İktidarın tarım politikaları, ülkenin dört bir yanındaki üreticilerin üretimden kopmasına neden oldu. Bu politikalar sonucu ülke her geçen gün gıdada dışa daha çok bağımlı hale geliyor. Karadeniz’de fındık ve çay, ülkenin dört bir yanında bakliyat, arpa, buğday derken, Ege’de de incir üreticileri, ürettiğinin karşılığını alamıyor. Türkiye’deki incir üretiminin yüzde 61’ini karşılayan Aydın’daki üreticiler, girdi maliyetlerinin yanı sıra bir de değişen mevsimsel koşullarla boğuşuyor. 2021 yılı başında üre gübresinin tonu yaklaşık 2 bin 500 lirayken, bu sene 11 bin liradan satıldı. Yine geçen sene 7 lira olan mazot, bu sene 27-28 lirayı buldu. Bu maliyetlerden kaynaklı yılda 4 kere tarlalarını sürmek zorunda olan üreticiler, bunu ikiye indirdi. Üretici, belirli bölgelere de gübre atamaz hale geldi.

Tüm bu girdi maliyetlerine bir de dengesi bozulan doğanın gazabı eklendi. Aydın Germencik ilçesinde geçen hafta yağan yağmur, çiğ incirlerin bozulmasına neden oldu. Tariş İncir, Üzüm, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TARİŞ) tarafından kalitesine göre 6 ile 60 lira arasında değişen ücretler yetiştiriciden alınırken, yağışlardan kaynaklı fiyatı da düştü. Yine incirde meydana gelen küf ve diğer hastalıklarda kaliteyi düşüren diğer etkenlerin başında geliyor. Hasada başlarken ellerinde kaliteli incir olduğu için sevindiklerini söyleyen yetiştiriciler, yağmurla birlikte bu sene de masrafını kurtarmanın peşine düştü.

Germencikli yetiştirici, incir hasadında yaşadıkları sorunları ve girdi maliyetlerinin üretime etkisini değerlendirdi.

“HASAT BAŞLAMADAN ZARAR”

Bölgede 25 yıldır yetiştiricilik yapan Hayrettin Kaya, geçen seneye göre masraflarının iki katına çıktığını söyledi. Fiyatların kısmen iyi olduğunu fakat ürünün bozulmasıyla zarara uğradıklarını belirten Kaya, “İncir riskli ürün, yağmuru görünce şeker gibi eriyor. Bir incir 10 kere elimizden geçerek satışa hazır hale geliyor. Topluyoruz, sergilere koyuyoruz. Sergide seçiyoruz, topluyoruz, tekrar seçiyoruz. Kalitelerine göre ayırıyoruz. İncirin kilosunu 30 liradan kiralık bahçe aldım, 20-30 bin lira da masrafı var. Ama ürünler bozulunca zarara girdim. En kalitelisi 55 lira ama 7 liradan başlıyor fiyatlar. Sezon başlamadan zarar ettik” dedi.

“100 BİN LİRA ZARAR”

20 yıllık yetiştirici Abdülkerim Kayar, girdi maliyetlerinin yüksekliğini vurgulayarak, “Ürünü sattığımızda ancak masraflarımız çıkıyor. Bize harçlık kalırsa iyi oluyor. Yağmur yağdığı zaman o kadar da kalmıyor. Bu seneki yağmur ve çiğden kaynaklı 100-150 bin lira arasında bir zararım var. Geçen sene her şey daha ucuzdu, bu sene çok pahalı. Üzümü geçen sene 23 liradan verdik, bu sene 55 lira ama geçen sene bir günlük çalışmayla bir çuval un alırken, bu sene 2 günlük paramızla 1 çuval un alamıyoruz. İşçilere para verdikten sonra o kadar bize kalmıyor. Çiftçiye destek de yok. Mazota bir destek vermeli. Çiftçi parası verse belki durum düzelir” diye aktardı.

“MALİYETLER KATLANDI”

10 yıldır yetiştiricilik yapan Gülhan Kaya ise dallama, çift sürme, tohumlama, toplama gibi işlemlerden kaynaklı yılın 4 ayını bahçede geçirdiklerini aktardı. Havaların kurak geçtiği yıllarda yapılan işlemlerin bahçeye daha çok zarar verdiğini kaydeden Kaya, “Burada oluşan toz Basra denilen bir böceğe neden oluyor. İncir daha olgunlaşmadan eriyor ve yere düşüyor. Riskli bir iş” diye belirtti.

Mazot fiyatlarının çok yüksek olduğunu dile getiren Kaya, “Her çift yaparken, bin 500 lirayı bulan bir mazot yükledik. Bunun gübresi de var. Dallama dediğimiz işlemi yaparken işçi tutmak zorundayız. İlek işlemi için bizim ileklerimiz yetmiyor. Onu da dışarıdan almak zorundayız. Birçok masrafı var. 3 buçuk ton veren bir bahçeye masraf yapamazsak, gübre veremezsek, verim 1 buçuk tona düşüyor. Üstüne bahçe sahiplerinin bize verdiği fiyatta incir fiyatına göre değişiyor. Geçen sene 25 bin liraya kiraladığımız bahçeyi bu sene 75 bin liraya kiraladık” şeklinde konuştu.

“KADINLARIN YOĞUN İŞ YÜKÜ”

İncir yetiştiriciliğinde kadınların yoğun bir emek harcadığını vurgulayan Kaya, şunları söyledi: “Erkekler sadece çırpıyor. Toplamaya da yardım ediyorlar. Ama kadın sadece toplamıyor. Eve geldiği zaman seçiyor. Kadının yükü ağır hem yemek hem de çocuklar var. Kadının emeği daha fazla. İşlerin yüzde 90’ını kadınlar yapıyor.”

“HER ŞEY YOK PAHALI”

37 yıldır üreticilik yapan Zeliha Özdemir de “Mazot ve gübre masrafımız çok oluyor. Geçen sene 300 liraya aldığımız gübre bu sene bin lirayı geçti. Ürünümüz o kadar değerlenmedi. Hepimiz mağduruz. Her şey artıyor ama ürünün fiyatı o kadar artmıyor. Biz de ancak kendimize bakabiliyoruz, kenara koyacak bir şey kalmıyor. Masrafı da zahmeti de çok. Ama başka çaremiz yok. Geçmişte böyle değildi. Bir ürün satışından aldığımız parayla birikim yatabiliyorduk. Çiftçilik öldü. Bahçede 2 kişi çalışıp 5 tane çocuk okuttuk. Şimdi 1 tane çocuğu okutamıyorlar. Şimdi her şey çok pahalı. Bir incir üreticisi şimdi bir çocuğu okutamaz” diyerek dert yandı.

“İNCİRDE TÜCCAR KAZANIYOR”

“İnsan çalıştığı zaman emeğinin karşılığını almadığı zaman zoruna gidiyor” diyen Özdemir, şöyle konuştu: “En azından emeğimizi alalım. Birisi para yiyip birisi fakirlik çekmesin. Keşke eskisi gibi olsa. Toptancı, aracı, tüccar, fabrika sahipleri yiyor. Sadece çiftçiler bir şey yiyemiyor. Telef olmasın diye topluyoruz. Yoksa bu paraya toplanmaz. Elimizde para kalmasa da toplamak zorundayız. Gübre, mazot ucuz olsun insanlar kazanır.”

“ÇİFTÇİYE DESTEK LAZIM”

12 yıldır yetiştiricilik yaptığını kaydeden Rıdvan Kaya da, maliyetlerin geçen yıla göre yüzde 80 artmasına tepki gösterdi. Geçen sene traktöre bin liralık benzin koyarken bu sene 2-3 bin liraya çıktığına dikkat çeken Kaya, “Gübrenin çuvalı geçen sene 65 lirayken, şu an da 500’ü buluyor. Bu şekilde de çiftçi zorlanıyor. Çiftçinin elinden tutulması devletin buna bir el atması lazım. Çiftçi ayakta kalırsa devlette ayakta kalır. Mazot, gübre gibi girdilerin düşmesi gerekiyor ki çiftçilerde üretmeye devam etsin. Devletin bir desteği var. Ama bu kesinlikle çiftçiyi tatmin etmiyor. Verilen para bir seferlik mazota bile yetmiyor” ifadelerini kullandı.

“JES’LERİN ETKİSİ”

İklim koşullarının değişmesinin üretime doğrudan etki ettiğini söyleyen Kaya, “Bu sene havalar sıcak geçtiği için mahsul sıkıntı veriyor. Alfatoksin dediğimiz küf oluşuyor. Şeker basra denilen hastalık oluşuyor. Bu yüzde 30’un üzerinde kaybımız var. Birde üstüne yağmur yağdı. Bu da incire yaramadığı için incire zarar verdi. Jeotermal Santrallerin de incire büyük zararı var. Yabancı ülkelerde bunun buharını geri dönüşüm olarak yer altına gönderiyorlar. Bu şekil olursa mahsule zarar vermez. Ama akşamları bunun buharı dışarı salınıyor. Sabaha doğru çiğ olarak mahsulün üstüne iniyor ve zarar veriyor. İncirin üstüne yağdığı zaman benekli benekli oluyor” diye konuştu.