Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) “Savaş, Göç, Mültecilik Kıskacında Emek Sempozyumu” 24-25 Eylül 2022’de İstanbul-Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenecek.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makine Mühendisleri Odası’nda KESK eş genel başkanları Mehmet Bozgeyik ve Şükran Kablan Yeşil ile MYK üyeleri Şenol Köksal, Gönül Kural Şimşek, Varol Öztorun ve Döne Gevher Koyun’un katılımıyla bugün gerçekleştirilen basın toplantısıyla “Savaş, Göç ve Mültecilik Kıskacında Emek” başlıklı sempozyumun duyurusu yapıldı. Kesk Yürütme Kurulu Sempozyuma ilişkin basın metni şöyle:

Değerli Basın Emekçileri, Hepiniz Hoşgeldiniz.

En iyi sizler biliyorsunuz ki, ülkemizde gündem sık sık değişiyor ve takip etmekte zorlanıyoruz. Bu yoğun gündem içerisinde kimi zaman birinci sıralara kimi zaman geri plana da düşse de mültecilik, göç, sığınmacılar, göçmen emeği, mülteci karşıtlığı üzerinden gelişen ırkçı, milliyetçi politikalar, kayıt dışılık, emek sömürüsü tüm dünyanın ve ülkemizin sorunlarının başında geliyor.

Son olarak Ukrayna-Rusya arasında devam eden, sayısız devletin bir şekilde dâhil olduğu hegemonya ve paylaşım savaşının ilk yansıması milyonlarca insanın yerinden yurdundan olması oldu. 2021’de 89.3 milyon olan yerinden edilenlerin sayısı Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte 100 milyon civarına yükselmiştir. Bu süreç ağırlaşarak devam ediyor.

Emperyalistlerin yol açtığı ve kışkırttığı irili ufaklı çatışmaların, savaşların mağdurları en çok da kadınlar ve çocuklar oluyor.

Ne yazık ki, aynı güçler kendi yarattıkları sonuçları dahi fırsata çevirmek gibi insanlık dışı politikaları hayata geçirmekte tereddüt etmiyorlar. Ekonomik krizde olduğu gibi yerinden edilme hususunu da fırsata çeviren kapitalist sistem daha fazla kar elde etmeyi tüm değerlerin üzerinde görüyor ve buna yönelik düzenlemeleri hızla hayata geçiriyor.

Değerli Basın emekçileri,

Uluslararası ilişkilerde bir pazarlık unsuru olarak görülen göçmen ve mültecilerin temel insan haklarına erişimleri, güvencesizlik, toplumsal ve ekonomik etkileri, kamu hizmetlerine erişim ve işgücü piyasasına katılımları Türkiye’de önemli gündem maddelerinin başında gelmektedir.

AKP+MHP iktidar bloğunun içeride ve dışarıda gerginliği, kutuplaşmayı ve çatışma politikalarını esas almasıyla, biraz da yeni Osmanlıcılık hayalleriyle yayılmacı dış politikasının ağır sonuçlarını en çok bu hususlarda yaşadık, yaşıyoruz.

2011’de başlayan Suriye’deki savaşının ardından sayıları hızla artan mültecilerin yanı sıra hem Orta Doğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi çevre ülkelerden hem de Uzak Doğu ve Sahra-altı Afrika’dan pek çok göçmen ve mülteci Türkiye’de yaşamaktadır. Bugün Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan resmi verilerle 4 milyonu aşan sığınmacı ve mültecinin yanı sıra 1,5 milyondan fazla kayıtlı göçmen ve sayıları milyonu aşan kağıtsız göçmenin Türkiye’de yaşadığı tahmin edilmektedir. Avrupa genelinde ise 7 milyonun üzerinde sığınmacı ve mülteci bulunmaktadır.

Hükümetin göçmen ve mültecilerin giriş, kalış ve işgücüne katılımlarına dair son on yılda oluşturduğu yasal mevzuat, güvenlik merkezli göç politikaları ve uygulamalarının gittikçe artan toplumsal sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığı görülmektedir.

Öte yandan gelen milyonlarca insana mülteci statüsü verilmedi, geçici sığınma gibi bir statü icat edildi. AB ile yapılan geri kabul anlaşmasıyla insan canı üzerinde kirli pazarlıklar yapıldı.

Bunun acı sonuçlarını neredeyse her gün Ege denizinde, Edirne ve diğer sınır boylarımızda insanlık trajedileri olarak yaşıyoruz.

Değerli Basın emekçileri,

Türkiye’de farklı hukuki statülerde ya da kağıtsız olarak kalan göçmen ve mültecilerin ucuz ve güvencesiz işgücü olarak kayıt dışı işlerde çalışması, sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklara erişimde yaşanan sorunlar, toplumsal cinsiyetlendirilen iş alanlarında çalışan kadın göçmenlerin maruz kaldıkları toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, çocuk işçiliği ve zorla evlendirme, göçmen ve mülteci işçilerin yerli işgücü tarafından bir tehdit görülmesi, hızla artan nefret söylemi ve ayrımcılık bugün yaşadığımız temel sorunlardan sadece bir kısmıdır. Eğitim, sağlık, ulaştırma, belediye hizmetleri vb. kamu hizmetlerinde hem hizmet alan yurttaşlar hem de hizmet sunan kamu emekçileri bakımından zorluklar yaşanmakta ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır.

Özellikle Suriye savaşının ardından son on yılda sayısı hızla artan ve çeşitlenen göçmen ve mültecilerin Türkiye’de kalıcılaşma eğilimi ile birlikte toplumsal ve ekonomik yaşama önemli etkileri de ortaya çıkmaktadır.

Değerli Basın Emekçileri;

Bu önemli konuyu mümkün olan en geniş hatlarıyla değerlendirmek, sorunları farklı boyutlarıyla tartışmak, politika önerileri oluşturmak ve ortak mücadele alanları örmek amacıyla; Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) olarak 24-25 Eylül 2022’de İstanbul Şişli’de, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Savaş, Göç, Mültecilik Kıskacında Emek” başlıklı bir uluslararası sempozyum düzenleyeceğiz.

Sempozyumu düzenlerken en önemli amacımız sorunun doğru temellerde tartışılması ve sorunların nasıl çözüleceğine dair birlikte bir iradenin açığa çıkarılmasına vesile olmasıdır.

Sempozyumun programına bakıldığında bu amaca uygun olarak güçlü ve nitelikli bir katılımın olduğu görülecektir.

Sempozyumun forumun bölümü serbest tartışma şeklinde olup kurum temsilcileri ve katılımcıları görüşlerini ifade edebileceklerdir.

Sizleri ve konuyla ilgilenen başta emek, meslek ve demokrasi güçleri olmak üzere tüm kesimleri ve halkımızı sempozyuma katılmaya ve düşüncelerini ifade etmeye davet ediyoruz.

KESK YÜRÜTME KURULU

kesk-6