Bilinen tarih öncesi dönemde kadın ve erkek cinsi arasında ortak bir amaç vardı: “hayatta kalmak” Bu amaç, evrimleşme sürecinde teknik becerilerin gelişmesiyle birlikte erkek egemen bir yapının ortaya çıkmasını sağladı. Günümüzde bu eşitsiz koşullar arasındaki farkın azalmaya başlaması kuşkusuz kendine inanan, üretimde yer alan, girişimci kadınların somut mücadelesi sonucu gerçekleşti.

Bu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde emeği basitleştirip sömüren kapitalist düzende, kendi ev içi çalışmaları, annelik rolü dışında bilek gücüyle, yaratıcı fikirleriyle, Kayseri'de yaşayan takı tasarımcısı Nevin Şen, moda tasarımcısı Gülcan Doğu ve bez bebek yapan Nurcan Uslu’nun olağan ve güçlü hikayesine kulak verelim.

Ama öncesinde görünen ve görünmeyen tüm emekçi kadınların günü kutlu ve mutlu olsun.

Haber: Kibar Özkan

“YAPTIĞIN BANA ÖĞRENDİĞİN KENDİNE”

Evli ve iki çocuk annesi Nevin Şen, 47 yaşında. Çocukluğundan beri üretmeye ve kendi el emeğinin gücüne inanmış. Fakat ilkokulu bitirdiği dönem annesi rahatsızlanmış ve  toplumda kız çocuğuna verilen rolü üstlenmiş, evin tüm sorumluluğunu almış, almak zorunda bırakılmış. Bu duruma rağmen kendini kurban rolünde görmeyen Şen, hikayesinin devamını şu sözlerle anlattı,” Okula gidemedim ama boş bir insan olarak yaşayamam ben dedim. O dönem kuaförlük kursu açılmıştı. Tam el attım, yaşım büyük olduğu için çıraklığa kayıt olamadım.

10061292-0b60-4879-9216-8b5f5b02858c

Sonra Açık öğretim Kız Meslek Lisesi Kuaförlük Bölümü açıldı. Hem lise diplomamı aldım hem de kuaförlük, cilt ve saç bakımı mezunu oldum.  Bu sırada yine evdeki tüm sorumluluk üzerimdeydi. Annem, ‘Yaptığın bana öğrendiğin kendine’ derdi. Bu söze katılmıyorum. Kız çocukları erken yaşta ezilmemeli.” Sözlerine devam eden Şen, “Sonra evlendim. Çocuklarımı kimseye emanet edemedim. Onlara kimsenin benim gibi bakamayacağını düşündüm. Çocuklarım okula başladılar. O sıra çabaladım ehliyetimi aldım.  Baktım, olay bununla da bitmiyor. Kuaför dükkanına ortak oldum. Pandemi nedeniyle çok kısa sürdü. Yapı olarak çok araştırmacıyımdır. Youtube üzerinden bir video izlemiştim. Kadın çok güzel bir bileklik yaptı.  Baktım evde çöpe atacağım boncuklar var. Denemek istedim. Benzerini yapınca çok hoşuma gitti. Neden ben de yapamayayım ki? dedim.  Kursa gitmem uzun sürebilirdi.  Hem çok masraflı kurs süreci. Elimde bulunan boncukları bozdum yaptım, tekrar tekrar yeniden yaptım. Bir saat uğraştığım şeyi 1 dakika içinde bozduğum da oldu. Çok zamanımı aldı ama sonradan istediğimi yaptım. Yapmaya kesin karar verdiğimde bütün Kayseri’yi dolaştım. Nerde boncuk var, hangi çeşit bulabilirim, nasıl farklı takılar yapabilirim?  Tesbih satan yerlere kadar gittim. Trend ne diye tüm takıcıları gezdim. Zevkler farklı sonuçta.  Fiyatlara da baktım. Kimsenin hakkına girmeyeyim diye. Bu şekilde işin içine girdim. Ve anladım, bizim basit olarak gördüğümüz şeylerin ne emeklerle yapıldığını, basit olmadığını.” Hedeflerinden de bahseden Şen,” Hedefim kendime şimdilik küçükte olsa bir  iş yeri açmak. Tabii burada kadınların üretiminin desteklenmesi gerekiyor bence. Şu şartlarda bir iş yeri açmak hiç kolay değil. İnsanlarda, devlette küçük ama kendine özgü, el emeği olan yerlere destek olmalı. Mesela belediye bana bir yer verse, daha güzel boncuklar, malzemeler alırım. Benim amacım kaliteli iş yapmak. Bunu Nevin’den aldım çok güzel, kaliteli, mutluyum desinler istiyorum.” dedi.  Süreçte çevresi tarafından umut kırıcı sözlerle karşılaştığına da değinen Nevin Şen, kadınlara kendi deneyimlerinden yola çıkarak şu mesajları verdi,” Güzel bir şey yapmaya çalıştığında çevredeki bazı kişiler onu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Destek olunması gereken yerde. Yapabilir misin ki, para kazanır mısın? gibi olumsuz konuşabiliyorlar. Bu yolda onlara takılmamak gerek. Kadınlar hiçbir zaman boş oturmamalılar. Mutlaka araştırmacı olmalılar. Herkesin bir yeteneği vardır. Görmüyorlardır ya da çevresi köreltmiştir. İnsanlar o işte para yok deyince hemen yaptıkları işi bitiriyorlar. Bu şekilde insanların bütün yeteneğine toprak atılıyor.  Bu nokta da pes etmemek, emek vermek önemli.”

0a2c82f4-14a1-4d72-bf40-78d6606d4d21

“KİMSEDEN İZİN ALMAYIŞIMA BORÇLUYUM”

Gümüşhaneli moda tasarımcısı Gülcan Doğu, 13 yıldır Kayseri’de yaşıyor. Evli ve İki çocuk annesi olan Doğu, hikayesinin devamını şöyle anlattı, “ Ben yatılı okulda okudum. 7 yaşında giriyorsunuz. Her şeyi kendiniz yapmak zorundasınız.  7 yaşındaki çocuğun sorumluluğu annededir ama bizim kendimizdeydi. Şu an özgür karar almam, sorumluluk alıyor oluşum bundan dolayı. Bu durum bana hayatta da öngörülü olmamı sağladı.” Kendi evinin bir bölümünü çalışma odası olarak kullanan Doğu, bu işi yapmaya karar verme sürecini de şu sözlerle anlattı,   “Benim dönemimde  okullarda iş eğitimi dersi vardı. En keyif aldığım, en çok sevdiğim dersti. Her seferinde farklı bir şey öğreniyorduk ve  bu benim hoşuma giderdi. Kızlarda çeyiz olayı vardır ya bütün çeyizimi kendim yaptım.  Bir insan nasıl ki böyle şarkı yazar, ben de böyle her şey üretmek istiyorum. Bir şey öğrendiysem tamam bu burada kalsın, yeni bir şey daha öğreneyim diyorum.  Bu şekilde kendimi geliştirebileceğim ne kadar kurs varsa hepsine gittim ama tasarım için öyle büyük kurslar almadım. Siz bir elbise istiyorsunuz diyelim, ben size bir sürü yaka modeli, elbise modeli gösteriyorum. O kol ile yakayı birleştiriyorum. Sosyal medya bu noktada çok işime yarıyor. Çok böyle aman aman hadi bana sipariş gelsin diye de istemiyorum, kendime özgü çalışmaları daha  çok seviyorum.”  Kendi işini yapmaya karar verdiğinde çok fazla zorlukla karşılaşmadığını, bunu açık iletişimine ve kimseden izin almayışına borçlu olduğunu belirten Gülcan Doğu, kendini gerçekleştirmek isteyen kadınlara  şunları söyledi,” Bir defa bir işi yaptılar ama olmadı. Hiç önemli değil, aynı yerden yolu açmaları gerekiyor. Olmadı tekrar, olmadı tekrar. Hiçbir şey olmasa bile kendi ihtiyaçlarını karşılayacaklar. Ben hiç dışarıdan alışveriş yapmıyorum. Beğendiğim kıyafetlerin resmini çekiyorum, kendim dikiyorum. Bu bir kadının ekonomiye en büyük katkısı. İleriyi görerek hareket etmeliler. Dışarıda gri bulutları görüyorsunuz ama şemsiye almıyorsunuz. Yağmurluk alma seçeneğiniz de var. Veyahut kısa kollu tişörtle çıkabilirsiniz.  Hayat bu, yağmur yağmaya da  bilir. Ama biz yine de unutmayalım tercihlerimiz kaderimizdir.”

8435241e-2ab9-4281-8363-223a8894f3fe

 “KADINLAR HEP ÜRETİYOR DA GÖZE GÖRÜNMÜYOR ”

30 yıldır evli ve 3 çocuk annesi Nurcan Uslu bez bebek yaparak internetten satış yapıyor. İlkokulu bitirdikten sonra hep çalıştığını belirten Uslu, yaşadığı süreci şöyle anlatıyor,” Ben küçüklüğümden beri çalıştım. Önce dikiş nakış kursuna gittim. Sonra halı dokuduk, kız kardeşlerimle, komşumuzun kızlarıyla. Ayda bir taban halısı keserdik. Köydeki kadınlar hep öyleydi aslında. Evin içi de öyle. Hiç işin bitiyor mu?  Bitmiyor. Sonra elişi, dantel, oya, örgü hep yaptım. O şartlarda bu işleri yapabiliyorduk, bunları yaptık. Daha fazla seçenek olsa onu da yapardık eminim.” Bez bebek yapımına başlama sürecine de değinen Uslu,” Kız kardeşimden gördüm ve öğrendim. İnternet üzerinden satış yapmaya başladım. Tabii sürekli paylaşım yapmak, daha fazla kişiye ulaşmak önemli. İnternet sürecini çok iyi yönetemiyorum ama yine de Türkiye’nin birçok şehrine bebeklerimi gönderdim. Hem kendi bütçeme katkı sağlıyorum hem de meşgul olmak bana iyi geliyor.”  Kadınların kendi parasını kazanmasının önemine de dikkat çeken Nurcan Uslu, bu konuda şunları söyledi,” Kadınlar üretimde yer almalı. Kendi paranla kendi istediğin bir şeyi almak güzel oluyor. Kızlarını niye okutuyor bizim nesil? Mesleği olsun diye. Ev hanımı, evin içinde de çalışıyor.  Kadınlar hep üretiyor da göze görünmüyor. Yaptığın işin maaşı yok, tatili yok. Bu yüzden okuyup meslek edinmeliler. Her alanda kendilerini var edebilirler.”    

fe07e5ee-5fff-4432-9142-c2fcf0af14e8