Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Yerel Yönetimler Konferansının Ankara'da gerçekleştirdi.

TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi ve Sosyal Tesisleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansta konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, demokrasiye giden yolun müzakere ve diyalogdan geçtiğine işaret ederek “Türkiye’nin tüm sorunlarını çözmeye talibiz. HDP olmadan, bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği özgürlüğü getirmek mümkün olmayacaktır” dedi.

HDP Demokratik Yerel Yönetimler Konferansının yapıldığı salona “Eş başkanlık mor çizgimizdir”, “Kadın özgürlükçü yerel yönetimleri savunma, kayyım rejimini yıkma” ve “Demokratik yerel yönetimleri inşa, kayyım rejimini yıkma zamanı” pankartları Kürtçe, Arapça ve Türkçe olarak asıldı.

400'E YAKIN DELEGE KATILDI

MA'nın aktardığı habere göre,konferansa bölge kentlerinden 400’e yakın delege katıldı. Konferansa Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek, Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Ayşe Erdem ve İbrahim Akın, SODAP’tan Sevtap Akdağ Karahalı ve Sezgin Kartal, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren katıldı.

MIZRAKLI: "ÇÖZÜM GÜCÜ OLDUĞUMUZU GÖSTERELİM"

Konferansta yerine kayyum atanan Eski Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın Kayseri Bünyan Kapalı Cezaevi’nden gönderdiği mesaj okundu. 

Dar zamanlarda çok olayın sığdığı netameli dönemlerden geçildiğine dikkat çeken Mızraklı, mesajının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Tüm olumsuzluklara rağmen daha fazla çaba göstermek ve çözüm gücü olduğumuzu başta halkımız olmak üzere herkese göstermek durumundayız. Polemiklere ve kısır tartışmalara girmeden, umut olmaya ve güven vermeye devam etmeliyiz. Miyopluğa düşmeden, soğukkanlı, ferasetli, bilgelikten beslenen ve perspektifi geniş bir anlayışla yaptığımız ama kayyum darbesi ve benzeri hukuksuzluklarla kesintiye uğrayan çalışmalarımızı yeniden hayata geçireceğimizi herkese anlatmalıyız. Yerel yönetimler, demokrasinin neşvünema bulduğu değerli kurumlardır. Yerinden yönetim siyasal düzlemle beslenen ayrı bir anlam dizgesini başlatırken, yerel yönetim daha çok mali ve idari özerkliğin esas olduğu coğrafi yerleşimde merkezi yönetimle denk görev, yetki ve sorumluluk paylaşımı yapılmış bir fonksiyonel uzuv durumunda. Merkezin, idari yetkilerini kısmen paylaştığı/devrettiği yerinden yönetim biçimleri ile karıştırmamak önem kazanıyor."

"KAYYIM REJİMİ TÜRKİYE’DE ÇÖKÜŞÜN EN ÖNEMLİ ADIMI OLDU"

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, konuşmasında tartışmaların Kürt sorunu etrafında yoğunlaştığı bir dönemde konferansın anlamının büyük olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

“Gelecek kuşaklarla barışı, özgürlüğü demokrasiyi onlarla birlikte inşa edelim. Demokrasi sadece merkezi idarede kuvvetler ayrılığı ile sadece seçimle gerçekleşebilecek bir yönetim şekli değildir. Şüphesiz seçim ve halk iradesi demokrasinin vazgeçilmez şartıdır. Bunlar olmazsa diğer konuları konuşmanın gereği ve anlamı kalmaz. Halk iradesine saygısızlığın başladığı yerde demokrasi biter. İşte kayyım rejimi halk iradesini gasbetmenin en vahşi yöntemi olarak demokrasinin tümüne yönelik bir darbe olarak karşımıza çıktı ve Türkiye’de çöküşün en önemli adımı oldu.

Türkiye’yi karanlık bir çukura sürükleyen gelişmelerin en kritik yerinde halk iradesini tanımayan, keyfi, tekçi anlayış yatıyor. Eğer bu anlayışı durduramazsak gelecekte de böyle olacaktır ama biz bu gidişatı durdurmaya kararlıyız. Demokrasi sağlam bir şekilde yerleştirebilmek için halk iradesine mutlak saygı, halkın denetimi ve halkın katılımı şarttır bütün bunlar da yerelde başlar, ülkenin tümüne yayılır. Böyle olursa demokrasi gerçek anlamına kavuşur. Yerel demokrasi olmadan demokrasinin ülke genelinde kurulmasının anlamı yoktur. Çünkü yerel demokrasi halkın iradesinin en somut yansıdığı alandır. Yerel demokrasi halkın katılımının en doğrudan olduğu halkın denetiminin en etkili olduğu alandır.”

Tekçiliğe, zorbalığa karşı halkın iradesinin etkili hayata geçmesi gerektiğini vurgulayan Mithat Sancar, “Eğer erkleri iktidarı, merkezde toplarsanız keyfilik, yolsuzluk, soygun, talan, yozlaşma kaçınılmazdır. Kuvvetleri devlet içinde birbirinden ayırmak yetmiyor, merkezin yetkilerini yerele devredeceksiniz. Yerele yetki devrini genişlettikçe, yerel yönetimlerin kaynaklarını güvence altına aldıkça demokrasiyi sağlam bir temele oturtmuş olursunuz" ifadelerini kullandı.

"TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİ İLE MÜZAKERE İSTİYORUZ"

Sancar sözlerine şöyle devam etti:

"Herkes yarın açıklayacağımız deklarasyonu bekliyor. Bu deklarasyonda neler yer alacağına dair ipuçları vermek istemiyorum. Beklesinler, yarın Türkiye'nin bütün halklarına duyuracağız. Orada yer alan bir özü tekrar etmekte sakınca yoktur. Biz bu ülkede her kesimine özgürlüğü demokrasiyi, her inancına eşitliği getirmek için yola çıktık. Bütün halklar özgür ve bütün inançlar eşit olacak ve demokrasi bu ülkede sağlam bir şekilde kurulacak. Bu olmadan Türkiye'de aydınlığı yakalamak da yeni bir başlangıç yapmak da mümkün değildir. HDP bütün baskılara, bütün oyunlara ve kara propagandaya psikolojik savaş yöntemlerine rağmen ilkelerinden asla vazgeçmedi, mücadelesinden taviz vermedi, bedel ödemekten geri durmadı.

Biz programlarımızı kimseye kayıtsız şartsız kabul edilmek üzere dayatıyor değiliz. Toplumun bütün kesimleri ile müzakere istiyoruz. Türkiye’de demokrasiye giden yol, müzakere ve diyalog, katılım ve toplumsal meşruiyetten geçiyor. HDP bunun en etkili önerilerini sunuyor. Yarın da temel mesajımız bu olacak. Hedefimiz bu, müzakere istiyoruz. Sorunları silahla, şiddetle, savaş politikaları ve güvenlikçi anlayışla değil, müzakere, diyalog ve en geniş toplumsal mutabakatla çözmek istiyoruz. Türkiye’nin tüm sorunlarını çözmeye talibiz. HDP olmadan, bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği özgürlüğü getirmek mümkün olmayacaktır. Müzakere kanalları yerleştikçe, diyalog sürekli hale geldikçe bunu Türkiye'nin bütün halklarına anlatabileceğimizden hiçbir şüphe duymuyoruz."