Akşener konuşmasında Erdoğan'ın faiz politikasına tepki göstererek ' Bu dünyada faizcilerin en çok sevdiği kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır' dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor...

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Şimdiye kadar milletimize yapacağız deyip yapamadığımız hiçbir şey olmadı. Biz bundan beş yıl önce söz verdik, artık vakit bu sözü tutmanın vaktidir, artık vakit iktidar vaktidir. İYİ Parti iktidara hazır. Milletimizi hakettiği mutlu, güçlü bir Türkiye'ye ulaştıracağız. Başaracağız, başaracağız, başaracağız.

Ülkemizin yaşadığı kriz sarmalı derinleşiyor. Cepler boşalmaya devam ediyor. Yeni ekonomi modeli diye pazarladıkları ucube model yüzünden ülkemiz can çekişiyor. Bu akılsız ekonomi yönetimi her hafta yeni bir deneyi dayatıyor.

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde 150 baz puanlık indirimi gitti. Ancak faizlerin düşüşü sadece kağıt üzerinde kaldı. Şirketlerin hiçbiri Merkez Bankası'nın açıkladığı ticari krediye ulaşamıyor. Piyasanın bile itibar etmediği bir Merkez Bankası yok hükmündedir. Bay Kriz'in keyfi uğruna 85 milyonun geleceği ile oynanıyor. Faize karşıyım pozlarına bakmayın, bu dünyada faizcilerin en çok sevdiği kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Milletimiz enflasyon altında ezilirken bankaların ilk 8 ayda geçen yıla göre 5 kat daha yüksek kar açıklamasına bakınca kim faizci? Olan piyasalara, üreticilere, milletimize oluyor. Bu modelden kaynaklanan bedeli milletçe biz ödüyoruz. Yaşadığımız sıkıntıların sebebi bu iş bilmezliktir. Demokrasi olmazsa, güven kalmaz, Güven kalmazsa yatırım olmaz, yatırım olamazsa iş olmaz aş olmaz. İşte bu iktidar artık insanlarımızın güvenini kaybetti, milletimiz güvendi oy verdi ama artık karşımızda "milletin adamı" diye ambalajlanan Erdoğan yok, yandaşların, lobilerin, faizcilerin adamı Bay Kriz var. Türkiye'yi enflasyon canavarına kurban eden Bay Kriz var.

Ekonomik kriz almış başını gitmiş bu arkadaş hala açılış peşinde, toplumsal bir çöküşün ayak sesleri artık duyulur olmuş sayın Erdoğan hala hamasat peşinde.

Öğretmenlerimiz AK Parti'nin prangalarına takıldı. İl Milli Eğitim Müdürü'nün Diyarbakır'da öğretmenlerimize Erdoğan'ın mitingi için talimat verildiği ortaya çıktı. Neymiş her okul kendi aralarında 10 kişi getirecekmiş. Şu utanmazlığa bakar mısınız. Sanki bir devlet görevlisi değil de AK Parti il başkanı. Sanki bir devlet görevlisi değil de cast ajansı. İşte size AK Parti'nin devlet anlayışı. Yazıklar olsun.

Bir devlet görevlisi, görevini yaparken devleti yöneten kişilere değil devlete bağlıdır. Kendisini göreve getiren siyasetçiye karşı kişisel minnet duygusuyla hareket edemez. Şahsi fikirlerini talimata çeviremez. Öğretmenlik mesleğinin onurunu zedeleyemez. Herkes ayağını denk alsın, bundan sonra gözümüz bu tip haksız uygulamaların üzerinde olacak. Çünkü üstadın da dediği gibi "sanma bu tekerler kalır tümsekte yarın elbet bizim elbet bizimdir"

İktidarın ısrarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı başka bir meslek grubu da doktorlarımız. Daha önce "Giderlerse gitsinler" dedi, şimdi de gözlerini kalan doktorlara dikmiş ama biz doktorlarımızı geri getiriyoruz gördüğünüz gibi. "

İktidarın, ısrarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir diğer meslek grubu da doktorlarımız. Biliyorsunuz Sayın Erdoğan en son, “Giderlerse gitsinler.” demişti. Belli ki, yetmemiş olacak şimdi de gözlerini kalan doktorlarımıza dikmiş ama biz doktorlarımızı geri getiriyoruz gördüğünüz gibi. Geçtiğimiz günlerde, Sağlık Bakanlığı, bir yönetmelik yayınladı. Bu yönetmelik esasen; mevcuttaki bir açığı, kapatmak için yapılacaktı. Ancak tabii ki, klasik bir Ak Parti hareketi olarak, yasakçı ve baskıcı bir yöntem geliştirildi. Normal şartlarda hekimlerimiz, üniversite hastanelerinde, yarı zamanlı olarak çalışırken, muayenehane açamıyorlar. Yani, üniversitelerde, yarı zamanlı çalışmak isteyenlere, tek seçenek bırakılıyor O da, sözleşmeli çalışmak. Dolayısıyla, serbest çalışma hakkı olmayan hekimlerimiz; ya şehir hastanelerinde, ya da, özel hastanelerde çalışmaya, mecbur bırakılıyor. Bu düzen, yaklaşık 10 yıldır bu şekilde işliyor. Ancak hekimlerimiz, bu durumdan dolayı; hem, özlük haklarını, büyük ölçüde yitirdikleri, hem de, özel merkezlerin tahakkümünden, bunaldıkları için; son yıllarda, özel muayenehanelerde çalışmayı, tercih etmeye başladılar.

Bu da, kamuda ve özellikle zincir özel hastanelerde, bazı branşlarda, ciddi doktor açığına, sebep olmaya başladı. İşte geçen hafta çıkan yönetmeliğin, tam olarak, bu açığı kapatması beklenirken; Özel hastanelerin, dışarıdan misafir hekim, konsültan hekim anlaşmalarına, sınırlama getirildi. Bunun için belirlenen oran da, özel hastanenin, toplam hekim sayısının, yüzde 15’i olacak şekilde ayarlandı.

Yani, şöyle düşünün; Avukatların, duruşmaya girecekleri mahkemelere sınır getirilmesi, ne demekse, bu yönetmelik de, doktorlarımız için o demek. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Böyle bir sorun çözme anlayışı olabilir mi? Ayıptır, günahtır. İşte tam da bu yüzden, bugün, Millet’in Gerçek Evi olan Gazi Meclisimizde, Milletin Kürsüsü’nde, değerli bir hekim kardeşimizi ağırlıyoruz. Her zaman olduğu gibi, milletimizin gerçeklerini, yine, bizzat milletimizden dinleyeceğiz.

Her hafta yaptıkları abuk subuk çıkışlarla artık siyasetin çivisini çıkardılar. Erdoğan'ın son haftalardaki nefret dolu hezeyanlarına tanık oluyoruz. Geçen haftanın talihlisi Kürtler oldu. Eşit ve şerefli olan vatandaşları PKK'lı ilan etti. Kendisinden görmediği herkese karşı öfke duyan bu arkadaşların dışında cumhuriyet nefreti var. Bu ülkenin iradesine dair bastırtamadıkları düşmanlık hissediyorlar. AK Parti'nin bir Grup Başkan Vekili'nin ibretlik sözlerinde gördük. Bu arkadaş her cümlesi ayrı patolojik vbakla olan bir açıklama gördük. Rezalete bakar mısın bu sözde entelektüelin hezeyan dolu tespitlerine bakar mısınız. İşte size keşke yunan kazansaydı diyen ucube bir zihniyetin ortaya çıkışı. Biz ezelden beri türkçe konuşuyoruz muhterem, yani cumhuriyet ile birlikte bizim dilimiz depişmed. Sadece alfabemiz değişti, kültürümüzün gelişimindeki en önemli adımlardan biri oldu. Bir vekil anlatmak zorunda kaldığım için utanç duyuyorum. Bu düpedüz patolojik bir cumhuriyet düşmanlığına kılıf uydurmaktır."

İYİ PARTİ İKTİDARA HAZIR

Sandık ufukta göründü. İYİ Parti iktidarı, hiç olmadığı kadar yakın. Vizyonumuz, projelerimiz, kadrolarımız hazır. İYİ Parti iktidara hazır! O kutlu gün gelip de milletimizden yetkiyi aldığımızda, sözümüzü mutlaka tutacağız. Ve milletimizi hak ettiği gibi güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, mutlaka kavuşturacağız. Emin olun ki başaracağız! Başaracağız! Başaracağız!