Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amasra'daki madenci katliamı nedeniyle ertelediği  Diyarbakır ziyaretini gerçekleştirdi. Erdoğan, kente ziyaretini Amasra'daki madenci katliamı nedeniyle ertelemişti. 

Erdoğan, kente ziyaretini Mehmet Ali Çelebi'ye ve eşine çocuk yapma konusunda "Sayıları artırmak lazım, bak PKK'nın 5 tane 10 tane 15 tane var" sözlerinin ardından gerçekleştiriyor.

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada HDP ve tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı hedef aldı. Demirtaş'ın Kürt olmadığını söyleyen Erdoğan, Kürt halkını sömürdüğünü iddia etti.

"DİYARBAKIR DA BİZİ ÖZLEMİŞ"

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:"

"Diyarbakır'ı özlemişiz, sizlerin coşkusundan anladığım üzere Diyarbakır da bizi özlemiş.

(Amasra'daki maden faciası) Açılan soruşturmayla olayda kusuru olanlar tespit edilirse onlarla ilgili her türlü işlemi yapacağız. Bütün şehitlerin aileleri bize emanettir. O emanete de sonuna kadar sahip çıkacağız."

Bir dönem kucaklaşmamızı engellemek için her yolu denediler. Ama bilmiyorlardı ki kalpten kalbe giden görünmeyen yollar vardır. Biz gerekirse candan geçeriz ama gönül birlikteliğimizden vazgeçmeyiz dedik.

Diyarbakır'ın rengi terör değildir, başarıyla tamamlanan Sur Kültür Yolu Festivali'dir.

Diyarbakır Anneleri için insan hakları savunucuları nerede? Neden bir kere kendilerini ziyaret etmediler.

Şehrimize kazandırdığımız yatırım bedeli 5 milyar 125 milyon olan 140 kalem eseri bugün buradan açıyoruz.

Ey Diyarbakır gel, her güzelliği içinde barındıran rengine birlikte sahip çıkalım. Gel, ülkemizin aydınlık geleceğine 85 milyonla hep birlikte yürüyelim.

Bu bölgenin kadim şehirleri Şam'ın, Bağdat'ın, Kudüs'ün boynu bükülürken senin de yıldızını yükseltelim. Sen bu ülkenin, bu milletin gözbebeğisin.

Sen, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin en önemli lokomotiflerinden birisisin. Ali Emiri de Ziya Gökalp de Sezai Karakoç da Diyarbakırlıdır. Eski yeni her eseriyle Diyarbakır'ı gönülden seviyoruz. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi Diyarbakır'ın yaşadığı karanlık günler de geride kalmıştır.

"BU ADAM KÜRT DEĞİL AMA KÜRT KARDEŞLERİMİ SÖMÜRÜYOR"

Diyarbakır'ın yaşadığı karanlık günler de geride kalmıştır. Şu anda Edirne Cezaevi'nde olan zatın Kürtlükle alakası var mı? Yok. Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor. Bunun hesabını benim Kürt kardeşlerim sormayacak mı? Soracak. Yine bir eş başkanları var. Kürt mü? Değil. Ama benim Kürt kardeşlerimi sömürüyor. Diyarbakır ekonomisiyle, kültür ve sanatıyla, altyapısıyla yoluna kararlı bir şekilde devam etmektedir. Artık Diyarbakır huzurun şehridir.

Türkiye'yi büyütüyoruz derken; işiyle aşıyla küresel krizler karşısındaki duruşuyla her şeyi ile büyütüyoruz. Kardeşlerim biz bugüne kadar Diyarbakır'ı 57 milyar TL'lik kamu yatırımıyla her alanda geliştirmenin gayreti içinde olduk. Diyarbakır'ı kenarda bırakmadık. Batı'ya neyse Güneydoğu'ya da onu yaptık. Bu şehrin her karış toprağına alın terimizle, bu şehrin insanlarının her birinin hayatına gönül bağı ile dokunduk. Eski stadın yerine millet bahçesi yapıyoruz. Kayapınar Şehir Hastanemizi de hızla yenileyerek sizlerin hizmetine sunacağız.

Son ziyaretimde Diyarbakır Cezaevi'ni boşaltma ve kültür merkezi yapma sözünü vermiştim. Sözümüzü tuttuk. Bugün itibariyle Diyarbakır Cezaevi, Adalet Bakanlığımızdan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilmiştir. Geçmişte nice acılara, zulümlere konu olan Diyarbakır Cezaevi binası artık hem hafıza, hem de farklı alanlarda faaliyet yürütme imkanı sağlayan bir eser olarak hizmet verecektir. Şimdiden Diyarbakırımıza hayırlı olmasını diliyorum. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor. Kütüphanesiyle, sanat, gösteri alanlarıyla artık bu cezaevi ortadan kalkıyor. Elbette ki Diyarbakır'ın bu güzel tablosundan rahatsız olanlar da var. Adeta kahroluyorlar. Rahatsızlıklarının bir sebebi de bunların gerçek yüzlerini sizlerle paylaşıyor olmam. 

"İSTANBUL'DA ADI SANI DUYULMAYAN BİR GRUP MARJİNAL PARTİYLE GÜYA İTTİFAK KURMUŞLAR..."

İşte şimdi son tartışmaları görüyorsunuz. Kürt kardeşlerimi bir avuç sapkının oyuncağı haline getirmek isteyenlerin, sizin iradenizi nasıl istismar ettiğini görüyorsunuz. HDP denen parti görünümlü emperyalist operasyon aygıtı, sadece 50 bin vatandaşımızın canına mal olan terör örgütünün payandası değildir. Bu fitne yuvası, tüm sapkınların aktörü durumundadır. Biliyorsunuz CHP, kurduğu altılı masaya çantada keklik olarak gördüğü bunları almaya tenezzül dahi etmemiş, masanın altında onları tutma yoluna gitmiştir. Bunlar da masa altında kalmış olmanın mahcubiyetiyle gidip, İstanbul'da adı sanı duyulmayan bir grup marjinal partiyle güya ittifak kurmuşlar. İttifak kurdukları parti tabelalı örgütlerin söylemlerinin ne sizlerle ne de bu ülkenin vatanına, milletine, değerlerine bağlı herhangi bir vatandaşıyla en ufak bir ilgisi yoktur. AK Parti hizmet demektir. Bu HDP'nin böyle hizmetleri var mı? Onların derdi terör, onların derdi Kandil'e Diyarbakır Anneleri'nin evlatlarını kaçırmak. Diyarbakır, bunların hesabını sormaya hazır mı? Biz size efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.