Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, bu haftaki yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanındaki diplomatın sırrını yazdı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinde yanında bulunan Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes'in sıradan bir diplomat olmadığını belirten Pehlivan, "Mavi Vatan konusunda Yunanistan gibi düşünen diplomat Çağatay Erciyes’in Atina’ya büyükelçi olarak atanması bir aks değişikliğine işaretti. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina sayfasının “yeni” olması da bunun devamıydı" diye yazdı.

"MAVİ VATAN'DAN TAVİZ Mİ VERDİK"

Pehlivan, "Erdoğan'ın yanındaki büyükelçinin sırrı" başlıklı yazısını "Sanki, şu soruyu ileride tartışacağız gibi duruyor: Bir gece ansızın Yunanistan’a gidecekken bir gece ansızın Mavi Vatan’dan taviz mi verdik?" ifadeleriyle noktaladı.

Yazının bir kısmı şu şekilde:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyaretinde haliyle Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes de yanındaydı. Diplomat Erciyes, bu kritik koltuktan önce Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü olarak görev yapıyordu. O koltukta beş yıl oturduktan sonra, 1 Şubat 2023’te Atina’da Türkiye’yi temsil etmek üzere görevlendirilmesi önemliydi.

Zira...

Çağatay Erciyes sıradan bir diplomat değildi. Ben yazmayayım, AKP medyasından alıntılayayım...

Yeni Şafak gazetesinin 23 Şubat 2020 tarihli haberinin başlığı “Elçi Mavi Vatan’ı içine sindiremedi” şeklindeydi. Haberde aynen şöyle yazıyordu: “Washington’da Doğu Akdeniz’deki enerji konularının görüşüldüğü toplantıda Büyükelçi Çağatay Erciyes, büyük bir skandala imza attı. Libya ile imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşmasını savunmayan Erciyes, ‘Benden anlatmam istendiği için anlatıyorum. Türk iddiası diyemiyorum çünkü Türkiye’yi temsil ediyorum’ sözleriyle Türkiye-Libya sınırını doğru bulmadığını ima etti.” 

Yani... 

Yanisi şu: Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki talepleri arasında ne vardı? 

Türkiye-Libya anlaşmalarının iptali ve Libya’daki Türk varlığına son verilmesi. 

Şimdi... 

Halbuki Libya anlaşmalarının temeli “Mavi Vatan” doktrinine dayanıyordu. Öyle ya, Mavi Vatan Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatleri doğrultusunda ilan edilmiş ya da ilan edilmesi öngörülen 462 bin kilometrekarelik Türk deniz yetki alanlarının tümüydü. Bir anlamda Türkiye’nin denizlerdeki Misakı Milli’si Mavi Vatan’dı. 

Türkiye ile Libya arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” da işte bunu kapsıyordu. 

Mavi Vatan kavramının yaratıcılarından Cem Gürdeniz ve Cihat Yaycı bunu yıllarca kitaplar ve haritalarla ortaya koydu. Daha sonra, Türk dış politikası da deniz yetki alanlarında aktif ve askeri güce dayalı bu Mavi Vatan doktrinini benimsedi. 

Ancak görünen o ki... 

Mavi Vatan konusunda Yunanistan gibi düşünen diplomat Çağatay Erciyes’in Atina’ya büyükelçi olarak atanması bir aks değişikliğine işaretti. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina sayfasının “yeni” olması da bunun devamıydı. 

Sanki, şu soruyu ileride tartışacağız gibi duruyor: Bir gece ansızın Yunanistan’a gidecekken bir gece ansızın Mavi Vatan’dan taviz mi verdik?"