Hollanda’da 29 Ekim’de yapılacak erken seçime kadar görevde olan azınlık hükümetinde siyasi kriz yaşandı. Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, Filistin’deki gelişmeler karşısında İsrail’e yönelik ek yaptırımlar uygulamak istediğini ancak engellendiğini belirterek görevinden istifa etti.
Veldkamp’ın istifasının ardından, Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) üyesi sekiz bakan daha kabineden ayrıldıklarını açıkladı.
Bakan Veldkamp, 22 Ağustos Cuma akşamı yaptığı açıklamada, “İsrail üzerinde baskı kurmak için anlamlı ek önlemler alma imkânımın yetersiz olduğunu görüyorum” dedi. Hareket alanının kısıtlandığını vurgulayan Veldkamp, kendi politikası doğrultusunda ilerleyemediği için istifa ettiğini ifade etti.
Veldkamp, geçtiğimiz Temmuz ayı sonunda aşırı sağcı İsrailli bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’e ülkeye giriş yasağı getirmişti.
Ancak bu yaptırım kabine içinde tepkiyle karşılanmış, Veldkamp da sonraki bakanlar kurulu toplantılarında "tepkisel baskı" gördüğünü söylemişti.
İstifa kararı, Veldkamp'ın ek yaptırımlar talebinin görüşüldüğü uzun süren toplantının ardından geldi. Özellikle muhalefet, hükümete İsrail'e karşı daha sert adımlar atması için baskı yapıyordu.
Mecliste 21 Ağustos Perşembe akşamı gerçekleşen Gazze konulu tartışmada İsrail'e yönelik ek yaptırım sözü veren Veldkamp, hükümetin oluru olmadan böyle bir açıklama yaptığı için eleştirilmişti.
Vekdkam'ın ardından Yeni Sosyal Sözleşme Partisi'ne (NSC) mensup Başbakan Yardımcısı Eddy van Hijum'ün yanı sıra içişleri, eğitim ve sağlık bakanları ile dört devlet bakanı da görevlerinden ayrıldıklarını açıkladı.
Eddy van Hijum, Veldkamp'ın İsrail hükümetine karşı ek önlemler alınması gereğini çok güçlü bir şekilde hissettiğini vurgulayarak, "Ancak sürekli fren yapıldı. Sorumluluk alması için ona çok az alan tanındı. PVV'nin ayrılmasından sonra bunun farklı olacağını ummuştuk ama öyle olmadı" görüşünü dile getirdi.
Geert Wilders liderliğindeki aşırı sağcı PVV de İsrail'e verdiği koşulsuz desteğiyle biliniyor.
Azınlıktaki seçim hükümetinin geleceği ve bundan sonra ne olacağı henüz belirsizliğini koruyor.
Başbakan Dicle Schoof'un Hollanda Temsilciler Meclisi'ne bir açıklama yapması bekleniyor.
Aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin (PVV), sığınma ve göç konusunda yeterli sert önlemler alınmadığı gerekçesiyle hükümetten çekilmesinin ardından, 29 Ekim'de erken genel seçim kararı alınmıştı.
Seçime kadar, Dilan Yeşilgöz'ün lideri olduğu sağ liberal Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi, merkez sağ NSC ve aşırı sağcı Çiftçi Vatandaş Haraketi Partisi'nin (BBB) oluşturduğu azınlık hükümetinin Hollanda'yı yönetmesi kararlaştırılmıştı.
Yeşilgöz'ün VVD'si ile aşırı sağcı BBB'nin de İsrail'e yönelik koşulsuz desteği hem koalisyon ortağı NSC hem de muhalefet partilerinin tepkisine neden oluyordu.
BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre, Muhalefet partileri, hükümetin hâlâ İsrail'e karşı net bir tutum sergilememesine tepki gösteriyor.
Muhalefetteki Avrupa Birliği yanlısı Volt Partsi'nin lideri Laurens Dassen, "Soykırımın durdurulup durdurulmayacağı konusunda hükümetin hâlâ karar verememesi utanç verici" dedi.
İşçi Partisi - Yeşil Sol Parti (GL-PvdA) Milletvekili Kati Piri ise "Bir açlık, bir etnik temizlik ve bir soykırım yaşanıyor. Ve bizim hükümetimiz saatlerdir herhangi bir önlem alıp almayacaklarını tartışıyor. Utanç verici" diye konuştu.





