Diyarbakır’da 2017 yılındaki Newroz kutlamasına katılan üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülmesi davasında, mahkeme, "delillerin toplanmamış oluşunu" gerekçe göstererek, Kurkut'u vuran polisin tutuklanması talebini bir kez daha reddetti. Tepki gösteren anne Secan Kurkut, "Bu nasıl adalettir? Kemal'in cezası neydi?" diye seslendi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]D[/mks_dropcap]iyarbakır’da 21 Mart 2017'de düzenlenen Newroz kutlamasına katılmak üzere Malatya'dan kente gelen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u alanın girişinde kurulan kontrol noktasında gazetecilerin gözleri önünde öldüren polis Y.Ş. hakkında “Olası kastla öldürme” suçundan müebbet hapis istemiyle açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Davanın görüldüğü Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonu önünde ve adliye çevresinde çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polis, yoğun önlem aldı.GÖRÜŞLER - Curated tweets by dokuz8haber  SANIK POLİS SALONA HAKİM VE SAVCILARIN KAPISINDAN ALINDI Duruşmaya Kemal Kurkut'un annesi Secan Kurkut, kardeşi Ferhat Kurkut müşteki olarak katılırken, Kurkut'un yakınları, HDP milletvekili Sibel Yiğitalp, İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, HDP ve DBP il yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda kişi izleyici olarak katıldı. Anne Secan Kurkut duruşmaya siyah elbise ile katıldı. Tutuksuz katil zanlısı polis Y.Ş. duruşma salonuna hakim ve savcıların kullandığı bölümden girdi. Polisler, salona giren sanık etrafında etten duvar ördü. KORKUT'UN BIÇAĞI ALDIĞI KASAP DİNLENİLDİ
 Dava dosyasına gelen belgelerin okunmasıyla başlayan duruşmada, Kurkut'un bıçak aldığı Bilen isimli kasabın sahibi Şenol Bilen tanık olarak dinlendi. Kurkut'un sabah saat 08.00-09.00 sularında dükkana gelerek kendisiyle tokalaştığını belirtti ve şunları söyledi: “Aramızda bir konuşma geçmedi. Ben tam sırtımı döndüğüm sırada tezgahın üzerinde bulunan bıçağı alıp kaçtı. Bunun üzerine ben de dışarıdan birileriyle kavga edeceğini düşünerek bıçağı kapar kapmaz kendisini tuttum. Ancak elimden kaçtı. Çok sakin şekilde içeri girmişti. Çocuk kaçtıktan sonra ben 155'i arayarak iş yerinden bıçak çalındığını söyledim. Ayrıca ben orada güvenlik önlemi için bekleyen polislere sözlü olarak iş yerimden bıçak çalındığını söyledim. Peşinden bir polis memurunun gittiğini gördüm." POLİSLERİN İFADELERİ ADLİ TIP RAPORUNDAN SONRA Ardından mahkeme başkanı, tanık çağrılan ve duruşma salonunun önünde bekleyen polislerin tanık olarak dinlenmesinden vazgeçti. Mahkeme başkanı Adli Tıp Kurumu'nun olaya ilişkin hazırlayacağı raporun ardından ifadelerini alacağını söyledi. ANNE KURKUT: KEMAL NE YAPTI?
 Elini masaya vuran Kemal Kurkut'un annesi Secan Kurkut'un sözünü kesen mahkeme başkanı, "Elini sert şekilde masaya vurma" dedi. Kurkut, “Bu nasıl adalettir. Kemal ne yaptı? Kemal'in cezası neydi? Kemal’i yargısız, sorgusuz vurdular. Cezayı sizden değil Allah'tan bulsun. Ne yaptı Kemal, o zalim ve katil Allah'tan bulsun" dedi.  Mahkeme başkanı Secan Kurkut'un sözlerini keserek duruşma salonundan çıkmasını istedi. Kurkut salondan çıkarıldı. 'KURKUT SAĞ OLARAK ELE GEÇİRİLEBİLİRDİ' Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, Kurkut'un vurulma anına ilişkin görüntülerin bulunduğu CD'yi mahkeme heyetine vererek, bunun duruşmada izlenmesini istedi. Mahkeme, görüntü CD'lerini izledikten sonra söz alan Yalçındağ, “Bu çocuk 10 Ekim Ankara Gar katliamını gören bir çocuktur. Bir süre tedavi görmesinin sebebi budur. Arama noktalarında tacizkar bir muameleye kaldığından dolayı gururlu bir şekilde kasaba gidip bıçağı alarak arama noktasına geçme düşüncesiyle hareket etmiştir. Öldürülmeden yakalama imkanı vardı. Sırt çantasını arama noktasına getirmeden alelade bir yere bırakması, kimseye zarar verme niyetinin olmadığının ispatlama girişimidir. Sanık beyanlarında ayaklarına doğru silahı doğrultarak iki el ateş ettiğini ifade etmiş ise de ancak görüntüde görüldüğü üzere çok alakasız bir yerde bulunan sanık direkt maktule karşı, dümdüz bir şekilde hedef gözeterek silahını ateşlemiştir. Dolayısıyla sanığın öldürme kastıyla hareket ettiği açıktır. Sağ olarak ele geçirilebilirdi" dedi. SANIĞIN TUTUKLANMASINI TALEP ETTİ Yalçındağ, sanığın delilleri karartacağı, delillerin tam olarak toplanmamış olması, olaya ilişkin görüntülerde sanığın yalan beyanda bulunduğu bu nedenle tutuklamasını talep etti. Yalçındağ, sanık hakkında açılan idari soruşturmanın hangi aşamada olduğunun Diyarbakır Valiliği’nden istenmesini de talep etti. SANIK: ÇUKUR ALANDAYDIM, ŞAHSIN AYAĞINA NİŞAN ALDIM
 Mütalaa veren duruşma savcısı, eksik hususların giderilmesini talep etti. Ardından söz alan sanık polis Y.Ş. ise savunmasında “Olayın en başından yalan beyanda ya da olayı yanlış yansıtacak şekilde beyanda bulunmadım. İzlenen CD'de göründüğü üzere ben çukur bir alandayım. Ve bu nedenle elimin havada olması çok doğaldır. Ben şahsın ayağına doğru hedef aldım. Ayrıca maktulün vücudunda mermi çekirdeği çıkmıştır ki bu da seken mermi çekirdeğidir. Elinde bıçak olan hiç kimse güvenlik alanına giremez. Orada tüm görevliler dur ihtarında ve ikaz atışında bulundu. Ve maktul protokol alanından girmeye çalıştı" dedi. TUTUKLAMAMA GEREKÇESİ: DELİLLERİN TOPLANMAMIŞ OLUŞU Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki mevcut delil durumu, olayın oluş şekli, olaya ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan istenen raporun gelmemesi ve delillerin tam olarak toplanmamış oluşunu gerekçe göstererek sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddetti. ATK, rapor aldırılması için dava dosyasının ATK'ye gönderilmesine karar veren mahkeme, sanık hakkında idari soruşturma açılıp açılmadığı yönündeki talebi reddetti. Dava eksiklerin tamamlanması için 20 Eylül’e ertelendi. ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapıldı. Polisler ailenin konuşmasına izin verilmeyeceğini sadece HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp’in konuşabileceği ikazında bulundu. Bunun üzerine kısa açıklamada bulunan Yiğitalp, polisin tutuklanması yönündeki talebin reddedilmesinin adalet mekanizmasını gözler önünde serdiğini vurguladı. Yiğitalp, “Barış isteyenleri, savaş istemiyorum diyenlerin tutuklandığını gördük. Öyle trajik bir dönem ki, devletin adalet mekanizması adına da çok talihsiz bir dönem. Polis orada bulunan vatandaşları korumakla mükellefken bilakis Kemalimizi katlediyor. Ve o polis şu an görevinin başında. Bu trajedinin nedeni bu kararı verenlerdir. Barış isteyenleri tutuklayanlardır. Görevini kötüye kullanan her kimse kim oluyorsa olsun adalet önünde bugün olmasa yarın mutlaka hesap verecektir. Bugün adalet isteyenler tutuklanmamış olsaydı, polis Kemal’i katletmemiş olacaktı. Çünkü bu iklimin sahibi mevcut iktidardır. Güvenlik mensuplarını kendi güvenliği için koruma durumuna düşmüştür” dedi.

dokuz8HABER / Zale Karademir (@Gunes_abla)