İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Konya’da mitinginde; dün Erzurum’da kendisine saldırıya değinerek, “Bir avuç insanın çıkar dünyası bitiyor. Bir avuç insanın sömürdükleri memlekette o kapılarını kapatan bir millet geliyor. Onun için çıldırdılar. Çıldırmaya devam etsinler. Onları çıldırtacağız ama millet kazanacak. Onların taşları, bu memleketin insanına, bu milletin huzuruna, bu milletin hoşgörüsüne atılmıştır. Sakın korkmayın” dedi. İmamoğlu, ayrıca; “Konya’da burada görev yapan polislerin ayaklarına taş değmesin. Bu süreci hazırlayan bütün emniyet görevlilerine, mülki amirlerine teşekkür ediyorum. Hepsinin ailelerine selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum” diye konuştu.

Dün Erzurum mitingi sırasında kendisine yönelik taşlı saldırıyı anımsatan İmamoğlu, şunları söyledi:

“BANA TAŞ ATILMADI, MİLLETE TAŞ ATILDI: Bu sözlere hayatım boyunca layık olmaya çalıştım. Layık olmaya Konya’da, Mevlana’nın memleketinde söz veriyorum. Layık olacağım. Birleşeceğiz. Öyle bir birleşeceğiz ki, adı 86 milyonun birleşmesi. Bir kişi bile açıkta, dışarıda, soğukta kalmayacak. Herkesi kucaklamaya geliyoruz. Sizlere Erzurum’dan selam getirdim. 150- 200 kişiyi yuhalamaya bile değmez. Size canım Dadaşların, Nene Hatun’un torunu Erzurumluların selamını getirdim. Bana taş atılmadı, millete taş atıldı. Demokrasiye taş atıldı. Sivas’ta ve Çorum’da miting yaparken bir haber aldık. 40- 50 belediye otobüsünün aynen böyle miting yapacağımız alana belediye tarafından çekildiğini öğrendik. Provokatör olacak. Aranızda da olabilir. Zor zamanlardayız. Sizi provoke etmeye kalkanlar olacak ama burada bir genç hanımefendinin yazdığını okuyayım mı size? ‘Onlar taş atsın, biz gülle cevap vereceğiz. Herkes kendine yakışanı yapar’. Aldatanı da aldatılanı da biz iyileştirmeye geliyoruz. Kötülükleri yenmeye, iyilikleri bu memlekete kazandırmaya geliyoruz. İyilik kazanacak. Bu memleketin insanları her daim iyiliğin kazanmasını sağlamıştır.

ÇOCUKLARIN, KADINLARIN VE YAŞ ALMIŞ İNSANLARIN YARALANDIĞINI GÖRDÜM: Erzurum Valisi, 5 bin polisimizle bize hiçbir sorun olmayacağı teminatını verdi. Bu arada Konya’da burada görev yapan polislerin ayaklarına taş değmesin. Bu süreci hazırlayan bütün emniyet görevlilerine, mülki amirlerine teşekkür ediyorum. Hepsinin ailelerine selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Erzurum’da bize teminat verildi. Erzurum’da havalimanından yola çıktık. Giderken yolda biz ne yazık ki bir emniyet tedbiri görmedik. Malum, izlediniz. Otobüsümüzde böyle vatandaşlara seslenirken 150- 200 kişi öbür taraftan üstümüze taş atmaya başladılar. Gözümün önünde çocukların, kadınların ve yaş almış insanların yaralandığını gördüm. Sükunete davet ederek, emniyeti de göreve davet ederek valiyi, emniyet müdürünü göreve davet ederek oradan ayrılmak ve orayı bir şekilde tedbirleri alma konusunda oradan ayrılmak zorunda kaldım. Türk bayraklarıyla milletini selamlayan benim güzel insanlarıma taş atan bu 150- 200 kişinin Erzurumluyla zerre ilgisi yoktur.

TAŞLARI ATAN KENDİNİ BİLMEZ EVLATLARI BİLE TEDAVİ ETMEYE GELİYORUZ: Bu ortamı, o meydanı taşlarken süreci seyreden ve bir şey yapamayan emniyet güçlerine emri veren emniyet müdürüdür. Başka kimse olamaz. Çok net. O gün orada yaşananlarda yüzü kızarık, ağzı kuruyarak öfkeli konuşan bir belediye başkanı vardı. Kendisini tanırım. Ne belediye başkanı, ne vali, ne de emniyet müdürü Erzurumluya yakışmayan davranışlarda bulunmuştur. Yakışmamıştır. Hakiki Erzurumluların nasıl üzüntü duyduğunu dünden beri beni arayan Erzurumlulardan yaşıyorum. Bu demokrasi ve kardeşlik düşmanları şehre değil kara leke, toz bile konduramazlar. Ben Erzurum’u bilirim. Erzurum’un nasıl bir şehir olduğunu bilirim. Benim çocukluğumdan beri bağımın olduğu Erzurum’u bilirim. Akrabalarım, hısımlarım, ilişkilerim vardır. Bu konunun Erzurumluyla zerre ilgisi yoktur ama şunu söyleyeyim. Bu kirli kışkırtmaya kapılıp o taşları atan o genç, kendini bilmez evlatları bile biz tedavi etmeye geliyoruz. Onları bile biz tedavi edeceğiz. Onların içindeki yurtseverliği, iyiliği ortaya çıkaracağız. Her gencin bu ülkenin karanlık ve güç odaklarının elinde hayatlarını perişan etmelerine asla müsaade etmeyeceğiz.

GENÇLERİ ALDATANLAR, YANLIŞ YÖNLENDİRENLER 14 MAYIS’TA EVİNE GİDECEK: O gençleri kışkırtan, makam ve mevki sahiplerini, o gençleri aldatan, yanlış yönlendiren mevki ve makam sahipleri; bunun içinde parti başkanı da olabilir, adı neyse, makamı neyse, kim olursa olsun, bakanı, valisi, şusu busu 14 Mayıs’ta evine gidecek. Bunu niye yapıyorlar biliyor musunuz? Bir avuç insanın çıkar dünyası bitiyor. Bir avuç insanın sömürdükleri memlekette o kapılarını kapatan bir millet geliyor. Onun için çıldırdılar. Çıldırmaya devam etsinler. Onları çıldırtacağız ama millet kazanacak. Onların taşları, bu memleketin insanına, bu milletin huzuruna, bu milletin hoşgörüsüne atılmıştır. Göreceksiniz. Sakın korkmayın. Cesaret nereden gelir, biliyor musun; sevgi pıtırcığı olmaktan gelir. Benim en büyük cesaretim Allah şahit, biliyor. 86 milyon insanı tek tek sevmiyorsam namerdim. Hepinizi çok seviyorum.

KIŞKIRTICILAR, ÖNCE SANDIKTA MİLLETTEN O DERSİ ALACAKLAR: Kışkırtıcılar, önce sandıkta milletten o dersi alacaklar. Sonra da her birisi yaptıkları yanlışlardan, ihanetlerden ötürü bağımsız mahkemelerde yargılanacaklar. Bu işin sonunu bırakmayacağız. Bu ülkeye 21’inci yüzyıla yakışan, bu ülkeye ve bu millete cumhuriyetin ikinci yüzyılına yakışan cesur demokrasiyi getireceğiz. Bu yaşadığımız devlet yöneticisi aklı değişecek. Doğruyu yapan, fikrini söyleyen, fikrini özgürce tartışan devlet insanı, devlet adamı olma bilinci gelecek. 15 Mayıs’tan sonra valiler, devletin valisi olacak. Emniyet müdürleri, devletin emniyet müdürü olacak. Bunlar bugüne kadar milleti fakirleştir, cahilleştir böl, parçala, yönet devri yaptılar. Bu devri sona erdireceğiz.

TEK BİR OYUMUZUN HEBA OLMAMASINI SAĞLAYACAĞIZ: Sevgili gençler, ben meydana çıktığımda ilk ne söyledim? Ben sırtımı bu memleketin gençlerine yasladım. Bir genç kardeşim de burada yazmış. ‘Biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam Türk gençliğiyiz’. Ötesi yok. 15 Mayıs’tan sonra muhalif siyasiler konuşmakta özgür kalacak. 15 Mayıs’tan sonra siyasiler hangi partiden olursa olsun düşüncelerini ifade edebilecek. Onlara ne el kalkacak, ne taş atılacak. Ne polisler, ne savcılar, ne de hakimler engel olmayacak. Sokaktaki kandırılmış, aldatılmış bir avuç kızgın, azgın gruba aldanmayın. Onlarla sakın kavgaya girmeyin. Hiç umursamayın. Şimdi, ne yapacağız, biliyor musunuz? Sabırlı, hoşgörülü olacağız. Kızgınlara, kızgınlıkla cevap vermeyeceğiz. Az önce Mevlana’nın tavsiyelerini okudum. Ne yapacağız? Sandıkta sözümüzü söyleyeceğiz. Milletin sözü sandıkta. Tek bir oyumuzun heba olmamasını sağlayacağız.

BU SİSTEM MEMLEKETİ BERBAT ETTİ: Bir hafta kaldı. Bir hafta sonra kışkırtıcı, bölücü, saldırgan diller, akıllar evine gidecek, mahkemede hesap verecek. Oylarımızı bölmeyeceğiz Konya. Bu işi ikinci tura bırakmayacağız. Bu milletin kaybedecek bir günü bile yok. Bu bitmiş iktidar, çürümüş yönetim anlayışıyla biz mücadelemizi iktidara gelince vereceğiz. Yapacak çok işimiz var. Kaybedecek bir dakikamız bile yok. Ne yazık ki bu sistem memleketi berbat etti. Dün ben Erzurum’daydım. Erzurum’da neyi konuşacaktım, biliyor musunuz? Geçmişte doğunun Paris’i canım Erzurum, 81 il arasında ekonomik olarak 62’nici sırada. Devlet orayı ihmal etmiş ama biz bu devletin, bu hükümetin ihmal ettiği ne var ise onları iyileştireceğiz. Çok şükür kısa sürede iyileştireceğimize inanıyorum. Coğrafyamızın her köşesinde insanlarımızla buluştuk. Artık millet vallahi de billahi de huzur istiyor. Anneler sabah kahvaltısına huzurlu oturmak istiyor; çocuğuna peynir, süt, yumurta yedirmek istiyor. Babalar bakkala, markete, huzurla girmek istiyor. Geleceklerinden kaygılanmayan bir hayat yaşamak istiyor gençler. Esnaf, sanayici, işçi, memur, emekli herkes huzur istiyor.

“BUNLAR, MİLLET KAVGA ETSİN İSTİYOR: Edirneli, Vanlı, Trabzonlu, Adanalı, Konyalı, Rizeli, Erzurumlu herkes ama herkes huzur, barış istiyor. Bunlar, bir avuç insan, millet kavga etsin istiyor. Çünkü millet kavga etmezse, huzur ve barış içinde yaşarsa bu iktidarın iktidarda kalma şansı yok. Gidecekler. Birbirini tanıyan iki Konyalı hemşehrim olsun. Bunlardan birisi Kılıçdaroğlu’na, birisi de Erdoğan’a oy vereceğini söylesin, birbirlerini tanıyorlar. Bu iki Konyalıdan birisi öbürünün kapısını çalsa ‘Hemşehrim beni bir derdim var, beni dinleyebilir misin’ derse Allah aşkına öteki Konyalı, hiç konuşmadan onun suratına kapıyı kapatır mı? Kapatmaz. Bu iktidar kapatsın istiyor işte ama benim milletim, siyasi görüşü ne olursa olsun kucaklaşmayı, bir arada olmayı başaracak. Bu milletin birliğini, dirliğini, bir arada olmasını bozmaya çalışanlar da evine gidecek.

CUMHURBAŞKANINDAN RANDEVU İSTEDİM, HİÇ VERMEDİ: İstanbul’da bu kardeşiniz 806 bin oy farkla belediye başkanı seçildi. Türkiye’nin değil, Avrupa’nın en büyük kenti. Ben, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere bakanlıkların, kurumların defalarca kapısını çaldık. Allah aşkına, seni de bu millet seçti, beni de bu millet seçti. Ben, bu ülkenin Cumhurbaşkanından randevu istemekten hiç yüksünmem. Kaç kez istedim; yazılı, sözlü, telefonla, bana randevu vermedi. Ekrem’e mi randevu vermedi, hayır; 16 milyon İstanbulluya randevu vermedi. Bunların işte bu denli partizanlaştırdıkları devletin kamu kurumlarını, birimlerini ne yazık ki insanlarını düşünemez, konuşamaz, fikrini söyleyemez hâle getirdiler. Biz ise bu memleketin insanlarının her düşüncesinden faydalanmaya geliyoruz. Bu ülkede daha önce de 11 Cumhurbaşkanı oldu. Bunların hepsi insanlara adaletli davrandı. Eksikleri olabilir ama hepsi, herkese randevu vermekten yüksünmedi. Bu ne kibirdir Allah aşkına?

BU MİLLET HİÇ KİMSEYE BOYUN EĞMEMİŞTİR: Muhalefetle bugünün iktidarı, bu diyalog kapısını kapatmasaydı, muhalefeti destekleyenlerle konuşabilseydi, bir araya gelseydi, muhalefete oy verenlere hakaret etmeseydi, ‘Oy verenler milli, oy veren vermeyenler vatan hainidir’ demeseydi bu şekilde olur muydu bu memleket? Olmazdı. Düşmanlık tohumu ekmek kolaydır. Kendine oy almak için her şeyi yapmak kolaydır ama biz, bu memleketin evlatlarıyız. Bizim terbiyemizde Hazreti Mevlana, Hacı Bektaş- ı Veli, Mustafa Kemal Atatürk var. Bu millet ne darbelere boyun eğmiştir ne de vesayetçilere boyun eğmiştir. Bu millet hiç kimseye boyun eğmemiştir. Bu millet, kurtuluş mücadelesini veren milletin evlatlarıdır. Bu millet, Çanakkale Zaferi’ni kazanan milletin evlatlarıdır. Bu milletin bin yıllık devlet geleneğine zarar veren bu bir avuç insanı evine göndermek, bu milletin asli görevidir.

İHMAL EDİLMİŞ İZLERİ HIZLANDIRIP BİTİRİYORUZ: 14 Mayıs’ta bu ülkeye hep birlikte huzur getireceğiz. Siyaset, kavga için değil, vatandaşın derdine çare bulmak için yapılacak. Devletin kapısı herkese açık olacak. Devletin imkânları herkese eşit dağıtılacak. Devletin gücü, vatandaşa şefkatle, vicdanla, ahlâkla, tevazuyla gelecek. Parmak göstererek değil. Millet İttifakı bunu başarmıştır. İstanbul ortada, Ankara ortada. Hiç kimseye ayrımcılık yapmadık, ayrıştırmadık. Doğru işleri aynen devam ettiriyoruz. İhmal edilmiş izleri hızlandırıp bitiriyoruz. Yanlış başlamış işleri düzeltip tamamlıyoruz. Devlette devamlılık esasıyla yolumuza devam ediyoruz. Geçmişte bir işi, birisi düzgün başlatmışsa da ona teşekkür ediyoruz. Hiç yüksünmüyoruz. Allah razı olsun, diyoruz.

AK PARTİLİ BELEDİYE BAŞKANLARI HAKKINI YEMEDİM, YEDİRMEM: İstanbul’da AK Partili belediye başkanları var. Hiçbirinin hakkını yemedim, yedirmem. Onlar da seçilmiş insanlar. Hangi ilçeye gittiysem onları davet ettim. Projelerini beraber konuştuk, halleştik, çözümler bulduk. Allah aşkına, o da vatan evladı, ben de vatan evladıyım. Vatandaşlar kim, hangi partilidir, bakmam, bilmem. Ben 16 milyonun hizmetkârı olacağım dedim. Onu yapıyorum. 15 Mayıs’tan sonra bu anlayışla beraber bu memleketi ayağa kaldıracağız. Devlet terbiyesine, ahlâkına, aklına sahip, Türkiye’nin birleştirici gücü olacak olan hak, hukuk, adaletin mücadele simgesi Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız. Sayın Meral Akşener, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Ali Babacan, Sayın Gültekin Uysal, Mansur (Yavaş) Başkanımın size selamını getirdim. Hepimiz, bir arada milletin neferi olacağız. Bu kadrodan millete iyilik gelir ama bu kadronun esas gücü kim olacak, biliyor musun? Daha önce mülakatla elenen devletin evlatları, o sürecin yerine mülakatı çöpe atacağız, liyakat makamlara gelecek.

KONYA DA HAKKINI ALACAK: Türkiye değişiyor, ayrımcılık bitiyor. Millet bir arada çok güzel işler yapacak. Ülkeyi yönetenler vatandaşlarına ‘bizden, onlardan’ demeyecek. Konya’nın birçok sorununu biliyoruz. Çiftçilerin maliyetleriyle ilgili sorunlarını biliyoruz. Çiftçilerin gübre alırken doların, euronun altında nasıl ezildiklerini biliyoruz. Konya- Mersin hızlı tren projesinden Konya Ovası projesine kadar Antalya, Konya, Aksaray, Kayseri tren projesinden, obruk sorununa kadar Konya’nın her sorununa hakimiz. Tarım ve hayvancılığın korunmasından turizmin desteklenmesine, Konya ovasının sulama projeleri ve kanalların havzalardan aktarılmasına kadar her konusunu biliyoruz. Biz Konya için de şunu söylüyoruz. Konya da hakkını alacak. ‘Ben’ devrini bitiriyoruz. ‘Ben bilirim, ben yaparım, ben her şeyi bilirim’ devri bitecek. ‘Biz’ devri başlayacak biz.

DÜŞMANLAŞTIRAN DİLE HERKES DUR DESİN: Benim vatandaşlardan bir ricam var. Bunu söyleyeyim. Kime oy verecekseniz verin ama lütfen, siyasetçilerin yalanlarına, günahlarına, suçlarına ortak olmayın. Kime oy verirseniz verin. Sevdiğiniz, güvendiğiniz siyasetçiler de söz konusu olsa gördüğünüz yalana dolana karşı cesur olun. Yanlışa yanlış, yolsuzluğa yolsuzluk, israfa israf deyin. Kötü dile, ayrıştırıcı dile, düşmanlaştıran, kışkırtan siyasete kocaman bir ‘hayır’ deyin. Kime gönül vermişseniz ona yanlışını söyleyen, güzel insandır. Biz yaparsak bize de söyleyin. Düşmanlaştıran dile herkes dur desin. Kim yanlış yapıyorsa onun karşısına nezaketle ama cesaretle çıkın. Ben halkıma çok güvendim, güveniyorum. Her zaman söyledim. Hazreti Mevlana’nın huzurunda bir kez daha söylemek istiyorum. Bu memlekette yaşayan hiç kimsenin inancını sorgulamaya kimsenin gücü yetmez.

KİMSENİN MİLLİ DUYGULARINI YARGILAMAK, HİÇ KİMSENİN HAKKI DEĞİLDİR: Bu memlekette yaşayan hiç kimsenin milli duygularını yargılamak, hiç kimsenin hakkı değildir. Benim memleketimin insanının milli duygularını, inancını ölçerek siyasetine malzeme edecek adam anasının karnından doğmadı. Buna fırsat vermeyin. 14 Mayıs’ta bir kişi kaybedecek, 86 milyon kazanacak. 14 Mayıs’a kadar güler yüzle, şefkatle, insanlarla konuşarak, büyük enerjinizle cesaretle çalışmaya hazır mıyız Konya? ‘Taş değil, kalp atanlar kazanacak’. Ne güzel şeyler yazmışsınız. ‘Boyun eğme’. Kurban olurum size. ‘Sevgi kazanacak’. ‘Şafak 6’. ‘Her yüzyıla bir Kemal, bu yüzyıla Bay Kemal geliyor’.”

İmamoğlu’nun konuşması sırasında, bir kişi sözlü provokasyon girişiminde bulundu. Bu sırada İmamoğlu, “Arkadaşlar, buraya bakın. Hiç ilgilenmeyin. Siz, beni dinleyin. Memurlar, provoke eden arkadaşı lütfen götürün. Orada muhafaza etmeyin. Lütfen. Ayıptır. Burayı dinleyin arkadaşlar” uyarısını yaptı. Provokasyon girişiminde bulunan kişi polis aracına alındı.