Eğitim-İş Sinop Şube Başkanı Celal Şahbenderoğlu, YÖK’ün üniversitelerde hem uzaktan hem yüz yüze eğitim kararının ardından hibrit eğitim modeline geçilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Şahbenderoğlu, şunları söyledi:

"BÖYLE BİR ANLAYIŞI KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUZ"

"Üniversitede öğrenim gören öğrencilerimiz bir pandemi süreci yaşadılar. Bu pandemi sürecinde uzaktan eğitim almak zorunda kaldılar. Daha önce biz defalarca dile getirdik. Uzaktan eğitim gerçek bir eğitim değildir. Tamamıyla kendimizi kandırmaktan ötesine geçmiyor. Deprem olayıyla birlikte ülkemizde gerçekten büyük bir felaket yaşandı. Bu felaketin yaşanmasıyla beraber birçok zorluklar da beraberinde geldi. Ancak eğitim farklı şekillerde çözülebilecek durumdayken her zaman olduğu gibi işin basitine kaçılarak fatura bir şekilde yine üniversite öğrencilerine kesilmiş oldu. Üniversite öğrencilerinin yurtları kullanma konusunda zaten bir mağduriyet yaşatıldı zaten. Yurtlar acilen boşaltıldı. Öğrenciler bir sürü yol masraflarına katlanmak durumunda kaldılar. Şimdi dalga geçer gibi tekrar öğrencilere isterseniz gelin, isterseniz gelmeyin gibi bir açıklama gerçekten son derece talihsiz, eğitim anlayışından son derece uzak. Şu an üniversitelerde tüm personel iş başında ama eğitimin öznesi olan öğrencilere siz çıkıp 'isterseniz gelin, isterseniz gelmeyin' demek gerçekten sorumsuzluk. Başka bir tarifi olamaz. Böyle bir anlayışı biz kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu karar öğrencilere ve eğitime verilen önemin de göstergesi oldu. Türkiye’de maalesef eğitime olan bakış açısı bu şekle dönüşmüş oldu. Yani öğrenciler olsa da olur, olmasa da olur havasında.

"EĞİTİMİN NASIL YAPILMASI GEREKTİĞİNİ HUSUSUNDA ETKİN DEĞİLLER"

Ülkemizin geleceği kimsenin umurunda değil. Öğrencilerin eğitim alıp almaması kimsenin umurunda değil. Ülkemizin en önemli eğitim kurumu dediğimiz üniversitelerde bu bakış açısı son derece rahatsız edici ve üzücü bir durum meydana getiriyor. Biz bunu şiddetle kınıyoruz. Bu şekilde olmaması gerekirdi. Hibrit sistem gibi bir düzen yapılabilirdi ancak bu öğrencilerin tercihine bırakılarak değil. Üniversitelerin kendi içlerinde yapmış oldukları planlamalar doğrultusunda olabilirdi. Belirli bölümler açılabilirdi. Yurtların belirli bir bölümü açılıp öğrenciler buraya çağırabilirdi. En azından belli bölümler eğitim ve öğretime geçiş yapabilirlerdi. Hibriti bu şekilde anlamak gerekirdi. Öğrencilere 'isterseniz gelin, isterseniz gelmeyin' demek son derece mantıksız ve komik bir açıklama. Bu sorumsuzluk, iş bilmemezlik. Liyakatsiz kadroların bizleri getirmiş olduğu nokta bu maalesef. Üniversitelerdeki sıkıntılar sadece bunlarla sınırlı değil. Üniversitelerde liyakatsiz kadroların işbaşına getirilmesi, olmaması gereken bir takım usulsüz işlemlerin yapılması. Bunları da takip ediyoruz. Kanunların bile arkasından dolanıp, yönetmeliğin arkasından dolanıp birtakım usulsüz işler yapılan üniversiteleri de biliyoruz. Bunlar tabi maalesef ülke eğitiminin en önemli kurumu olan, can damarı olan üniversitelerde olmaması gereken şeyler. Ama dediğim gibi biz dile getiriyoruz ama aslında bir çeşit YÖK Başkanı’nın da eğitime bakış açısını, bu açıklaması dile getirmiş oldu. Dolayısıyla biz şaşırmıyoruz artık. Türkiye’de eğitim niye kötüye gidiyor, üniversite diplomaları Avrupa’da niye kale alınmıyor bunların tam fotoğrafı olmuş oldu. Eğitimin nasıl yapılması gerektiğini hususunda etkin değiller. Bilinçli değiller. Taşın altına ellerini koymuyorlar. Dolayısıyla da günü kurtarma telaşı içinde liyakatsiz kadroların koltuk doldurmasıyla oluşmuş olan bir düzeneğinde geldiği nokta bu oluyor."