Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinop Boyabat’ta; “Diyorlar ki ‘Niye soğanla, patatesle uğraşıyorsun?’ Evin kadını gidecek, pazardan alışveriş yapacak. Soğanın kilosu olmuş 30 lira. Yahu senin mutfaktan haberin var mı? Mutfakta yangın var. Sarayda oturuyorsun, keyfin yerinde, beşli çetelere para aktarıyorsun, üç yerden beş yerden aylık alanlar var… Yiye yiye doymadılar, ‘niye soğanı siyasette kullanıyorsun’ diyorlar. Ne yapayım? Mutfakta yangını çıkaran ben değilim ki yangını çıkaran sensin. O yangını söndürecek olan da benim” dedi.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinop’un Boyabat ilçesinde miting düzenledi. Mitinge, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da katıldı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Boyabatlılarla benim güzel bir sohbet yapmam lazım. Güzel bir sohbeti gerçekleştireceğim. Bütün Türkiye’nin sorunlarını çözmeye ahdettim. Yaşlısı, genci, engellisi kim olursa olsun bu topraklarda yaşıyorsa söz verdim. Bütün sorunlarını çözeceğim.

“ALLAH RIZASI İÇİN KUL HAKKI YİYENE OY VERMEYİN DİYORUM. BU KADAR AÇIK”

Beşinci kezdir geliyorum Boyabat’a. Benim kadar gelen ikinci bir genel başkan yoktur. Boyabat’a niye geliyorum? Boyabat’ta oylarımız düşük. Kabahat kimde? Kabahat bizde. Boyabatlılarda değil. Bugüne kadar oturup konuşmadık. Dertlerimizi anlatmadık. Vatandaşın derdini dinlemedik. Oturduk Ankara’da tumturaklı laflar söyledik, biz oy verin dedik. E vatandaş haklı niye oy vereyim diyor. Gel buraya; oturalım konuşalım diyor. O nedenle beşinci kezdir geliyorum. Boyabatlılara şunu söylüyorum: Başka bir genel başkan gelmedi. Beşinci kezdir geliyorum ve bir şey istiyorum. Ya Allah rızası için kul hakkı yiyene oy vermeyin diyorum. Bu kadar açık.

“TAŞERON İŞÇİLERİ BİLİYORUM. ONLARDA BURAYA GELECEKMİŞ AMA İZİN VERMEMİŞLER. BURADAN KARAYOLLARININ TAŞERON İŞÇİLERİNE SELAMLARIMI GÖNDERİYORUM”

Ben buranın çeltiğini de biliyorum. O tarlalarda çalışanı da biliyorum, alın teri dökenleri biliyorum; yeteri kadar kazanamadıklarını biliyorum. Hak ettiklerini kazanamadıklarını biliyorum. Taşeron işçileri biliyorum. Onlarda buraya gelecekmiş ama izin vermemişler. Buradan karayollarının taşeron işçilerine selamlarımı gönderiyorum. Hiç meraklanmayın hepinize kadro vereceğim. Devlet taşeron işçi çalıştırmaz; devlet, kadrolu eleman çalıştırır.

“DEVLET, ÜCRETLİ ÖĞRETMEN, SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN, KADROLU ÖĞRETMEN DİYE ÖĞRETMENLER ARASINDA AYRIMCILIK DA YAPMAZ”

Devlet, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen diye öğretmenler arasında ayrımcılık da yapmaz. Öğretmen, öğretmendir. Bizim evlatlarımızı yetiştiriyor. Birisi alıyor 100 lira, birisi alıyor 250 lira, birisi alıyor 1000 lira. Ya nasıl olur? Böyle bir haksızlık olmaz. Öğretmen, öğretmendir. Kıdemi varsa herkes kıdemine göre aylığını alır.

“GENÇLER, TORPİLİ BİTİRECEĞİM”

Yine gençlere sözüm var. Gençler, torpili bitireceğim. Bu ülkede siz, KPSS’ye gireceksiniz, arkasından… Bakın dün bir baba geldi ‘Oğlum Türkiye ikinci oldu fakat elediler sözlü imtihanda.’ E bu şimdi hak mıdır Allah aşkına? Hak mıdır bu? Yuh çekmeyin. Sandığa gidip oy kullanın.

“BENİM SÖZÜM VAR, BEŞLİ ÇETELERİ DE UYUŞTURUCU BARONLARINI DA BU ÜLKEDEN GÖNDERECEĞİM”

Bakınız devletin dini, adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adaletin olmadığı yerde bereket olmaz. Adaletin olmadığı yerde beşli çeteler cirit atar. Adaletin olmadığı yerlerde uyuşturucu mafyaları, uyuşturucu baronları eğlenir, gezer. Bizim küçük evlatlarımızı zehirlerler. Benim sözüm var, beşli çeteleri de uyuşturucu baronlarını da bu ülkeden göndereceğim.

“MUTFAKTA YANGINI ÇIKARAN BEN DEĞİLİM Kİ YANGINI ÇIKARAN SENSİN. O YANGINI SÖNDÜRECEK OLAN DA BENİM”

Bana soruyorlar. Diyorlar ki ‘Niye soğanla, patatesle uğraşıyorsun?’, ‘Yani bununla niye politika yapıyorsun?’ Evin kadını gidecek, pazardan alışveriş yapacak. Soğanın kilosu olmuş 30 lira. Yahu senin mutfaktan haberin var mı? Mutfakta yangın var. Sarayda oturuyorsun, keyfin yerinde, beşli çetelere para aktarıyorsun, üç yerden beş yerden aylık alanlar var… Yiye yiye doymadılar. Niye soğanı siyasette kullanıyorsun diyorlar. Ne yapayım? Mutfakta yangını çıkaran ben değilim ki yangını çıkaran sensin. O yangını söndürecek olan da benim. Açık ve net söylüyorum: Yangını ben söndüreceğim.

“YURT DIŞINA GÖTÜRÜLEN 418 MİLYAR DOLARI DA ALACAĞIM, BU MİLLETE TESLİM EDECEĞİM”

22 yıldır iktidardalar. Eskiye bakın yeniye bakın. Bizim tarihimizde soğan bu kadar zamanladı mı? Bizim tarihimizde bu kadar büyük zamlar oldu mu? Düzelteceğim. Yukarıdan alıp aşağıya vereceğim. Beşli çetelerden alacağım halka vereceğim. Yurt dışına götürülen 418 milyar doları da alacağım, bu millete teslim edeceğim.

“BEYLER ÇOCUKLARINI PARALI ASKERLİĞE GÖNDERİRKEN BU KARDEŞİNİZİN OĞLU PARALI ASKERLİK YAPMADI. GİTTİ VATANDAŞIN ÇOCUĞU GİBİ ASKERLİK YAPTI”

Benim saraylarda oturmak gibi bir düşüncem yok. Saray meraklısı da hiç olmadım. Sizler gibi yaşadım, mütevazi olmaya çalıştım. Beyler çocuklarını paralı askerliğe gönderirken bu kardeşinizin, bu dedenizin, bu amcanızın, bu yeğeninizin oğlu paralı askerlik yapmadı. Gitti vatandaşın çocuğu gibi askerlik yaptı. Bana kimse milliyetçilik edebiyatı yapmasın.

“TANK PALET FABRİKASINI KATAR ORDUSUNDAN ALACAĞIM, ŞEREFLİ ORDUMUZA TESLİM EDECEĞİM”

Buranın milliyetçilik damarının güçlü olduğunu da biliyorum. Güzel. Milliyetçi olan, askerin tank palet fabrikasını Katar ordusuna satmaz. Tank palet fabrikasını Katar ordusundan alacağım; şerefli, şanlı ordumuza teslim edeceğim.

“SANDIĞA GİDERKEN ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN”

Her aşamada sorunumuz var bunu biliyorum. O sorunların çözülmesi lazım bunu biliyorum. Sizden tek isteğim var az önce söyledim. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun. Ya bu kadar kavga yetmedi mi Allah aşkına? Bu kadar kamplaşma yetmedi mi?

“BAKAN OLMAK İÇİN İKİ ŞEYE İHTİYAÇ VAR. İYİ HAL KAĞIDI VE İLK OKUL DİPLOMASI. DEMEK Kİ DEVLETTE LİYAKAT ÖNEMLİDİR VE LİYAKATİN MUTLAKA SAĞLANMASI LAZIM”

Devlette liyakati sağlayacağız. Liyakat, işi ehline teslim etmek demektir. İşi ehline teslim etmezseniz tam bir felaketler çıkar ortaya. Yani yolsuzluklar, kul hakkı yiyenler öncü olurlar toplumun önünde yürümeye başlarlar. Toplumu kandırırlar. Liyakat şudur: Devlette en küçük kademe, şeftir. Şef olmak için önce KPSS’ye gireceksin, devlet memuru olacaksın. Devlet memuru olduktan sonra süre geçecek sınava gireceksin ve şef olacaksın. Ama Bakan olmak için iki şeye ihtiyaç var. İyi hal kağıdı ve ilkokul diploması. Demek ki devlette liyakat önemlidir ve liyakatin mutlaka sağlanması lazım.

“3 MİLYON 600 BİN SURİYELİNİN BİZİM ÜLKEMİZDE NE İŞİ VAR?”

Sınır namustur. Askerlik yapmış herkes bilir. 3 milyon 600 bin Suriyelinin bizim ülkemizde ne işi var? 3 milyon 600 bin Suriyeli buraya niye geldi? 3 milyon 600 bin Suriyeliyi niye tutuyorlar? Söz verdim. En geç iki yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağım. Hiç endişe etmeyin.

“BÜTÜN KÖY OKULLARINI AÇACAĞIM. 100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPACAĞIZ VE ÇOCUKLAR, KÖYLERDE ÇOCUKLAR OKULA GİDECEK”

Hanım kardeşlerim, hayat pahalılığının bütün acısını çeken sizsiniz. Evde eğer mutfakta bir şey yoksa, çocuğunuzu okula gönderirken beslenme çantasına doğru dürüst bir şey koyamıyorsanız o acıyı en çok anneler çeker. Anneler size sözüm var. Bütün köy okullarını açacağım. 100 bin öğretmen ataması yapacağız ve çocuklar, köylerde çocuklar okula gidecek. Beslenme çantası uygulamasını kaldıracağız. Çocuk okula giderken suyunu, sütünü içecek, yemeğini yiyecek, arkadaşları ile oynayacak, eve tok dönecek. Dolayısıyla bu ülkedeki bütün evlatlarımız ilköğretimde yemeklerini arkadaşlarıyla beraber okulda yiyecek ve huzur içinde eve gelecekler. Siz beslenme çantası diye bir şey düşünmeyeceksiniz.

“İKTİDAR OLDUĞUMUZDA KURBAN BAYRAMI’NDA EMEKLİ KARDEŞİMİZ BANKADAN PARAYI ÇEKMEYE GİDİNCE ORADA 15 BİN LİRAYI GÖRECEK”

Ta 2015 yılından bu yana emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramı’nda asgari ücret kadar ikramiye verin dedim. Her seferinde itiraz ettiler. Parayı nereden bulacaksın dediler. Önce 100 lira verdiler. Sonra seçim geldi, bir miktar artırmışlar. Bay Kemal’in sözü var. İktidar olduğumuzda Kurban Bayramı’nda emekli kardeşimiz bankadan parayı çekmeye gidince orada 15 bin lirayı görecek.

“HER KADININ EVİNDE EN AZ ASGARİ ÜCRET KADAR HER AY PARA GİRMİŞ OLACAK. PARA, KADININ HESABINA YATACAK”

Aile destekleri sigortasıyla göreceksiniz. Bu sigorta dalı, evlerinde kadınların da güvencesi olacak. Her kadının evinde en az asgari ücret kadar her ay para girmiş olacak. Para, kadının hesabına yatacak. Gideceksiniz parayı sizler çekeceksiniz. Bunu niye yapıyoruz? Fakirin fakirliğini afişe edemezsiniz. İnsan onuru vardır. Dolayısıyla biz, sağ elin verdiğini sol el göremeyecek. Öyle yapacağız.

“BİZİM İKİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR: VATANIMIZ VE BAYRAĞIMIZ”

Bu milliyetçilik konusunda bir sürü laf ediyorlar bize. Yok masanın altına yok masanın üstünde… Boyabat’tan söylüyorum bütün Türkiye duysun. Bizim iki kırmızı çizgimiz var: Vatanımız ve bayrağımız. Ayrıca sözüm var: Sinan Ateş’in katillerini bulacağım. Kulaklarından tutup yargıya teslim edeceğim. Gaffar Okkan’ın katillerini bulacağım, kulaklarından tutup yargıya teslim edeceğim. Adalet, herkes için adalet olacak.

“BUĞDAY DIŞARIDAN GELİYOR, ÇELTİK DIŞARIDAN GELİYOR, MERCİMEK DIŞARIDAN GELİYOR. YA HU BU ÜLKENİN BEREKETLİ TOPRAKLARI VAR. NİYE BİZ ÜRETMİYORUZ?”

Buraya gelirken çeltikle ilgili sorunlar var dediler. Onlara kırmızı mazotu vereceğiz. Üretecek Türkiye. Buğday dışarıdan geliyor, çeltik dışarıdan geliyor, mercimek dışarıdan geliyor. Ya hu bu ülkenin bereketli toprakları var. Niye biz üretmiyoruz? Çiftçiyi niye toprağa küstürdüler? Tamamını düzelteceğim sözüm var.

“BURANIN BİR BAŞKA ÖZELLİĞİ DAHA VAR. KURULDUĞU TARİHTEN BU YANA ASBESTLİ BORULARLA SU GELİYOR EVLERE. YANİ KANSER ÜRETEN BORULARLA GELİYOR. DEĞİŞMESİ LAZIM. GÖRECEKSİNİZ, DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Buranın bir başka özelliği daha var. Kurulduğu tarihten bu yana asbestli borularla su geliyor evlere. Yani kanser üreten borularla geliyor. Değişmesi lazım. Göreceksiniz, değiştireceğiz. İnsan sağlığı, her şeyin üzerinde.

Takriben 10 yıldır çevre yolunun yapılmadığını söylediler. O da yapılacak. Huzurevinin temelini atmışlar ama bir türlü bitmiyor. Buradan söz veriyorum: O temeli bize devretsinler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı; Antalya, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı … Kimi istiyorlarsa bize teslim etsinler yapacağız ve Boyabatlılara armağan edeceğiz. Bu kadar açık ve net söylüyorum.

Yapamıyorlar, beceremiyorlar. Çünkü paraları birilerine aktarıyorlar. Yapıyorlar çünkü paraları birilerine aktarıyorlar. Yandaşlara aktarıyorlar, çözeceğiz. İnanın her şey çok güzel olacak. Sandığa gittiğiniz zaman göreceksiniz. İnanın, bu ülkeye huzuru, bereketi getireceğim. Kimse, yaşam tarzından ötürü sorgulanmayacak.” (ANKA)