Haber: Fatoş Erdoğan

Gezi Davası'nda savcılığın mütalaasının ardından ilk duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde görülecek.

Savcılığın 4 Mart’ta mahkemeye sunduğu ve tutuklu iş insanı Osman Kavala'nın ile mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep ettiği mütalaasının ardından görülecek ilk duruşmada, karar çıkması bekleniyor.

İki defa beraatle sonuçlanmasına rağmen üçüncü kez açılan Gezi Davası'nın 5'inci duruşması öncesi, Taksim Dayanışması Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasına CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Özgür Özel, Turan Aydoğan, Onursal Adıgüzel, Ali Şeker, Ali Mahir Başarır, Aykut, Erdoğdu, Yunus Emre, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Saruhan Oluç, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ile Halkevleri, Kaldıraç, KESK ve Uluslararası Af Örgütü ile Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan da katıldı.

Basın açıklamasını Taksim Dayanışması adına Akif Burak Atlar okudu.

“GEZİ, ÜÇÜNCÜ KEZ YARGILANMAK İSTENİYOR”

Gezi Direnişi’nin yargılanamayacağının vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

“GEZİ; ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır!

Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen,  hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor.

İstedikleri sadece bu değil. Gezi’nin Haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor.

Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi’yi yaşadık, biliyoruz!

Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır.

“GERÇEKLERİ ÇARPITMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ”

9 yıl geçti, ancak Gezi Direnişi tüm berraklığıyla, tüm haklılığıyla var olmaya devam ediyor.

Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. Daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Tayfun Kahraman ve Can Atalay hakkında onlarca yıl hapis talep ediliyor. 2017 yılından bu yana özgürlüğü gasp edilen Mehmet Osman Kavala hakkında müebbet isteniyor.

Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!

“OSMAN KAVALA DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi Hep Haklı!

Gezi Direnişinin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerin zorlamasıyla değiştirilemez.

Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır. Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan kullandıkları şiddetle Gezi’nin çocuklarının düşlerini, geleceğini çalarak ölümlere ve yüzlerce yaralanmaya neden olanlardır.

“GEZİ, BU ÜLKENİN SÖNMEYECEK UMUDUDUR; UMUT YARGILANAMAZ”

Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin. Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır.

2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, “terör”, “darbe”, “dış güçlerin oyuncağı” gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.

Biliyor ve inanıyoruz ki: GEZİ Hep Haklı! GEZİ; eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu Ülkenin sönmeyecek umududur. Umut Yargılanamaz!"

gezi-davası-duruşması (2)

Gezi davasında savcılığın mütalaasının ardından ilk duruşma bugün Çağlayan Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 

Duruşmayı çok sayıda uluslararası gözlemci ve konsolosluk da takip ediyor. Osman Kavala, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla cezaevinden duruşmaya katıldı.

Mahkeme başkanı, esas hakkındaki mütalaanın celse arasında sunulduğunu söyledi. Söz hakkı verilen duruşma savcısı mütalaayı tekrar ettiğini belirtti. Emniyet Müdürlüğü avukatı, tüm sanıkların cezalandırılmasını istedi. 

“BİR DÜĞMEYE BASILDI, GEZİ DAVASI BOZULDU”

Yargılanan avukat Can Atalay, usul ile ilgili beyanda bulundu:

"Biz ısrar etmeseydik heyetiniz bozmaya ilişkin beyanımızı bile almayacaktı. Bozmaya ilişkin beyanlarımızı ısrarla 'savunma' diyerek aldınız. Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi dosyasında bulunmayan, Gezi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Çarşı davasını bozdu. 30. ACM alelacele dosyayı size gönderdi.

Yargılama faaliyeti olarak ne yaptınız? çArşı davasıyla ilgili kurduğunuz ara karar, adli tıpa yazdığınız yazı, bozmaya ilişkin beyanlarımızın alınması, Kavala'nın tutukluluk durumuna ilişkin olarak avukatların beyanı... Sadece bunları yaptınız. Birazdan söyleyeceğim taleplerin reddi olamaz. Biz süre talep etmiyoruz. Biz Gezi'yi savunduk, savunmaya devam edeceğiz. 2014'te kulağımıza ulaştırılan duyumlara rağmen bu ülkeden gitmedik. 

Biz bu yargılamayı uzatmıyoruz. Önceki duruşmada bize yurtdışına çıkış yasağının konulmamasını ‘ahlaksız teklif’ olarak nitelemiştim. Bunun manası ‘Gidin, elimizi rahatlatın, hızlıca karara gidelim’ demekti. Biz bunu elimizin tersiyle iteriz. İnsan utanacağı hiçbir şey yapmamalı. Biz çiğ yemedik, o yüzden karnımız ağrımıyor.

Bir üyenizin şerhiyle dosyalar birleştirildi, bir düğmeye basıldı, esas hakkında mütalaa açıklandı. İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma kararı ne oldu?

“DELİLE İHTİYAÇ DUYULMAYAN YARGI DÖNEMİ Mİ BAŞLIYOR?”

Biz nereye gitsek peşimizden gelen savcı Edip Şahiner ve temsil ettiği siyasi kadro bu sefer çok daha ince (!) çalışmış, iddianamenin ve ilk esas hakkında mütalaanın yüklerinden kendilerini kurtarmaya çalışırken tarafımızca suçüstü yakalanmıştır. 

Yağma yok! Canınızın istediğini canınız istediği zaman söyleyip istemediği zaman vazgeçip başka bir şey söyleyemezsiniz! Ceza yargılaması işkence ile delil elde etme dönemini yaşandı, ceza yargılamasının anahtarının AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, delil imal edildi. Bu yargılama ile ‘delilsiz’ delile ihtiyaç duyulmayan yargı dönemi mi başlıyor?

“ORTADA DELİL YOK, AKLA ZİYAN KOMPLO TEORİLERİ VAR”

Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi (o da sadece bir kaç kere) telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır. İddianamenizde iddialar sıralanmış ama bunlarla ilgili usulü işlemler tamamlanmadan nasıl mütalaa aldınız, biz nasıl savunma vereceğiz?

Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı?

Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın! Savcı, Fethullahçı polislerin eylemini sahipleniyor. 15 Haziran'dan önce telefon konuşması yok, çünkü bizim lehimizedir o konuşma. Fethullahçı Nazmi başlatıyor soruşturmayı imzasız rapora dayandırıyor. Fethullahçılar zulüm olup yağdılar. Bunu herkes gördü. Bunları araştırmadan nasıl iddianame hazırlar, nasıl esas hakkında mütalaa verirsiniz?

Gezi davası İstanbul ACM'deydi. Biz orada yargılanmaya başladıktan bir süre sonra muhalefet şerhleri dikkat çeken ve bence bize ceza vermeyeceği belli olan mahkeme başkanı el çabukluğu ile bizim dosyadan alındı.

“CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN 9 YILDIR NE ZAMAN CANI SIKILSA ‘GEZİ’ DİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor, Gezi'deki dava diyor. Bu dosyadan ceza çıkmak durumunda. Bu dosya sürekli gündemde. Geçtiğimiz hafta çıkan haberlerle ilgili kısmi tensip geldi ama Beştepe'de bu davayla ilgili toplantı yapıldığı Adalet Bakanı Gül'ün fikri kabul edilmediği için istifa ettiğini biliyoruz. Bunu tekzip edemediler.

Bu denge içinde geçen gün İçişleri Bakanı açıklama yaptı. Heyetiniz Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacak mı? Yargılamayı etkilemenin daha bariz bir örneği yok. Soylu'nun peynir ihracatçıları ile ilişkisiyle ilgilenmiyorum. Benimle, Mücella abla ve Tayfun ile ilgili beyanda bulunmaktan men ediyorum ve sizin de suç duyurusunda bulunmanızı istiyorum. Eğer bu talebimi reddederseniz karar tümüyle politik olacaktır.”

"SAVCILIK OLMASINA RAĞMEN BAKANLAR DAVAYA MÜDAHİL OLUYOR"

Can Atalay'ın ardından Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar usul hakkında konuştu:

"Siz bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini bir kenara ittiniz. Yasal olarak sizin sanıkları dinleme hakkınız bile yok. 30 ACM'deki sanık ifadelerini tekrar ettirdiniz, başka hiçbir şey yapmadınız, işin esasına girmediniz. Doğrudan karara gitme amacındasınız. Müvekkilim, usul hükümleri karşısında yalpalayan bir mahkeme karşısında 4 yıldan fazladır tutuklu.

Hiçbir davada olmayan bir şeyle karşı karşıyayız. Savcılık olmasına rağmen bakanlar bu davaya müdahil oluyor. 700 kişi müştekiyiz diyor ama bunların biri dahi mahkemeye getirilmiyor. Durum buyken karara gitmek doğru değil. Davayı yerinde muhafaza etme kararından geri dönülsün, geri dönülmeyecekse de tevsii tahkikat yürütülmesini, Barkey'in kaldığı otelin tespit edilip Nimet Çubukçu'nun dinlenmesini talep ediyorum."

"DELİLLERİN TOPLANMASI TALEPLERİNİ REDDETTİNİZ"

Sanık Ali Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin de, şunları kaydetti:

"Dosyaya getirilen ve tartışılan hiçbir delil yok, delillerin toplanması taleplerini reddetiniz. Bir tek delilin konuşulmadığı dosyada karara gidilmesi hakkında ne düşünürsünüz? Koskoca hükümet bu dosyada AİHM'e savunmasını 6 ayda sundu. Bizim, alelacele duruşmadan önce sunulmuş mütalaaya karşı 10-15 günde savunma yapmamızı mı bekliyorsunuz? Mütalaaya karşı savunma için ek süre talep ediyoruz."

Çiğdem Mater'in avukatı Hürrem Sönmez de, şu ifadeleri kullandı:

"Mütalaada 'anlaşılmıştır' ile biten cümleler var. Müvekkilim ile ilgili 'Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır' denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız?" dedi.

Usul hakkında beyanı sorulan Osman Kavala ise, "Taleplere katılıyorum, kararınızı bekliyorum" dedi.

Savcı Edip Şahiner de,  Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti.

KAVALA'NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

Mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Tevsii tahkikat taleplerinin reddedilmesine, sanıklar ve avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine karar veren mahkeme, davayı 22 Nisan saat 10.00'a erteledi.

NE OLMUŞTU?

21 Şubat’ta görülen duruşmada 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana Silivri Cezaevi’nde bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına, Çarşı davasının da Gezi Parkı davasından ayrılmasına karar verilmişti.

4 Mart’ta savcılık, esas hakkında görüşünü açıklamış ve mütalaada, Osman Kavala ve Mücella Yapıcı'nın, "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti.