Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası, “Türkiye neoliberal politikalara mahkûm değildir. Kamucu, kalkınmacı, sosyal devleti önceleyen ekonomi politikalarımızın olması lazım. Ama ilk önce yangını söndürmemiz lazım. Şu anda çok ciddi bir güven bunalımı var. Güven bunalımı olduğu için yerli ve yabancı kimse iş yapmıyor, yapamıyor. İktidar değişikliği halinde sadece hukukun üstünlüğünü sağlayan bir program ilan etseniz dahi, ekonomide de bilime döneceğiz deseniz dahi CDS primleri birden 300-400 puan düşer” dedi.

Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası, bugün Doğru Parti Genel Merkezi’nde yaptığı toplantıda, partisinin “Ekonomi Yol Haritası’nı” açıkladı. Köyatası şunları söyledi:

“TÜRKİYE NEOLİBERAL POLİTİKALARA MAHKUM DEĞİL”

“Türkiye maalesef son 20 yıldır iktidarın uyguladığı neoliberal politikalarla çok dengesiz bir ekonomik yapıya girdi. Sürekli kriz üreten bir yapının içerisindeyiz. İnsanlar aç hatta artık çocuklar aç kalmaya başladı. Gelir dağılımı çok ciddi bir şekilde bozuldu. Nüfusun yüzde 85’i şu anda 26-27 bin lira denilen yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu şartlar altında muhalefetin çıkış yolu ne diye bakarken bir de gördük ki altılı masa güzel fiyakalı laflarla tamamen dış borçlanmanın üstüne oturan yeni neoliberal politikalar benimsiyor. Biz de diyoruz ki Türkiye neoliberal politikalara mahkûm değildir. Kamucu, kalkınmacı, sosyal devleti önceleyen ekonomi politikalarımızın olması lazım.

Ama ilk önce yangını söndürmemiz lazım. Şu anda çok ciddi bir güven bunalımı var. Güven bunalımı olduğu için yerli ve yabancı kimse iş yapmıyor, yapamıyor. İktidar değişikliği halinde hukukun üstünlüğünü sağlayan bir program ilan etseniz dahi, ekonomide de bilime döneceğiz deseniz dahi CDS primleri birden 300-400 puan düşer. Bilimin ışığındaki enflasyonla mücadele politikaları ile zaten dış borçlanma maliyelerini düşürürsünüz.

Hem iç açık var, hem dış açık var. İki tarafı da açmışsınız cereyanda kalmışız, üşüyoruz. İç açığın önemli kaynağı, herkesin bildiği yandaş ödemeleri var. Bütçeden çok ciddi yandaşlara ve asalak vakıflara para gidiyor. Bu parayı… Önce yangına bir bu sıkmamız lazım.  

Planlı kalkınma modelini benimseyen, sosyal devlet ilkelerini önceleyen kamucu-halkçı politikalardır. Hep birlikte üreten adil bir şekilde bölüşen bilimi, teknolojideki ve sosyal yapıdaki gelişmeleri esas alan, Atatürk ilke ve devrimlerini günümüz şartlarında yorumlayan, bağımsızlık ve özgürlük kavramlarını ön planda tutan, kamu-özel sektör-kooperatif girişimciliğinden oluşan, karma ekonomik bir modeldir. Ekonomide alınması gereken önlemleri ikiye ayırmak gerekiyor. İlk etapta ekonomideki yangını söndürmek. İkinci olarak da refah toplumunu ve sosyal devlete ulaşmayı sağlayacak yapısal dönüşüm ve yapısal reformlar.

“ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİ VE OTOYOL VE KÖPRÜLERİN BEDELLERİ, BAĞIMSIZ DENETİM ŞİRKETLERİ ARACILIĞI İLE BELİRLENİP KAMULAŞTIRILACAK”

Hukukun üstünlüğü ve ekonomide bilime dönüş, bilimin öngördüğü para, faiz ve kur politikaları uygulanacağının ilanı, iç ve dış piyasaları rahatlatır. CDS primleri ve borçlanma maliyetleri düşer. Piyasalar dengelenmeye başlar. Bağımsız ve güçlü DPT, Merkez Bankası, İstatistik Kurumu oluşturulacak. Hazine yağması ve garantileri durdurulacak. Elektrik dağıtım şirketleri ve otoyol ve köprülerin bedelleri, bağımsız denetim şirketleri aracılığı ile belirlenip kamulaştırılacak. Enflasyonla mücadelede acı ilacı vatandaş değil, kayırılanlar içecek, faturayı bütçe ödemelerinden aslan payını alan yandaşlar, asalak vakıflar ödeyecek.

“YANDAŞLARA YAPILAN ÖDEMELERDEN KESİLEN PARANIN BİR BÖLÜMÜ ÜRETİMİ ARTIRICI ACİL ÖNLEMLER OLARAK YOKSUL KESİMLERE AKTARILACAK”

Yandaşlara yapılan ödemelerden kesilen paranın bir bölümü üretimi artırıcı acil önlemler olarak tarım kesimine, emekli, işçi, memur, esnaf, öğrenci, sosyal yardımlarla geçinmek zorunda kalan yoksul kesimlere aktarılacak. Kalan bölümü de enflasyona neden olan bütçe açıklarının kapatılması için ayrılacak. Köklü bir eğitim reformu yapmadan, köklü bir yargı reformu yapmadan, devlette kuvvetler ayrılığı ilkesini yeniden kurmadan, alınacak hiçbir teknik tedbir, ekonomiyi düze çıkarmayı ve refaha ulaşmayı sağlamaz. Yapısal değişim ve kalkınma politikalarımız 4 temel kolon üzerine oturuyor:

Birinci kolon, eğitim. İkinci kolon, tarım, sanayi, hizmetler, kentleşme, çevre koruma başta olmak üzere her alanda Planlı Kalkınma Modeli. Üçüncü kolon: Sosyal devlet ve vergi politikaları. Dördüncü kolon: kurumsallaşma, hesap sorma ve şeffaf- katılımcı bir ekonomik yapı oluşturma

“ÖĞRETMEN MAAŞLARINI MİLLETVEKİLİ MAAŞLARINA EŞİTLEYECEĞİZ”

Ezberden ve kindarlıktan uzak, analitik düşünmeyi öğreten köklü bir eğitim reformu bizim kalkınma politikalarımızın birinci ayağını oluşturuyor. Teknolojideki gelişmelere, sanayi 5.0’a, yapay zekaya, nesnelerin internetine, bilgi-veri madenciliğine her alanda hazır olmalıyız. Karşı devrim, Köy Enstitülerini engelleyerek Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerinin toplumun tüm kesimlerinde yayılmasını engelledi. Mahalli liderliği öğretmenlerden alıp imamlara verdi. Öğretmenlik mesleğini cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi en özendirici meslek arasına sokacağız. Öğretmen maaşlarını Milletvekili maaşlarına eşitleyeceğiz. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri kuracağız. Eğitim okul çağındaki çocukların yanı sıra her yaşa yaygınlaştırıp iş gücü verimliliğini ve vatandaşlık bilincini artıracağız. Tarikatlara bağlı, okullar, yurtlara el konacak bu binalar öğrenciler için yurt olarak kullanılacak.

“BU ALANLARA VERİLEN TÜM MADENCİLİK RUHSATLARI İPTAL EDİLECEK”

Ülkemizin iklim şartları ve su alanlarına göre tarım ve hayvancılık haritası çıkarılacak, buna göre üretim planlaması yapılacak. Bu plan dahilinde, tohum, gübre, zirai ilaç, yem, damızlık hayvan gibi destekler sağlanacak. Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü vefa etmediği için tamamlayamadığı toprak reformunu hayata geçireceğiz. Hazine arazilerini ücretsiz olarak çiftçilerimize ve büyük kentlerden kırsala göçmek isteyen ailelere tahsis edeceğiz. Her köye, müfredat öğretmenlerin yanı sıra, ekonomik verimliliği ve yurttaşlık bilincini önceleyen yeni kuşak köy enstitülü öğretmen, bir ziraat mühendisi, bir veteriner atayacağız. Besi ve süt hayvanlarındaki erken ölümleri önleyeceğiz. Planlanan tarım üretimi sayesinde çiftçiye kar edeceği alım garantisi vereceğiz, hiçbir çiftçinin ürünü elinde kalmayacak. Tarım alanları, meralar, su kaynakları, orman varlığı korunacak. Bu alanlara verilen tüm madencilik ruhsatları iptal edilecek. Kooperatifler, yerel yönetimler ve DPT’nin yönlendirmesiyle, bölgesel kalkınma amaçlı tarıma dayalı sanayileşme politikaları uygulanacak.

“ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ MODELİ İLE AR-GE ÜRETİM ÇİFTLİKLERİ KURACAĞIZ, ÖĞRENCİLERİN BU ÇİFTLİKLERDE ÇALIŞMASINI SAĞLAYACAĞIZ”

Her ilde, kooperatifler, yerel yönetimler, üniversite ve bakanlığın katılımıyla Atatürk Orman Çiftliği modeli ile Ar-Ge üretim çiftlikleri kuracağız, öğrencilerin bu çiftliklerde çalışmasını sağlayacağız. Güvenli tarım, sağlıklı gıda, temel ilkemizdir. Tansiyon ve şeker hastalığını yaygınlaştırıp ulusal güvenliğimizi ve bekamızı tehdit eden mısır şurubu ve ithal hibrit tohum kullanımına son vereceğiz.  Yeni sulama kanalları yatırımlarıyla GAP canlandırılacak, boşa akan milyarlarca metreküp akarsu, kanallarla Orta Anadolu’ya taşınarak tarımda büyük bir ‘Orta Anadolu Projesi’ hayata geçirilecek.

“GENÇLERİN VE KADIN GİRİŞİMCİLERİN İŞ GELİŞTİRME PROJELERİNE DEVLETİN MELEK YATIRIMCI OLARAK KATILMASINI SAĞLAYACAĞIZ”

İstihdama, ihracata ve ithal ikamesine öncelik veren sektörlere öncelik verilecek. Teşvikleri, genç işgücünün inovasyon yetenekleri, özel sektör dinamizmi ve özellikle yerel kalkınma modellerinde kadın girişimci gücü ile buluşturacağız. Gençlerin ve kadın girişimcilerin iş geliştirme projelerine devletin melek yatırımcı olarak katılmasını sağlayacağız. Sanayide planlama ve teşvikler tek elden yönetilecek. Özel sektör ve devlet iş birliği ile belirlenecek sektörlerde dünya çapında rekabet edecek dev sanayi şirketleri kurulacak ve markalar yaratılacak.

“KENTLEŞME VE SANAYİLEŞME POLİTİKALARI BİRLİKTE PLANLANACAK”

Hastalıklı büyük mega kentler yerine Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi Türkiye’nin her tarafında yerel kalkınmayı ve çağı yakalamayı hedefleyen, tarım, sanayi ve hizmet yatırımlarına girişeceğiz. Belirlenen bölgeler ve sektörlerde hem ekonomiye hem de kentsel gelişime önderlik etmeleri için, devlet doğrudan yatırımlar yapacak gerektiğinde yerel yönetimler ve özel sektörle birlikte ortaklıklar kuracak. Kentleşme ve sanayileşme politikaları birlikte planlanacak.

“TOPLAM 100 BİN ÖĞRENCİYİ, BİRİNCİ YIL LİSAN EĞİTİMİ, İKİNCİ YIL LİSE MEZUNİYETİ İÇİN AVRUPA BİRLİĞİ, RUSYA, ÇİN GİBİ ÜLKELERE GÖNDERECEĞİZ”

Yerel kalkınmanın ve Anadolu’daki kentlerin çağdaşlaşma hamlesinde başlıca gücümüz, kız erkek ayrımı yapmadan gençlik olacak. Her yıl her şehirden en az 1000 lise son sınıf öğrencisi olmak üzere toplam 100 bin öğrenciyi, birinci yıl lisan eğitimi, ikinci yıl lise mezuniyeti için Avrupa Birliği, Rusya, Çin gibi ülkelere göndereceğiz. Her sene her şehirden en az 200 öğrenci olmak üzere 20 bin lise mezunu öğrencimizi istedikleri dalda öğrenim görmeleri için Avrupa, Rusya, Çin gibi ülkelere üniversiteye göndereceğiz. Her sene her şehirden 50 öğrenci olmak üzere 5000 öğrenciyi doktora yapmak üzere ABD, Avrupa, Rusya Çin gibi ülkelere göndereceğiz. Bu öğrenciler döndüklerinde kendi illerinde en az beş yıl devletin sağladığı iş garantisiyle çalışmak kaydıyla tam burslu olacaklar. Gençler, bir taraftan aldıkları iyi eğitim, diğer taraftan farklı ve yeni dünya görüşleri ile birlikte yerel kalkınmada, Anadolu yerleşim yerlerinin çağdaşlaşmasında, kültür ve sanatla buluşmasında öncü olacaklar.

“TAŞIMALI EĞİTİME SON VERİLECEK. EN ÜCRA YERDEKİ KÖYLERDE OKUL AÇILACAK”

Vergi alanında devrim şart. Toplam vergi gelirleri içinde üçte iki pay alan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergi gelirlerini, üçte bire düşüreceğiz. Buna karşılık kayıt dışı alanlarda faaliyet gösteren tüm şirketleri makul vergi oranlarıyla sisteme dahil edeceğiz. Güçlü bir sosyal devlet için güçlü bir bütçe ile eğitim, sağlık, emeklilik ve sosyal güvenlik harcamalarını en az üç kat artıracağız. Eğitim en temel insan hakkıdır. Para ile satılamaz. Devlet hem okul çağındaki yurttaşlarına hem de hayat boyu tüm alanlarda ücretsiz ve kaliteli eğitim vermekle görevlidir. Öğrencilerin beslenmesi de devletin ön önemli görevleri arasındadır. Taşımalı eğitime son verilecek. En ücra yerdeki köylerde okul açılacak.

“DEVLETİ SOYAN HANTAL ŞEHİR HASTANELERİ SİSTEMİNE SON VERİLECEK”

Sağlık hizmeti en temel haktır, para ile satılamaz. Herkese, koruyucu ve tedavi edici ücretsiz kaliteli sağlık hizmeti sağlanacak. Kimse sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kalmayacak. Devleti soyan hantal Şehir Hastaneleri sistemine son verilecek. Her ilde vatandaşların kolayca ulaşabileceği devlet hastaneleri ve semt hastaneleri açılacak. Emekli maaşları, bir emeklinin mutfak, temel ihtiyaçlar ve kültürel harcamalar dahil, iki kişiyi rahatça geçindireceği seviyeye yükseltilecek. Asgari ücretten düşük olmayacaktır.

“İŞ ARAYIP DA ÇALIŞAMAYANLARA TEMEL İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK KADAR BİR GELİR SAĞLANACAK”

Sosyal yardımlar, iktidarın sadakası gibi dağıtılmayacak, öncelikle engelli ve çalışamayacak durumda olanlarla, iş arayıp da çalışamayanlara temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir gelir sağlanacak. Dünyadaki teknolojik gelişmelere paralel olarak yeni bir emeklilik sistemi ve Vatandaşlık Temel Geliri sistemi üzerinde çalışılacak ve vergi reformu ile birlikte tüm yurttaşlarımıza Temel Vatandaşlık Geliri bağlanacak.

“CUMHURBAŞKANLIĞI ÇANKAYA KÖŞKÜNE TAŞINACAK” 

Yolsuzluklar, yapanın yanına kar kalamaz. Hukuk reformu ile birlikte hesap soracağız. Bu hem çöken toplumsal ahlak ve vicdan için şarttır, hem de halkın çalınan paraların Hazine’ye gelir kaydedilmesi ve ekonomide yeni kaynak yaratılması için şarttır. Tüm özelleştirmeler, ihaleler, belediyelerdeki imar değişiklikleri detaylı bir şekilde incelenecektir. Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşküne taşınacak. Beştepe’deki saray, Atatürk’ün vasiyetinde en çok önem verdiği kurumlar Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ sözünden hareketle TÜBİTAK’a tahsis edilecek. Marmaris ve Van Gölü kıyısındaki saraylar da doğa ve su sporları merkezi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığına devredilecek.”