HABER: FATOŞ ERDOĞAN

Kaos GL, LGBTİ+ların İnsan Hakları 2022 yılı raporunu İHD İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın toplantısında açıkladı.

Kaos GL’nin bugün açıklanan raporuna göre, 2022’de 15 şehirde devlet koruması altında nefret mitingleri yapılırken, en az 571 LGBTİ+ aktivisti gözaltına alındı. 2022’den LGBTİ+’lara düşen işkence, kötü muamele, gözaltı, yasaklar, yağma ve davalar oldu.

Kaos GL’nin bugün açıklanan raporunun sunumunu Av. Kerem Dikmen yaptı.

Türkiye’nin son 10 yılını da değerlendiren rapora göre, 2022 yılı İhlal sayılarına göre en öne çıkan barışçıl eylemlerde polis saldırısı ile gözaltına alınma ve buna eşlik eden fiziksel şiddet.

“LGBTİ+LARI KAMUSAL ALANDAN TASFİYE ETME POLİTİKASI DEVREDE”

Rapora göre devlet kurumları ve uygulayıcılarının “LGBTİ+’ları kamusal alandan tasfiye etme” politikası ihlalleri yaratan en önemli etmen. Av. Dikmen, bu durumu toplantıda şöyle açıkladı:

“Fark edildiği üzere 2022 yılında LGBTİ+’lara dönük devlet şiddeti kendini en fazla gözaltı şeklinde gösterdi ki bunların 557’sinde barışçıl eyleme polis saldırısının belirleyici olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra suç eylemi olarak düzenlenmemesine rağmen fuhuş gerekçesiyle evlere yapılan baskınlarda göz altına alınan kişilerin de bulunduğunu belirtmeliyiz. Kamu görevlileri veya üçüncü kişilerden yönelen fiziksel şiddet de üçüncü sırada. Yargısal taciz 91 LGBTİ+ açısından ihlal yöntemi oldu. Bunlar savcılar tarafından açılan büyük kısmında sanıkların beraat ettiği ceza davaları.”

RAPORDA ÖNE ÇIKAN SONUÇLAR

Raporda öne çıkan bazı sonuçlar şöyle:

*LGBTİ+’lar 2022’de 37 günlerini adliye koridorlarında geçirdi. Bunların bir kısmında şikayetçi olarak ceza davalarını, bir kısmında idari davaları, bir kısmında ise Tarlabaşı Toplum Merkezi örneğinde olduğu gibi LGBTİ+ hakları alanında faaliyet gösteren derneklerin davalarını izlemek için adliyedelerdi.

*Toplanma yasağından performans yasağına; kitap yasaklamadan sembol yasaklamaya; sansürden yayın yasağına dek birçok alanda LGBTİ+’lar hak kaybına uğratıldı.

*Kişisel bütünlük hakkı ihlallerinin özellikle şiddet kullanılarak yapılan toplu gözaltı işlemlerinde gerçekleştiği tespit edildi.

* Gözaltıların yüksekliği beraberinde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı alanında da yoğun bir ihlal verisini açığa çıkardı.

*LGBTİ+’lara üçüncü kişilerden yönelen suç eylemleri cezasız kaldı.

*İfade özgürlüğü ihlalleri en fazla özel etkinlik yasaklarıyla görünür oldu, bunu ise toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yapılan kolluk müdahaleleri izledi.

*2022’de vali ve kaymakamlar en az 7 genel yasaklama kararı aldı. Öte yandan LGBTİ+’ları hedef alan nefret mitingleri 15 şehirde devlet koruması altında yapıldı.

*Haziran ayı onur haftalarının yasaklanması ve kolluk şiddetinin artması nedeniyle en fazla ihlalin gerçekleştiği ay oldu.

*Nefret söylemi bizzat seçilmiş veya atanmış üst düzey kamu yöneticileri eliyle yaygınlaştırıldı.

*Barınma hakkı, özellikle evden çalışan seks işçileri bakımından başlıca ihlal konusu olmaya devam etti.

*LGBTİ+’lara dönük bireysel veya örgütlü yağma eylemleri, mülkiyet hakkı ihlallerine yol açtı.

*Ankara ve İstanbul’daki toplu ulaşım sistemlerinde cinsiyet geçiş sürecini hukuken tamamlamamış transların karşılaştığı sorunlar, çözümsüz bırakıldı.

*Tutuklu veya hükümlü LGBTİ+’ları diğer mahkum ve hükümlülerden koruma adı altında tecrite ve tek kişilik koğuşlara mecbur bırakan infaz uygulamaları; cezaevlerindeki sistematik kötü muamelenin kaynağı olmaya 2022’de de devam etti.

*Sendikaların toplumsal cinsiyet eşitliği temalı etkinlikleri yasaklandı. Üniversiteler ise eğitim sürecinin ögeleri olan ders dışı etkinlikleri yasaklayarak LGBTİ+’ları ders dışı eğitim süreçlerinde diğer öğrencilere göre ayrımcılığa tabi tuttular.

“LGBTİ+'LAR HER KATEGORİDE İHLALE MARUZ KALDI”

LGBTİ+’ların bütün kategorilerde hak ihlaline maruz kaldığını da vurgulayan Av. Dikmen’e göre, “Cumhurbaşkanlığı ve yürütmenin başı konumundaki Cumhurbaşkanı, devlet organlarının, LGBTİ+’ların insan haklarına erişimi konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesi için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiyor”.

Yargısal denetim mekanizmalarının işlevsiz, Anayasa Mahkemesindeki bireysel başvuru mekanizmasının ise LGBTİ+’lar açısından etkisiz olduğunu ortaya koyan raporda LGBTİ+’ların kamusal hayattan tasfiyesinin yürütme içindeki araçları olarak Reklam Kurulu, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma kurulu, Radyo Televizyon Üst Kurulu, Basın İlan Kurumu sıralanıyor.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) ve Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (KDK) “insan hakları mekanizması görünümü altında LGBTİ+ varoluşunun ve LGBTİ+ haklarının, temel haklardan olmadığı karşıt anlatısını işlediğini” vurgulayan raporun sonuç bölümünde bütün bu ihlallere rağmen LGBTİ+’ların “özgürlüğe yürüdüğü” belirtiliyor:

“LGBTİ+’lara dönük ihlal raporu, Türkiye’nin insan hakları raporudur ve kısa bir özetidir. Bu kısa özet, önceki yılların ihlal raporlarıyla karşılaştırmalı olarak incelendiğinde görülmektedir ki Türkiye derin bir insan hakları krizi yaşamaktadır, sorunlar artmaktadır ve mağdurlaştırılmış başlıca kimliklerden biri de şüphesiz LGBTİ+ kimliğidir. Ancak bu ihlallerin artması LGBTİ+ hareketinin kitleselleşerek mobilize olmasına engel olamamıştır. Üstelik bu kitleselleşme süreci, içine diğer toplumsal muhalefet öğelerini katarak gerçekleşmektedir. LGBTİ+’ların hakları konusundaki meşru ısrarı ve inadı, nefret odaklarını asıl öfkelendiren durumdur. Öte yandan Türkiye’nin en muhafazakar kentlerindeki nefret yürüyüşlerine katılım bile belirli bir seviyenin üstüne çıkamamıştır. Özetle baskılar LGBTİ+’ları yıldıramamıştır."