlıca nedenlerinin bir kısmı şu şekilde sıralandı:

Afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları ve plan tadilatları,

İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi, imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalar, kaçak yapılar

Tarım arazilerinin ve taşıma kapasitesi düşük zeminlerin yapılaşmaya açılması,

Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması,

Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği,

Yapı-zemin ilişkisinin kurulamaması, yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılması,

Yüksek katlı yapılarla yapı yükünün artırılarak zemin-yapı ilişkisinin bozulması.