Ataç, Dünya Toprak Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, toprağın karadaki tüm canlıların yaşamasını sağlayan, gıdadan içilen suya kadar yaşamın her anında olan ve iklimi düzenleyen doğal bir varlık olduğunu söyledi.

Gıdaların yüzde 95'inin topraktan geldiğini belirten Ataç, "Böcekler, mantarlar, kuşlar, sürüngenler, memeliler gibi karadaki tüm tüketici canlı gruplarının yaşamı bitkilere, bitkilerin yaşamı ise kökleriyle tutunabileceği toprağa, topraktaki suya, besin elementlerine ve toprak canlılarına bağlı. Toprağın iklimi düzenleyici etkisi ise karbon döngüsündeki işlevinden kaynaklanıyor." dedi.

Ataç, bitkilerin yıllık karbon salımının yüzde 30'unu aldığını, bunun önemli bir kısmının da toprakta depolandığını vurgulayarak, "Okyanuslardan sonra en büyük karbon yutağı olan toprak, atmosferdeki karbondan üç kat daha fazla karbon içeriyor. Tüm bunları dikkate aldığımızda görüyoruz ki toprak, bugün insanlığın yüz yüze olduğu, tüm gezegeni etkileyen iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi iki önemli sorunun çözümünde odak noktasını teşkil ediyor." diye konuştu.

Birleşmiş Milletlerin 20 Aralık 2013 tarihinde yapılan 68. oturumunda 5 Aralık'ın Dünya Toprak Günü ilan edildiğini hatırlatan Ataç, "Buradaki temel amaç insanların; toprağın önemi ve korunması, iklim değişikliği ile mücadele, yoksulluğun azaltılması ve gıda güvenliği konularındaki farkındalığının artırılmasıdır. Toprağı korumak hepimizin görevi, toprağı korumak, yaşamı korumaktır." ifadelerini kullandı.

- "Bir kaşık sağlıklı toprakta dünyadaki insanlardan daha fazla canlı bulunuyor"

Deniz Ataç, toprağın karadaki canlıların yüzde 59'una ev sahipliği yaptığını belirterek, bir kaşık sağlıklı toprakta dünyadaki insanlardan daha fazla canlı bulunduğunu kaydetti.

Canlılarının en yoğun olduğu kısmının, organik maddenin en yüksek olduğu üst toprak olduğunun altını çizen Ataç, erozyon sebebiyle üst toprağın kaybedildiğini anlattı.

Ataç, beraberinde toprağın verimliliği, biyolojik çeşitliliği, su tutma ve karbon depolama kapasitesinin de azaldığına dikkati çekerek, "Ülkemizin yüzde 73,4'ü çölleşme tehlikesi altında ve erozyon, çölleşme nedenlerinin başında geliyor. İklim kriziyle artan şiddetli yağışlar erozyonu artırarak topraklarımızı yok ediyor. Ülkemizde her yıl 642 milyon ton toprak erozyona uğruyor. Tarım arazilerinin yüzde 39'unda, mera arazilerinin ise yüzde 54'ünde erozyon görülüyor." diye konuştu.

- "Tarımsal ürünlerde erozyon kaynaklı üretim kaybı yüzde 50'lere ulaşabiliyor"

Büyüyen kentlerin verimli tarım arazilerinin azalmasına sebep olduğunu vurgulayan Ataç, şunları kaydetti:

"Toprak; çeşitliliğini, üretkenliğini kaybediyor ve geleceğin gıda güvenliği riskini artırıyor. Tarımsal ürünlerde erozyon kaynaklı üretim kaybı yüzde 50'lere ulaşabiliyor. Toprağın erozyona karşı korunmasında üzerindeki bitkilerin çok büyük rolü bulunuyor. Üzerindeki bitki örtüsü tahrip edilmiş ve eğimin yüksek olduğu alanlar, erozyonun en çok görüldüğü arazilerdir. Topraklarımızı örten bitki örtüsünün artırılması için ağaçlandırma çalışmaları, mera ıslah çalışmaları ve tarım arazilerinde toprağı koruyan uygulamaların yapılması gerekiyor. Eğimli arazilerde toprağı ve suyu yerinde tutan teraslama, ağaçlandırma ve bitkilendirme tarımsal arazilerde eş yükselti eğrilerine paralel sürüm, daha az toprak işleme ve şeritvari ekim çalışmaları yapılması erozyona karşı toprağın korunması için büyük önem taşıyor."

- "38 milyon 400 bin fidanı toprakla buluşturduk"

Ataç, TEMA Vakfı'nın toprağın korunması ve erozyonla mücadele kapsamında çeşitli çalışmalarda bulunduğunu belirtti.

TEMA Vakfı'nın kırsal kalkınma çalışmaları kapsamında bozuluma uğramış toprakların restorasyonunu sağlamanın yanında, erozyonu önleyen ve toprağı koruyan sürdürülebilir tarım uygulamaları örneklerini hayata geçirdiğini dile getiren Ataç, vakfın temel amacının erozyonla mücadele kapsamında ağaçlandırma çalışmaları yapmak olduğunu anlattı.

Ataç, orman alanlarının korunmasıyla ilgili projelerin devam ettiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugüne kadar 44 bin 543 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 38 milyon 400 bin fidanı toprakla buluşturduk. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ektik. Ayrıca 376 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi gerçekleştirdik. Toprağın ve doğal varlıkların korunması, doğru şekilde yönetilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına öncülük ediyor, bu çalışmalara destek veriyoruz. Bu çalışmalar neticesinde Türkiye'de Mera ve Toprak yasalarının çıkmasına vesile olduk. Ülke topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine dikkat çekerek bu çalışmaların bir devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz."

Türk halkının toprağı, fidanı, doğayı sevdiğini vurgulayan Ataç, vatandaşların yapılan tüm ağaçlandırma çalışmalarına destek olduğunu kaydetti.

Ataç, TEMA Vakfı'nın ağaçlandırma çalışmalarının büyük bir bölümünün Orman Genel Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirildiğinin altını çizerek, "TEMA Vakfına fidan bağışı yapmak isteyen herkes vakfımıza, telefon hattımız, e-posta adresimiz veya kurumsal sosyal medya hesaplarımız üzerinden ulaşabiliyor ve TEMA Vakfının kurumsal web sitesi (www.tema.org.tr) ya da banka hesapları aracılığıyla fidan bağışında bulunabiliyorlar." dedi.