Haber: Atilla Yoğurtçu
Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde bir ortaokulda uygulamaya konulan “Sevapmetre” etkinliği, eğitimde inanç temelli ayrımcılığı körükleyebileceği gerekçesiyle tepki çekti. Uygulama kapsamında öğrencilerin sevap kazanma oranları ölçülerek en fazla sevap toplayan belirleniyor. Eğitimciler ve veliler, bu tür uygulamaların öğrenciler üzerinde dini baskı oluşturabileceğini, farklı inanç ve mezheplerden gelen çocukların dışlanmasına yol açabileceğini belirtiyor.
Eğitim sendikaları ve uzmanlar, devlet okullarında dini yarışmaların düzenlenmesinin laik ve bilimsel eğitime zarar verdiğini savunuyor. Tartışmaların odağındaki etkinliği gündeme getiren Töbsen Genel Eğitim Sekreteri Serkan Bebek ile yaptığımız röportajda, konunun eğitim sistemi üzerindeki etkilerini ele aldık.
"Dini Yarışmalar Eğitimde Ayrımcılığa Yol Açabilir"
Serkan Bebek, eğitim sisteminin laik ve bilimsel esaslara dayanması gerektiğini vurgulayarak, devlet okullarında dini yarışmaların düzenlenmesini pedagojik açıdan sakıncalı bulduğunu ifade etti:
“Eğitim kurumlarının temel amacı, öğrencilere eleştirel düşünme, bilimsel yöntem ve evrensel değerler kazandırmaktır. Ancak dini yarışmalar belirli bir inancı öne çıkararak öğrenciler arasında ayrımcılık hissi yaratabilir. Farklı inançlara sahip veya inançsız öğrenciler kendilerini dışlanmış hissedebilir, bu da eğitimde eşitlik ilkesine zarar verir.”
Bebek, pedagojik olarak öğrencileri bilgiye dayalı düşünmeye teşvik etmek yerine, dini ritüellere veya inanç temelli ödüllendirme sistemlerine yönlendirmenin, eleştirel düşünme becerilerini zayıflatabileceğine dikkat çekti.
"Farklı İnanç ve Mezheplerden Gelen Öğrenciler İçin Ayrımcılık Riski Var"
Türkiye’nin çok inançlı ve çok mezhepli bir yapıya sahip olduğunu hatırlatan Bebek, eğitimde tarafsızlığın esas alınması gerektiğini belirtti:
“Sünni merkezli dini etkinliklerin düzenlenmesi, farklı inançlardan öğrenciler için ayrımcılık yaratabilir. Örneğin Alevi, Şii, Caferi mezhebine mensup öğrenciler ya da inançsız bireyler bu tür etkinliklere katılım konusunda baskı hissedebilir. Eğitim kurumları, bireylerin dini özgürlüğüne saygı gösteren bir yaklaşım benimsemelidir. Aksi takdirde, eğitimde tarafsızlık ilkesi zarar görür.”
"Etik ve Ahlaki Değerler Geri Planda Kalıyor"
Bebek, eğitimin amacının sadece dini ritüeller üzerinden şekillendirilmemesi gerektiğini vurgulayarak, ahlaki ve etik değerlerin de müfredata dahil edilmesi gerektiğini söyledi:
“Eğer amaç ahlaki değerleri öğrencilere kazandırmaksa, sadece ibadet ve sevap odaklı etkinlikler değil, adalet, dürüstlük ve toplumsal sorumluluk gibi kavramlar da işlenmelidir. Ancak görüyoruz ki, okullarda dini etkinliklere ağırlık verilirken, yolsuzluk, hak ihlalleri ve etik değerler gibi konular yeterince ele alınmamaktadır.”
"Etkinlik ÇEDES Kapsamında mı Yapıldı?"
Bebek, bu etkinliğin “ÇEDES” projesi kapsamında yapıldığını düşündüklerini belirterek, ÇEDES’in eğitim sisteminde dini içerikli uygulamalara zemin hazırladığını ifade etti:
“ÇEDES projesi istismara açık bir proje. Kendilerine göre bazı değerleri öne çıkararak, bazı çalışmaları inisiyatif alarak yapabiliyorlar. Ancak bu, eğitimde tarafsızlığı bozuyor.”
MEB’in Dini Yarışmalara Bakışı
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) dini içerikli yarışmalar konusunda nasıl bir tutum sergilediği de tartışma konusu. Bebek’e göre, MEB bu tür etkinliklere genel olarak olumlu yaklaşıyor ve zaman zaman Diyanet İşleri Başkanlığı ile iş birliği içinde dini temalı yarışmalar düzenliyor.
“Örneğin, ortaokullarda ‘Çanakkale Zaferi ve Mehmet Akif Ersoy’ temalı yarışmalar ilçe müftülükleriyle ortak yürütüldü. Ayrıca İstanbul’daki bazı okullarda ‘Cami ve Namazla Diriliş’ adlı ödüllü yarışmalar düzenlendi. Bu uygulamalar, MEB’in dini yarışmalara ideolojik olarak sıcak baktığını gösteriyor. Ancak, bu durum laik eğitim anlayışıyla ne kadar uyumludur, tartışılması gerekir.”
Eğitimde Laiklik Tartışmaları Büyüyor
Kırıkhan’daki "Sevapmetre" uygulaması, eğitimde laiklik tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Uzmanlar, çocukların inançları üzerinden puanlanmasının eğitim sistemine zarar verebileceğini savunurken, bazı veliler ve eğitimciler de okullarda din temelli etkinliklerin artmasının endişe verici olduğunu belirtiyor.