Askerliğinin 6. gününde birliğinden firar eden Diyarbakırlı Ahmet Önder, 1994 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. Eşi ve yeni doğan çocuğunu görmek için firar ettiğini belirten 56 yaşındaki Önder'in hayatı Yönetmenliğini Fuat Bulut’un yaptığı “Qet – Hiç” isimli kısa filme konu oldu.

MLSA'da yer alan Fırat Açıl'ın haberine göre  12-15 Ekim tarihlerinde yapılacak Uluslararası Diyarbakır Kısa Film Festivali’nde finalist olan film, aynı zamanda finalist olduğu 12. Berlin Kürt Film Festivali’nde 13-19 Ekim’de gösterilecek. 15 dakikalık belgesel film için 20 Eylül’de Diyarbakır’da özel gala yapılacak. 

QET, 1986 yılında askere gittikten 6 gün sonra firar eden Ahmet Önder’in yaşamı ve 30 yıllık hukuk mücadelesini konu ediyor.

Filmi bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğünü söyleyen yönetmen Bulut, QET hakkında yaptığı açıklamada “Diyarbakır’da doğmuş, Diyarbakır’da büyümüş, Diyarbakır’da evlenmiş, bu memlekette evlatları doğmuş bir babanın trajik hikayesi var” diye konuştu. 

QET’in anlattığı gerçek hikayenin başrolünde ise Ahmet Önder var.

Önder, 1986 yılında henüz 20 yaşındayken henüz üç aylık evliyken askere gitmiş, eşi zor durumda kaldığı için altı günlük asker iken birliğinden firar etmiş. 

O dönem eşinin üç aylık gebe olduğunu ve sahip çıkan kimse olmadığı için firar ettiğini anlatan Önder, daha sonraki süreçte yaşamının alt üst olduğunu şu sözlerle anlatıyor:

"VATANSIZ İLAN EDİLDİĞİMİ MAHKEMEDE ÖĞRENDİM"

“O dönem eşimi annem ve babama emanet etmiştim. Ancak birliğimi arayan eşim, babamın kendisini kapı dışarı ettiğini söyleyince firar etmek zorunda kaldım. Yakalanacağım korkusuyla ev adresimi değiştirdim. 1994 yılında bir kavgaya karıştığım için mahkemelik olunca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldığımı hakim ve savcılardan öğrendim. Cezaevine girdim. 15 yıl boyunca hapiste kaldım. O dönem ne arayanım oldu ne de soranım oldu.”

Serkan Karakaş (2)

Mahkemenin açıkladığı karara göre Önder, İçişleri Bakanlığı’nın 31 Mart 1994 gün ve 1994/5469 sayılı kararıyla “Milli Güvenliği tehdit eden bir yapısının bulunması” gerekçesiyle Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

15 yıllık cezaevi hayatından sonra 2017’de tahliye olan Ahmet Önder, vatandaşlık hakkının iadesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Dilekçede, dört çocuğundan üçünün üniversite mezunu olduğunu, kimliklerinin bulunduğunu, dört torununun olduğunu anlatmasına rağmen açtığı dava İçişleri Bakanlığı’nın kararı gerekçe gösterilerek reddedildi.

"KORONA OLDUM AMBULANS ALMADI"

Diyarbakır’da hamallık yaparak geçimini sağlayan Önder, daha sonra Diyarbakır Barosuna başvurarak hukuki destek istedi. Ancak Baro avukatlarının açtığı davalar da yine mahkemeler tarafından reddedildi.

Bir oğlunun cezaevinde olduğunu ancak kimliği olmadığı için görüşe dahi gidemediğini anlatan Önder, “Hayatım alt üst olmuş durumda. İş başvurusu yaptığım yerler, kimliğim olmadığı için işe almıyorlar. Vatansız olduğum için hiçbir sosyal haktan faydalanamıyorum. Yeşil kart başvurusu bile yapamıyorum. Pandemi sürecinde korona oldum ambulans beni evden almadı, aşı bile olamadım. Yük taşırken elim kesildi, hastanede tedavim yapılmadı. Hayatım alt üst olmuş durumda. Ben kimliğimi istiyorum. Özgürlüğümü istiyorum” diyor.

"VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILMASINI GEREKTİRECEK BİR SUÇ YOK"

Filmde görüşleri yer alan Diyarbakır Barosu eski Başkanı Cihan Aydın, Ahmet Önder’in başvurusu üzerine hukuki süreci takip etmek üzere bir avukat görevlendirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

“Meselenin detaylarını öğrendikten sonra 30 yılda Ahmet Önder’in çok ağır travma yaşadığını öğrendik. Hukuksal süreç devam ediyor. Ahmet Önder’in neden vatandaşlıktan çıkarıldığı sorusunun cevabını 23 yıllık bir hukukçu olarak bulamadım. Daha önceki mahkeme içtihatlarına baktığımda vatandaşlığından çıkarılmasını gerektirecek bir suç yok ortada. Süreç askerlikten firar etmesiyle başlıyor. Firar, kanuna göre vatandaşlıktan çıkarılma sebebi değil. Türkiye’de binlerce insan hakkında yoklama kaçağı, bakaya, firar suçlarından işlem yapılıyor.”

Önder’in vatandaşlıktan çıkarılma nedeninin bir cevabı olmadığını anlatan Aydın, bu durum için “Bir keyfiliği işaret ediyor” dedi.

Hukuksal sürecin doğru işlemediği, vatandaşlıktan çıkarılma kararının yasal olarak temellendirilmediğini belirten Aydın: “Yasaya göre çünkü Türkiye’nin Vatandaşlık Kanunu, kişilerin hangi durumlarda vatandaşlıktan çıkarılacağını tek tek saymış durumda ve bu suçların tamamı ya devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar ya da TCK’da tarif edildiği üzere anayasal suçlar olarak tek tek yazılmış. Oysa Ahmet Önder’in hüküm giydiği suçların tamamı TCK’da bu kapsama girmeyen, yani devlet güvenliği aleyhine veya anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar değil. Eğer gerçekten yasa Ahmet Önder’e uygulandığı şekliyle uygulanırsa Türkiye’de her yıl binlerce kişinin vatandaşlıktan çıkarılması lazım” diye konuştu. 

İHD ŞUBE BAŞKANI: AHMET'İN HİKAYESİ, TÜRKİYE HİKAYESİDİR


İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun da Ahmet Önder’in yardım için derneğe başvuru yaptığını belirterek, “Ahmet Önder’in hikayesi kısa bir Türkiye hikayesidir. Yaşanan ihlaller, kimlik meselesini aşan sosyal bir olgu. Bir yurttaş olarak yurttaşlığının bu kadar kolay sebeplerle bu kadar keyfi idari makamlarca elinden alınışı müthiş bir yurttaşlık meselesidir” dedi.