HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, TBMM Genel Kurulu’nda 2023 Yılı Bütçe Kanunu teklifi görüşmelerinde konuştu. Oluç, özetle şunları söyledi:

“AKP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde Türkiye yüzyılını ülkemizle birlikte bölgemizden başlayarak dünyanın her yerine demokrasi, kalkınma, barış ve refah götürecek bir devrimin adı dedi. Barışı sınır ötesi operasyonlarla mı götüreceksiniz? Barışı, barışçı olmayan bir dış politikayla mı yayacaksınız?  Refahı ve huzuru başka bir ülke topraklarında Suriye’de ameliyat yaparak mı sağlayacaksınız? Soruları elbette ki güncelliğini koruyor. AKP Genel Başkanı Suriye’ye yönelik askeri politikasını güvenlik ve huzur çemberi genişletme olarak ifade etmektedir. 2011’den bu yana Suriye’deki savaşın tarafısınız. Bugüne değil huzur ve güvenlik mi sağladınız? İstikrar mı getirdiniz soruları güncelliğini koruyor. İşte bu yaklaşım güvensizlik ve huzursuzluk çemberini de büyütüyor. Asıl olan, Suriye’den başlayarak barış çemberini geliştirmek ve büyütmektir. Şu çok açık ki tutarlı, ilkeli, küresel ve bölgesel istikrara katkı sunacak barışçı bir politika için her şeyden önce, özürlükler, demokrasi ve hukuk alanında sorunlarını çözmüş bir ülkenin, kamuoyuna hesap verebilir bir iktidarı olması gerekiyor ama bugün Türkiye’de böyle bir iktidar yok.

“SON BİR YIL İÇİNDE ÜÇÜNCÜ KEZ BÜTÇE TARTIŞIYORUZ”

Son bir yıl içinde üçüncü kez bütçe tartışıyoruz. İktidar aradaki bütçe görüşmelerini anmak yerine unutturmak istiyor. Daha tartışıldığı sırada kadük hale gelmiş olan öngörüleri tutmayan 2022 bütçesine altı ay sonra bir yama yapılmak zorunda kalınmıştı ek bütçeyle. Ek bütçeyle birlikte 2022 yılı 461 milyar dolar bütçe açığı ve 50 milyar dolar cari açıkla tamamlanacak. Durum bu.

“DÜN GECE YARISI SANAYİ KOMİSYONU’NA, ASLINDA PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU’NA GELMESİ GEREKEN 200 MİLYAR LİRALIK BİR NET EK BORÇLANMA KANUN TEKLİFİ GETİRİLDİ”

Biz burada günlerdir bütçeyi tartışıyoruz. En az dört gündür Hazine ve Maliye Bakanı burada oturuyor, bizleri dinliyor. Zaman zaman sorulara ve eleştirilere cevap veriyor. Ama ne oldu? Dün gece yarısı, biz buradaki çalışmayı tamamladıktan sonra Sanayi Komisyonu’na, aslında Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelmesi gereken 200 milyar liralık bir net ek borçlanma kanun teklifi getirildi gece yarısı. Böyle güven kırıcı bir şey olabilir mi? Üstelik de kullanılmış bir paranın sonradan kanunu çıkarılmak isteniyor. İşte bu iktidarın bütçeye bakışı bu. Ekonomi yönetiminin büyük defolarını 2022 bütçesinde gidermeye çalışan iktidar, 2023 bütçesiyle beraber yeni defolar yaratmaktadır.

“KÜRESEL EKONOMİYİ, ÇÖKÜŞÜNÜZE KILIF YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ”

Küresel ekonomiyi, çöküşünüze kılıf yapmaya çalışıyorsunuz. Kalemi ve mikrofonu her elinize aldığınızda, ‘Küresel şartlar kötüdür’ deyip duruyorsunuz. Hazine ve Maliye Bakanı burada, 1929 buhranından sonraki en büyük krizi yaşıyoruz dedi geçenlerde. Ama gerçekler hiç öyle demiyor. Bakın 2013 yılında kişi başına gayri safi yurt içi hasılamız 12 bin dolar ile zirvedeyken; 2021’de 9 bin 650 dolara indi. Türkiye’nin her bir vatandaşı 9 yılda neredeyse yüzde 23 oranında gelir kaybına uğradı.

“İDDİA ETTİĞİNİZ GİBİ EKONOMİ BÜYÜYORSA, HALKIN EKONOMİSİ NEDEN KÜÇÜLÜYOR?”

İddia ettiğiniz gibi ekonomi büyüyorsa, halkın ekonomisi neden küçülüyor? Kişi başına milli gelir neden düşüyor? Halk, neden borç ve haciz kıskacında boğuluyor? Kim büyüyor? Kim küçülüyor? Herkes biliyor ki kur korumayla güvence altına aldıklarınız büyüyor, ihale kartelleriniz büyüyor, rüşvet ve yolsuzluk çarkı büyüyor ama halkın lokması ve rızkı küçülüyor. Sisteminiz toplum karşıtı ne varsa onu büyüttü. Yoksulluğu değil, yoksulluğun yaşını küçülttünüz. Ülkeyi küçülttünüz; umutları, hayalleri küçülttünüz.

“ALLAH YOLUNUZU AÇIK ETSİN”

Siz bir sonbaharda üç ‘Y’ ile geldiniz. Bu ilkbaharda üç ‘A’ ile gideceksiniz. Cari açık, bütçe açığı ve dış ticaret açığıyla… Allah yolunuzu açık etsin.

“İKTİDAR OLARAK SİZ YARINA NASIL UYANACAĞINIZI BİLİYORSUNUZ. SIRTINIZ PEK. YA HALK?”

İktidar olarak siz yarına nasıl uyanacağınızı biliyorsunuz. Sırtınız pek. Ya halk? Yarına ne ile uyanacağını bilmiyor. Başına neler gelecek bilmiyor. Yurttaş kendisini güvende hissetmiyor. Umutlu ve mutlu değil. Kocaman bir güvensizlik rejimi yarattınız. Böyle gitmez ve gitmeyecektir.

“İKİNCİ YÜZYILDA, CUMHURİYETLE GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİNİN BÜTÜNLEŞMESİ SAĞLANMALI, DEMOKRATİK CUMHURİYETE ULAŞILMALIDIR”

İkinci yüzyılda, cumhuriyetle güçlü bir demokrasinin bütünleşmesi sağlanmalı, demokratik cumhuriyete ulaşılmalıdır. Demokratik cumhuriyet, her şeyden önce tekçilik yerine çoğulculuğu esas alır. Tek tipleştirici anlayışa karşı farklılıkların kabulü ve karşılıklı saygısı temelinde eşit ve özgür bir arada yaşamı güvenceye alır. Çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı, çok anadilli bir toplumsal yapıya sahip olan bu ülkeyi herkesin kendi farklılığını yaşayabildiği bir halklar bahçesine çevirmeyi hedefler.

“SEÇİM SONUÇLARINI SİYASİ, TARAFLI YARGI KARARLARIYLA SİNDİRMEYE VE DİZAYN ETMEYE ÇALIŞAN YÖNETİM POLİTİKASI, İFLAS ETMİŞTİR”

Seçim sonuçlarını siyasi, taraflı yargı kararlarıyla, kayyım atamalarıyla ortadan kaldıran, toplumsal muhalefeti baskıyla tehditle tutuklamalarla sindirmeye ve dizayn etmeye çalışan yönetim politikası, iflas etmiştir. Siyaseti yargıyla dizayn etme mühendisliğiniz, iflas etmiştir. Mafya iltisaklı yargı, kolluk, trol kumpas çemberi kuruldu. Bu çemberle tüm yurttaşlar, kuşatma altına alındı. Özgürlükler saldırı altında. Yaşam tarzları saldırı altında. Hak talepleri saldırı altında. Düşünce ve ifade, medya ve örgütlenme özgürlüğü saldırı altında. Kendisini çekiç, hak arayan herkesi ise çivi olarak görüyorsunuz.

“UMUTSUZ OLMAK İÇİN HİÇBİR SEBEP YOK. BİZLER CESUR OLDUKÇA, BİZLER BİRLEŞİMDEN YANA OLDUKÇA ÖNÜMÜZDE HİÇBİR KUVVET DURAMAZ”

Tüm gücü kendinizde topladığınız bu sistemde, asıl unuttuğunuz hakikat şudur: Zayıflatarak çökertmeyi ve tasfiye etmeyi planladığınız demokratik toplumsal, siyasal mücadele geleneği fırtınaları, duvarları, engellemeleri aşa aşa bugün Türkiye’yi demokratik dönüşüm aşamasına getirmiştir. Asıl güçlü olan, toplumsal mücadeledir. Buradan tüm halklarımıza sesleniyoruz: Umutsuz olmak için hiçbir sebep yok. Bizler cesur oldukça, bizler birleşimden yana oldukça, demokrasinin tüm yurttaşlar için ekmek kadar su kadar önemli olduğuna inandıkça önümüzde hiçbir kuvvet duramaz. Tüm dünya tarihi bize göstermiştir ki halkların değişim talebi karşısında hiçbir baskıcı rejim direnememiştir. Kazanacağımıza olan inancımız tamdır. Mutlaka kazanacağız.”