MA’dan Tolga Güney’in haberine göre, Kış aylarının gelmesiyle birlikte grip vakalarında hızlı bir artış görülmeye başlandı. Uzmanlar tarafından bu yıl daha erken başladığı belirtilen grip vakaları, Kovid-19 ve farklı virüslerle de birleşince daha kolay yayıldı. Son verilere göre, dünyada 1 milyonu aşan vaka yaşanırken, 350 kişi de grip nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye’de de yaklaşık 1 buçuk aydır artış gösteren vakalar nedeniyle hastanelerin acil servis ve poliklinikleri dolmuş durumda. Yeni virüs, diğer grip vakalarının aksine daha kolay bulaşıyor ve uzun sürüyor. Özellikle okulların açık olmasından kaynaklı çocuklarda daha fazla görülen hastalık için uzmanlar maske ve hijyen kurallarına dikkat edilmesini öneriyor.

Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (SES) İzmir Şubesi Eşbaşkanı Nursel Yücesoy, Türkiye’nin sağlık politikalarının yetersizliğine vurgu yaparak hastanelerde yaşanan yoğunluğu değerlendirdi.

HASTANELERDE YOĞUNLUK ARTTI

Sonbaharın gelmesiyle birlikte beklenen mevsimsel grip döneminin başladığını kaydeden Yücesoy, bu durumun ilkbahara kadar devam edeceğini vurguladı. Her yıl ortalama 250 kişinin gripten kaynaklı öldüğünü belirten Yücesoy, “Fakat son süreçte bu gribe, 2 virüs daha iştirak etti. İnfluenza ile birlikte kovid-19 ve RSV virüsü üçlü olarak daha etkili oldu. Bu RSV virüsü solunum yollarını tutan ve öksürükle beraber kendisini gösteren bir virüs. Dolayısıyla birleştikleri zaman üçlü kombinasyon şeklinde hastalık yapmaktalar. Hastalar, virüsü hızlı bir şekilde birbirine yaymakta. Sonuçta hasta başvuru sayıları inanılmaz arttı. Özellikle aciller ve polikliniklerde sıra almak mümkün değil. Onun dışında kalabalıkların muayenesini yapıp göndermek imkânsız hale geldi. Okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarda çok fazla salgın var. Son bir aydır inanılmaz yoğunluk yaşanıyor” dedi.

ALINACAK ÖNLEMLER

Hastaların grip ve kovid belirtileri gösterdiğini dile getiren Yücesoy, “İnanılmaz bir öksürük var. Arkasından hırıltılı solunum ve nefes alamama halleri başlıyor. Bu dönemdeki öksürük inanılmaz uzun sürüyor. Ortalama 3 ile 6 hafta arasında düzelebilen bir durum. Pandeminin bittiği düşünülerek alınan tedbirlerin zayıflatılması bizi çok etkiledi. Özellikle bu süreçte kişisel hijyene ve toplu taşımalarda maske kullanımına özen göstermek gerekiyor. Çünkü bu virüs hızla yayılıyor. Arkasından ikinci bir enfeksiyon olarak bakteriler devreye giriyor ve kısır bir döngü başlıyor. Pandemi sürecinde toplumsal olarak bağışıklığımız da düşük. Bunun için dikkatli olmalıyız” diye belirtti.

‘HASTA HASTA ÇALIŞIYORUZ’

“Sağlık çalışanları olarak bizde zor durumdayız” diyen Yücesoy, şöyle devam etti: “Zaten çalışan sayısı yetersizliğinden kaynaklı iş gücümüzde artma vardı. Bu dönemde daha da arttı. Az kişiyle çok iş yapmaya çalışıyoruz. Birde hastalardan ya da işe gelip giderken bu hastalık bize de bulaşıyor. Kendi kliniğimde çalışan 5 kişiden 4’ü yaklaşık 15 gündür hasta. Hasta hasta çalışmaya devam ediyoruz. Çoğu arkadaşımız yatak istirahati alması gerekirken çalışmaya devam ediyor. Bu da bizim hem iyileşme sürecimizi geciktiriyor hem de sağlığımızda daha büyük sorunlara neden oluyor. Örneğin solunum yolu enfeksiyonları bir süre sonra astıma çevirebiliyor. Gerçekten kendi sağlımızdan da oluyoruz. Bu durum bizi yetmezliğe ve tükenmişliğe götürüyor. Artık buna bir son verilmesini istiyoruz. Bizi de rahatlatacak koşulların gelmesini bekliyoruz.”

HASTALAR ÖZELE MECBUR KALIYOR

Yaşanan bu yoğunluk ve sorunların yanlış sağlık politikalarından kaynaklandığına işaret eden Yücesoy, sağlığın ticarileştirilmesinin en büyük neden olduğunu vurguladı. Piyasaya açılan sağlık hizmeti nedeniyle yeterli hizmet alınamaz ve verilemez duruma gelindiğini aktaran Yücesoy, “Birinci basamakta, kamu eliyle verilen ücretsiz, koruyucu sağlık hizmetinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ama bizde sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte birinci basamak yerle bir edilmiş durumda. Şu an her şey sadece tedaviye odaklı. Hastalanmak ve tedavi olmaya odaklı bir sistem olduğu için özel sektöre açık bir durum yaşanıyor. Özellikle bu süreçte polikliniklerden sıra alamayan insanların birçoğu özel hastanelere yönlendirilmekte. Bir şekilde onlarda bu ranttan payını almakta” ifadelerini kullandı.

KAMUSAL SAĞLIK HİZMETİ

SES olarak sağlığın ticarileşmesine tamamen karşı olduklarını belirten Yücesoy, “Sağlığın kamusal kaynaklar ve kamu eliyle verilmesi gerekiyor. Sağlık çalışanlarının sayıların acilen arttırılması gerekiyor. Yine kışkırtılmış sağlık hizmetlerinden kaynaklı sağlık çalışanları şiddete açık hale geliyor. Sistemin yarattığı sorundan kaynaklı sanki sistem sorumlu değilmiş gibi şiddet sağlık çalışanlarına yöneliyor. Bu nedenle güvenceli ve güvenlikli iş yerleri gerekiyor” diye konuştu.