Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) tarafından kamuoyuna deklare edilen Emek ve Özgürlük İttifakı, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği görkemli halk buluşmasıyla yola çıktı.

Buluşmaya ittifak partilerinin başkanları ve eş genel başkanları, sözcüleri, temsilcileri, milletvekilleri ve binlerce yurttaş katıldı.

Erken saatlerden itibaren coşkulu bir havanın hakim olduğu salona kadınlar, gençler, işçiler ve muhalefetin birçok farklı kesiminden katılımcılar halaylarla, sloganlarla giriş yaptı.

65 gündür gasp edilen hakları için mücadele eden ETF Tekstil işçileri ve Deriteks Sendikası, “Sanem Dikmen İşçiye Borcunu Öde” pankartıyla salona yürüdü. İşten çıkarılan İBB işçileri de salonda sloganlarla “İşimizi geri istiyoruz” pankartı açtı.

İstanbul’da Adalet Nöbeti eylemlerini sürdüren tutuklu yakınları ile Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, üzerinde “Hasta tutsaklara özgürlük” yazılı önlüğüyle kortej halinde etkinliğe katıldı.

İttifak bileşeni partilerinden Emekçi Hareket Partisi Sözcüsü Özge Akman, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar, Sosyalist Meclisler Federasyonu Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem Sözcüleri Perihan Koca ile Juliana Gözen salona birlikte giriş yaptı.

Halkların Demokratik Partisi bileşenlerinden Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisi Sözcüsü Çiçek Otlu, Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Esengül Demir, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, SODAP Eş Sözcüleri Kezban Konukçu ve Sezgin Kartal, SYKP Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Ayşe Erdem ve İbrahim Akın da salonda yerlerini aldı.

Mor Dayanışma, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Hevi LGBTİ+ Derneği, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPod), Sosyal Araştırma Vakfı, DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Esnaf Platformu, Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, Şirvan Dernekleri Federasyonu, ADAM-DER, Koçgiri Kültür Derneği, İmranlı-DER, Dersim Dernekleri Federasyonu, KAYDER, UİD-DER, Güneydoğu Dernekleri, Trakya Hakkarililer Derneği, Van Dernekler Federasyonu, İnşaat-Sen, Tüketici Koruma Derneği, Validebağ Savunması, Kazdağları İstanbul Dayanışması, Suruç Aileleri İnisiyatifi, Hakkari Gönüllüleri Derneği de buluşmaya katıldı.

Salonda üzerinde “Demokrasi”, “Özgürlük”, “Eşitlik”, “Kadın”, “Emek”, “Barış”, “Doğa”, “Gençlik” yazan dövizler dikkat çekti.

Emekçi Hareket Partisi Sözcüsü Özge Akman, konuşmasında şunları belirtti:

Bugün ülkede mevcut ekonomik yapı her birimizi büyük bir zorluğun içinden geçiriyor. Dış borcun batağına düşmüşüz, her konuda dışa bağımlılığın batağına düşmüşüz, gelen ucuz kredilerle her yeri betonlaştırmanın batağına düşmüşüz. Ülkenin ekonomik gidişatının sonuçlarını insanlar nasıl yaşıyor diye baktığımızda bunun yalnızca enflasyon, yoksulluk, işsizlik olarak bu yurttaşlara döndüğünü görüyoruz. Hiç tesadüfi değil. Bu ekonomik politikaların sonucu olarak enflasyon, yoksulluk ve işsizlikte rekor üzerine rekor kırıyoruz. Enflasyonumuz bugün, sıcak savaş halindeki ülkelerden bile daha yüksek. Bu konuda dünya beşincisiyiz. İnsanlarımız yaşadığı yoksulluğu tarif etmeye bile gerek yok.

“EMEK İÇİN EMEKÇİNİN HAKKI İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ”

Bu ülkede bir açlık sınırı var. Bugünkü rakamıyla 6.890 TL. Bir de asgari ücret var bu ülkede. Mevcut açlık sınırının 1.390 TL gerisinde. İşte bu utanç rakamlarını ortadan kaldırmak için yola çıkıyoruz. Asgari ücret denen rakamın insanca yaşam koşullarının bu denli gerisinde olduğu utanç tablosunu ortadan kaldırmak için yola çıkıyoruz.

Geçtiğimiz yerel seçimlerde sevgili Demirtaş "bağrınıza taş basın oy verin" demişti. Oylarını aldı o seçilenler. Hani dönüp de tek biri bile bir kez sormadı ya “Neden Kürt halkı bağrına taş bastı? diye, biz diyoruz ki Kürt halkına bağrına neden taş bastığını sormak için yola çıkıyoruz. Diyoruz ki barış olacak, diyalog olacak, diyoruz ki müzakere olacak. Kürt halkının sorunlarını adil ve demokratik bir şekilde çözeceğiz. Biz çözeceğiz. Kürt halkının bağrına, Kürt halkının kalbine yerleşmenin yolu ancak ve ancak budur.

Emek Partisi Başkanı Ercüment Akdeniz, şunları vurguladı:

Kalbimizin yarısı buradaysa yarısı İran’dadır. Otokratik rejime karşı baş kaldıran kadınların özgürlük mücadelesindedir. İran’daki kadınların ve halkın özgürlük mücadelesini selamlıyoruz. Yaşasın enternasyonal dayanışma. Kadın, yaşam, özgürlük.

Halkımız kötünün iyisine değil iyinin en iyisine layıktır, onun için geliyoruz. İki kutuplu burjuva siyasete hayır diyoruz. Meydan boş değil, biz geliyoruz. Emek geliyor, özgürlük geliyor, halkın ittifakı geliyor. Bu daha başlangıç, yürüyoruz. Yolumuz uzun, yolumuz zorlu. Buradan bütün sosyalist partilere, sol ve demokratik, ilerici çevrelere sesleniyoruz: Gelin birleşelim. Öyle uzaktan ‘‘biz dayanışma içindeyiz’’ demekle olmaz. Halk birleşin diyor, birleşelim.

“BUYRUN GELİN BİRLİKTE ÖRGÜTLEYELİM”

İşçilere, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine sesleniyoruz. Çağrı yapıyoruz. “Siyasi partiler bir masada ittifak yapsınlar biz geliriz” demeyin. İşçi sınıfı, emekçiler bu ittifakın merkezindesiniz, buyurun gelin birlikte örgütleyelim.

Aydınlara, yazarlara, sanatçılarımıza sesleniyorum. Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı arasındaki gri bölgede titrek durmayın. Gelin Türkiye’nin önünü açalım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alın.

Değerli arkadaşlar bizim bir umudumuz var, bir düşümüz var. Biz çocuklar okula gittikleri zaman yanındaki çocuğun beslenme çantasına bakıp gözlerinin yaşarmadığı bir Türkiye rüyası görüyoruz. Biz işçi annenin, babanın çocuklarını okula gönderirken beslenme çantasında ne var diye düşünmediği bir Türkiye’ye yürüyoruz. Bunun için birleştik. Biz gündüzlerinde işsiz gezilmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir Türkiye istiyoruz. Bunu hep birlikte başaracağız. Birlikte başaracağız, birlikte kazanacağız. Türkiye işçi sınıfı kazanacak, halk kazanacak; Türk halkı kazanacak, Kürt halkı kazanacak, Ortadoğu halkı kazanacak, halklar kazanacak.

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan şunların altını çizdi:

Hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Bir selamı da yüreğimizin yarısının orada attığı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere cezaevlerine ve oradaki bütün arkadaşlarıma gönderiyorum. Hasta tutsaklar adına Sevgili Aysel Tuğluk’a sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum. Bugün demokrasi için önemli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve çözüm gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğimiz önemli bir gün. Kutlu olsun, hayırlı olsun. Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri hep birlikte açmaya geliyoruz. Hedefimiz gerçek demokrasi, yolumuz 3’üncü Yoldur. Çözüm için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerderdir, hepimizdedir. Çünkü yolumuz Mahirlerin, İboların, Mazlumların, Musa Anterlerin, Mehmet Sincarların, Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit Rızaların, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır.

“ÇÖZÜM DE ÇÖZÜM GÜCÜ DE BİZİZ”

İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Dolayısıyla yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Kanayan tüm yaralarımızı sarmak için onarıcı bir adaleti hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz. Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Annelerinin, Barış Annelerinin haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amini’ye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Sevgili emekçiler sizler için geliyoruz. Kayyım rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Çözüm de çözüm gücü de biziz. Bizim hikayemiz güzel ve aydınlık günlerle buluşma hikayesidir. Hoş geldin demokrasi, adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar şunları söyledi:

Sevgili yoldaşlar, değerli dostlar, emek ve barış sevdalıları, özgürlük ve demokrasi tutkunları hepiniz hoş geldiniz, hepinizi yürekten selamlıyorum. Bugün güzel bir gün. Güzel olmakla kalmıyor, tarihi günlerimizden biri. Mücadele yolculuğumuzun önemli dönemeçlerinden biri. Kürt halkının demokratik siyasal birikiminin, mücadele birikiminin Türkiye halklarının iradesiyle buluştuğu yeni bir evrenin başladığı gün. Hayırlı olsun, kutlu olsun hepimize. Bu ülke on yıllardır savaş politikalarıyla, sömürü düzeniyle, talan ve yalanla yönetiliyor. Şimdi biz savaşa karşı barışı, sömürüye karşı eşitliği ve onuru, talana karşı adaleti, yalana karşı hakikati savunmak için birleştik, bir araya geldik ve büyük bir yürüyüşü başlatıyoruz.

“BU YÜRÜYÜŞ EMEK VE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜDÜR”

Bu yürüyüş; emek ve özgürlük, demokrasi ve barış, adalet ve hakikat yürüyüşüdür. Bu yürüyüşü büyüteceğiz, büyütmek bizim bu ülkenin halklarına karşı tarihi sorumluluğumuzdur. Bu birliktelik şimdi bir direniş ortaklığı, her türlü zulme, zorbalığa, sömürüye, savaşa karşı mücadele ortaklığıdır ama büyüyecek, genişleyecektir.

Sosyalist Meclisler Federasyonu Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, şunları ifade etti:

İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, LGBTİ+'lar; Kürt halkı başta olmak üzere ezilen uluslar, Aleviler, Lazlar, Çerkesler yani emekten, özgürlükten ve adaletten yana olan geniş halk yığınlarını, adaletsiz ve burjuva yönetim biçimi olan ‘başkanlık sistemi - parlamenter sistem’ ikilemine hapsetmeye çalışıyorlar. Ve çözümü sadece ve sadece buralardan arayan her iki anlayışı Emek ve Özgürlük İttifakı olarak reddediyoruz.

Toplumsal mücadele cephesinde önemli kazanımlardan biri olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nı büyütmek ve geniş halk yığınlarında, somut maddi bir güce dönüştürmek önümüzdeki başlıca görevlerden biridir. Bu anlayışla işçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere tüm ezilenleri, kadınları, gençleri, LGBTİ+'ları Emek ve Özgürlük İttifakı etrafında birleşmeye ve toplumsal mücadeleyi birlikte yükseltmeye davet ediyoruz.

“MÜCADELEMİZİN HARCI OLAN BÜTÜN ÖLÜMSÜZLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUZ”

Mücadelemizin mayası ve üzerinde kendimizi var ettiğimiz tarihsel köklerimize, birikimlerimize ve kazanımlarımıza yaslanarak ve öğrenerek geleceği kazanabiliriz. Bu vesileyle Paramazlardan Mustafa Suphilere, Deniz Gezmişlerden Mahir Çayanlara, İbrahim Kaypakkayalara ve Mazlum Doğanlara uzanan yoğun emek ve bedellerle bugünlere taşınan özgürlük ve kurtuluş mücadelemizin harcı olan bütün ölümsüzlerimizi sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla anıyoruz. Çıktığımız bu yolda hepimize başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, şunları belirtti:

Bize bir şey dayatılıyor kardeşler, Türkiye’de tarihsel bir kırılma yaşanırken, bölgemizde tarihsel bir kırılma yaşanırken; işçiler, gençler, kadınlar, Kürtler, Aleviler siz sadece izleyebilirsiniz diyorlar. Sadece destek olabilirsiniz, sadece alkışlayabilirsiniz diyorlar. Biz bunu reddetmeye geldik. Biz buraya tarihi izlemeye değil tarihi yeniden yazmaya geldik. Tarihi ve geleceği ellerimizle yazmaya geldik.

“İZLEYİCİ DEĞİL MÜDAHİL OLACAĞIZ”

Bizim ittifakımız halkın izleyici değil müdahil olacağı, özne olacağı bir sürecin adımlarını atıyor. Ama tarih demişken bir şeyi eklemezsem eksik kalacak. Bugün burada bir ittifakı ilan ediyoruz. Dışarıdan bakanlar diyebilir ki Türkiye’de artık yeni bir ittifak daha var. Oysa unutulmaması gereken bir şey var: Biz Türkiye’nin en yeni ittifakı olabiliriz ama bu toprakların en köklü ittifakıyız. Bizim ittifakımız 1960’larda TİP’in doğu mitingleriyle başlamış, 12 Mart idam sehpalarında “Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği” diyen Deniz Gezmişlerle başlamıştır. 12 Eylül zindanlarında faşist cuntaya karşı direnişle kurulmuş bir ittifaktır bizim ittifakımız. 1990’lı yıllarda yargısız infazlara, köy yakmalara, köy boşaltmalara karşı Cumartesi Anneleri kurdu bizim ittifakımızı.

“SARAY İKTİDARINDAN KURTULMAK ÜZEREYİZ”

Kardeşlerim sesimizin ulaştığı herkese söylüyorum artık AKP ve MHP’den, bu faşist bloktan, Saray iktidarından kurtulmak üzereyiz. Halkımızın çok geniş kesimlerinin bu duygu düşüncelerle, bu heyecanla bizi takip ettiğini biliyoruz. Şunu da elbette ki görüyoruz. Halkımızın bir kısmı 20 yıllık ceberut iktidardan kurtulmanın heyecanını yaşarken, elbette “acaba mı” sorularını soruyor ve kaygılar yaşıyor. “Acaba mı” diye soran tüm yurttaşlarımıza sesleniyorum. Emek ve Özgürlük İttifakı Saray rejimine karşı mücadelenin en kararlı gücüdür.

Bizler bu ittifakı oluşturanlar, ülkemizin, halkımızın bu iktidardan kurtulması için bedeli ne olursa olsun mücadeleyi göze almış insanlarız. Biz Gezi’nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız. Biz Suruç ve 10 Ekim katliamlarında IŞİD barbarlarına teslim olmayanlarız. Biz kentleri bombalanan, seçilmişleri esir alınan, her gün her saat bu iktidarın baskısına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri atmayanların temsilcisi olmaya çalışıyoruz.

Dost, düşman herkes bilsin; bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz ve bu kavga sonuna kadar devam edecek. Yarım adım geri atmayacağız.

Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem Sözcüsü Perihan Koca, şunları vurguladı:

Hepimiz biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Görüyoruz: Memleket yangın yeri, memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkımla karşı karşıyayız. Ekonomi krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Çünkü memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla, çeteleriyle, yobazlarıyla, dinbazlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar suça batırdılar. Kendi bekaları için halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme doğru sürüklüyorlar. Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü bu suç düzeninde, bu yağma düzeninde iş yok, ekmek yok, aş yok. Çünkü bu saltanat düzeninde barış yok, eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok.

Halkımızı kötünün iyisine, ehveni şere mahkûm etmeyeceğiz. Çünkü değerli kardeşler, biz halkın ittifakıyız, biz Emek ve Özgürlük İttifakıyız. Bizler ekmeği ve onuru için direnen işçileriz, üreten emekçileriz, çiftçileriz. “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyen kadınlarız. Hakları ve özgürlükleri için mücadele eden gençleriz. “Neredesin aşkım” diyen mücadele eden, karanlığa ve nefrete karşı mücadele eden LGBTİ+’larız. Eşit yurttaşlık için mücadele eden Alevileriz biz. “Edi bese” diyen, artık yeter diyen, barış diyen, demokrasi diyen Kürdüz biz Kürt. Oyun hakkımızı istiyoruz diyen çocuklarız.

Kardeşler, biz halkız. İşte o yüzden kendimizden başka kurtarıcı beklemiyoruz. Halk iktidarını, halkçı bir ülkeyi, demokratik bir ülkeyi biz kuracağız. Halkın içinde kuracağız, halkla birlikte kuracağız. Biraz önce ilan etmiş olduğumuz siyasi programla yapacağız.

“BU FAŞİTS KARANLIĞI YENCEĞİZ”

İlan ediyoruz kardeşler, bu faşist karanlığı yeneceğiz, Saray saltanatını yıkacağız. İlan ediyoruz, onları o başkanlık koltuklarından indireceğiz ama yerine kim gelirse gelsin demeyeceğiz. Alayını birden göndereceğiz, topunu birden göndereceğiz. Sermaye düzenine, bu patron iktidarına son vereceğiz. Bu savaş düzenine son vereceğiz. Demokratik bir barışı getireceğiz. Bu erkek siyasetine de bu erkeklik düzenine de bu homofobik düzene de biz son vereceğiz!