Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, EMEP İzmir İl Örgütü ve Dikili İlçe Örgütü ile birlikte, işten atmalara karşı direnişlerini sürdüren Queen Tarım işçilerini ziyaret etti. Direnişin 36. gününde gerçekleşen ziyarette, işçilere destek mesajları verildi.
Evrensel'in haberine göre, ziyaret sırasında “Queen işçisi yalnız değildir”, “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
“PATRONLAR GÜCÜNÜ İŞÇİYİ KORUMAYAN YASALARDAN ALIYOR”
Ziyarette konuşan Sevda Karaca, geçtiğimiz gün ziyaret edilen DIGEL işçilerinin de benzer sorunları yaşadıklarını kaydederek, “Onlar da sendikalaşma mücadelesi verdiler ve sizin karşı karşıya kaldığınız şeyi yaşadılar. Memlekette uluslararası tekeller, şirketler bu ülkede işçileri köle gibi kullanabilecekleri, hakaret edebilecekleri, kötü muameleye maruz bırakabilecekleri bir şey gibi görüyorlar. Ve buna karşı çıkan kim varsa hor görüyorlar ve bu gücü de devletten alıyorlar. Patronları koruyup işçileri korumayan yasalardan alıyorlar. Kadınlara kötü davranıp sonra da hiçbir şey olmamış gibi yapmayı göze alabiliyorlar. Hangi iktidar olursa olsun patronları bu ülkeyi cennet haline getiren şey yasalar. Biz Queen Tarım işçilerinin bu zamana kadar sendikalaşma mücadelesini engellemek için ne türden ayak oyunları çevrildiğini biliyoruz. Sadece burada değil memleketin her yerinde sendikalaşma, örgütlenme mücadelesi veren bütün işçilere aynı muameleyi gösteriyorlar. Yasaların arkasından dolaşarak işçilerin biraz dahi hakkı varsa o hakkı kullanmasın diye yasaları ters yüz eden bir düzen var” diye konuştu.
“MÜCADELE EDENLERİN YAN YANA DURMASI GEREKİYOR”
Tek çözüm yolunun mücadele olduğuna değinen Karaca, “Uluslararası tekellerin kölesi olmamak için memleketin her yerinde kadın işçilerin birbiri ile dayanışma içinde olması, mücadele edenlerin yan yana durması gerekiyor. Bir direniş varsa onun hangi sendikada olduğuna bakmaksızın o işkolundaki direnişe sahip çıkan başka sendikaların da olması için zorlamak bizim en önemli görevlerimizden bir tanesi. DIGEL’de patronlar kadınlara aynı muameleyi reva görüyorsa, Peri Tekstil Dersim’de aynı muameleyi reva görebiliyorsa, metal fabrikalarında aynı muameleyi reva görebiliyorlarsa bu ülkede kadınları bu kadar eşitsiz koşullara mahkum eden politikaları da değerlendirmek zorundayız. Aile yılı ilan etiler. O ailenin anneleri kadınları olarak burada gördüğümüz kölelik muamelesi karşısında pek çok bakanlığa sesinizi duyurmaya çalıştınız bir tanesi bile çıkıp ‘ben aile yılı ilan ettim kadınlara değer veriyorum’ diyemedi” ifadelerini kullandı.
Emek Partisi olarak bu direnişi güçlendirmek için tüm olanaklarıyla mücadele edeceklerini kaydeden Karaca, “Bu direniş kazanımla sonuçlanırsa bu işkoluna önemli bir ilki de gerçekleştirmiş olacağız. Diğer işçilere de ‘onlar yapabiliyorsa biz de yapacağız’ gücü vereceksiniz. Bütün tarım işçisi kadınlara da buradan seslenelim: Bakın kadınlar dirayetle mücadele ediyorlar, sadece kendileri için değil aynı zamanda sizin için de mücadele ediyorlar. O yüzden bu mücadeleye sahip çıkmak en önemli görevlerden bir tanesi” diye konuştu.
Sorunsuz, sıkıntısız ve mücadelesiz örgütlülüğe kavuşulamadığını kaydeden Karaca, EMEP’in başlattığı ve işçilerle meclise sunulan “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyasına değinerek, “Bu memlekette örgütlenme mücadelesi vermiş, sendikal yetkiye kavuştuktan sonra da sözleşme yapmış, hiç sorun sıkıntıya uğramadan işçi hakkını almış bir yer görmemiz mümkün değil. Her yer çok büyük bir direniş, kavgayla örgütlülüğe kavuşuyor sonra işçinin iradesi gerçekten mücadeleyle ilerlerse bir sonuca varıyor. O yüzden bu kanun teklifini işçilerle birlikte hazırladık. Birçok sendikacı, işçi, akademisyen ve hukukçunun bu kanun teklifinin yazılmasında çok büyük destekleri oldu” ifadelerini kullandı.
“BURADAKİ MÜCADELE İLERİNİN DE MÜCADELESİ”
EMEP İzmir İl Başkanı Elif Çuhadar ise tarım alanının hızla tekelleştiğini kaydederek, “Köylüler hızlıca tarım tekellerinin işçisi haline gelecek. Dolayısıyla buradaki mücadele ilerisinin de mücadelesi. Tekelleşen bir tarım sanayisinin giderek topraksız köylü yaratmanın da hızlıca önünü açacak. Bir işçi sınıfı haline dönüşecek. Hızla büyüyen bir tekelleşme var” ifadelerini kullandı.
“DAYANIŞMAYA GELEN ARKADAŞLARIM DA ÇIKARILDI”
Akabinde konuşan bir işçi, “İlk olarak beni işten çıkarttılar. Sonra arkadaşlara ulaştığımda dayanışma için yanıma geldiler. Arkadaşlarım da evlerine giderken gelen SMS ile işten çıkarıldıklarını öğrendiler. O günden bugüne de direnişteyiz. 8 yıldır burada çalışıyorum, bir SMS ile işten çıkarıldım” ifadelerini kullandı.
“YAŞLANDIN DİYORLAR ANCAK EMEKLİLİK YAŞI 58”
Bir diğer işçi ise sürece dair şunları aktardı: “Beni çağırdılar çıkışa 45 dakika kala. Biz seni işten çıkaracağız dediler. Sebebini sordum, ‘benim bu zamana kadar tutanağım yok biriyle tartışmam yok verdiğiniz işi zamanında yetiştirmemek gibi bir durumum yok hepsi zamanında istediğiniz gibi oldu’ dedim. Bana ‘sen yaşlandın biz gençleşmeye gidiyoruz’ dediler. Durdum dedim ki, ‘Ben yaşlandıysam neden devlet bana 58 yaşında emeklilik veriyor da siz 46 yaşında bana yaşlılık sundunuz’. Rahatsızlandığımı ve bayıldığımı öne sürdüler. Her insanın başına gelebileceğini söyledim. Çünkü çok fazla nem var ve içerisi çok sıcak” diye konuştu.
“BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRENLER KAZANACAK”
DİSK’e bağlı Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mehmet Çak ise, sürecin başından bu yana yanlarında oldukları için Emek Partisi’ne teşekkürlerini ileterek sözlerine başlarken, “Türkiye’de uzunca bir süredir sendikal örgütlenme yasaklarla, işten atmalarla ve yetki itirazlarıyla baskılanmaya çalışılıyor. Biz de bu süreçlerden birini yaşıyoruz. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki, davayı kazanacağız. Bu mücadeleyi sürdüren arkadaşlarımız kazanacaklar” diye konuştu.