Diyanet İşleri Başkanlığı'nın cuma hutbesi, çeşitli alanlarda kul hakkı ihlallerine değiniyor. Hutbede, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek, hileli ticari faaliyetler, rüşvet ve çalışanların haklarını gasp etmek gibi konuların yanı sıra, sosyal medyada yalan haber yaymanın da kul hakkı olduğu belirtiliyor.

En çok tartışma yaratan kısım ise mirasla ilgili olan bölüm oldu. Hutbede, "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır" denilerek, hem kız çocuklarının mirastan mahrum bırakılması hem de "Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması" kul hakkı olarak tanımlandı.

KADIN ÖRGÜTLERİ VE MUHALEFETTEN ORTAK CEPHE

Diyanet'in hutbesine ilk tepkilerden biri Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK)'tan geldi. EŞİK, bu ifadelerin Anayasa ve Medeni Kanun'un getirdiği mirasta eşitlik ilkesini yok saydığını belirtti. Açıklamada, kadınları yasal haklarından vazgeçirmeye zorlayan dilin "çok sert ve çok ürkütücü" olduğu vurgulandı.

DEM Parti Kadın Meclisi de hutbeyi kınayarak, bunun "kadınlara karşı suç işlemek" ve "kazanılmış hakları gasp etmeye dönük siyaseti meşrulaştırmak" olduğunu savundu. Meclis, Adalet Bakanlığı eliyle miras hukukunun tartışmaya açılması ile Diyanet'in bu tutumu arasında bir bağ olduğunu ileri sürerek, "erkek egemen bu zihniyeti mahkum edeceğiz" mesajını verdi.

CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, hutbenin "laikliğe, anayasal ve yasal düzene aykırı" olduğunu ifade etti. Karaca, "Erdoğan’ın ve Erbaş’ın Diyanet’i, bir kez daha kadınların miras hakkına, Anayasa’nın eşitlik ilkesine, Medeni Kanun’a, laik düzene ve cumhuriyetin temelini oluşturan yurttaşlık kavramına doğrudan saldıran bir siyasal aygıta dönüştüğünü gösteriyor" dedi.

Tüm bu tepkiler, hutbenin dini bir vaazdan ziyade, modern Türkiye'nin laik ve hukuki yapısına karşı bir "sistematik ideolojik operasyon" olduğu görüşünde birleşiyor.

TKDF’DEN DİYANET’İN HUTBESİNE SERT TEPKİ

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos Cuma günü okunan hutbesinde, kız çocuklarının mirastan erkeklerin aldığı payın yarısına razı olması yönündeki çağrısına sert tepki gösterdi. TKDF, bu hutbenin kadınların Medeni Kanun ile kazandıkları hakları tartışmaya açma girişimi olduğunu belirtti.

Açıklamada, Diyanet’in görevinin insan haklarını, eşitliği ve adaleti savunmak olduğu vurgulanarak, dini değerlerin kadınların kazanılmış medeni haklarını hedef almak için kullanılmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları ve cinsel şiddet karşısında sessiz kalan Diyanet’in yalnızca kadınlar üzerinden toplumu terbiye etmeye çalıştığı eleştirildi.

TKDF, kadınların yaşam hakkı ve çocukların korunma hakkının Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altında olduğunu hatırlatarak, bu hakları zayıflatacak her türlü söyleme karşı mücadele etmeye devam edeceklerini duyurdu.

ÇYDD’DEN DİYANET’İN MİRAS HUTBESİNE SERT TEPKİ: “EŞİT MİRAS HAKKI VAZGEÇİLMEZ BİR YURTTAŞLIK HAKKIDIR”

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos 2025 tarihli Cuma hutbesinde yer alan mirasla ilgili ifadelerin, yasalarla koruma altındaki eşit miras hakkını hedef aldığını belirterek sert tepki gösterdi.

ÇYDD’den yapılan yazılı açıklamada, kadın ve erkeklerin eşit miras hakkının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile açıkça güvence altına alındığı hatırlatıldı. Bu hakkın, Anayasa’nın 10. maddesi ile savunulan eşitlik ilkesinin yanı sıra, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de garanti altında olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Eşit miras hakkı, hiçbir dini veya kültürel gerekçe ile sınırlandırılamaz” denildi.

Dernek, kanunla belirlenmiş temel haklara dini referanslarla karşı çıkmanın laik hukuk düzeni ve toplumsal barış açısından kabul edilemez olduğunu ifade etti. Kadınların mirastaki eşit pay hakkını tartışmaya açan ve hukukun üzerinde dini kuralları dayatan her söylemin, kadınların vatandaşlık haklarını, toplumsal konumunu ve özgürlüklerini tehdit ettiği belirtildi.

ÇYDD açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal alandaki eşit haklarını savunmak için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. Bu tür gerici açıklamaların karşısında durmaya devam edeceğiz. Demokratik değerlere ve insan haklarına olan inancımızla, hukukun ve eşitlik ilkesinin savunucusu olmayı sürdüreceğiz.”

İSTANBUL BAROSU’NDAN DİYANET’İN MİRAS HUTBESİNE TEPKİ: “EŞİT MİRAS HAKKI ANAYASAL BİR HAKTIR”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos 2025 Cuma hutbesinde yer alan kadınların miras hakkına ilişkin ifadeler üzerine sert bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türk Medeni Kanunu’na göre kadın ve erkek mirasçıların eşit hakka sahip olduğuna dikkat çekilerek, Anayasa vurgusu yapıldı.

Baro, Diyanet’in hutbesinde geçen, “Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” ifadelerinin laik hukuk düzenine aykırı olduğunu belirtti.

“LAİK HUKUK DÜZENİ VE EŞİTLİK İLKESİ İHLAL EDİLİYOR”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, yayımladığı “Eşit Miras Hakkı Anayasal Bir Haktır” başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Türk Medeni Kanunu’nun 495 ve devamı maddeleri uyarınca kadın ve erkek mirasçılar eşit paya sahiptir.

Bu düzenlemeler dini yorumlarla değiştirilemez, Anayasa’nın üstünlüğü ve kanunilik ilkesi gereğince bağlayıcıdır.

Kadınların miras hakkını sınırlandırmaya yönelik söylemler, yalnızca eşitlik ilkesini ihlal etmekle kalmamakta, laik hukuk düzenini de zedelemektedir.

Açıklamada ayrıca, Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan “kanun önünde eşitlik” ilkesi, 41. maddede güvence altına alınan “Ailenin eşitlik esasına dayalı korunması” ve 11. maddede yer alan “Anayasa hükümlerinin tüm devlet organlarını bağlayıcı olduğu” kuralına atıfta bulunuldu.

DİYANET’E GÖREV TANIMI HATIRLATMASI

Baro, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Anayasa’nın 136. maddesi gereğince belirlenmiş görev tanımı içinde hareket etmeye davet etti. Ayrıca, kadınların yasal haklarının korunması, laiklik ilkesinin savunulması ve Anayasa’nın üstünlüğü için bu konuda yapılacak her türlü hukuki girişimin yakından takip edileceği vurgulandı.