"Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitingine katılan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, "Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitinginde, "Hiç kimse oturduğu sarayda kendini rahat ve güvende hissetmeyecek. Rahat ve güvende hissetmek için emekli huzurlu olacak, işçi, memur huzurlu olacak" dedi. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, "Bu düzen, işçileri, emeklileri ve herkesi açlığa, yoksulluğa mahkum ediyor. Bu düzen, yoksuldan alıp zengine kaynak aktarıyor" derken; KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, "Ürettiğimiz kaynaklar, ödediğimiz vergiler, saraya, sermayeye, patronlara beşli çeteye aktarmayı hedefleyen ve tüm yükü bize yıkan bu bütçeyi asla kabul etmiyoruz. Bu bütçe taleplerimize kör bir bütçedir. Ama sermayeye ise iki gözü değil, dört gözü açık olan bir bütçedir" ifadelerini kullandı.
Yurttaş Birlikteliği'nin çağrısıyla çok sayıda sivil toplum örgüt, bazı sendika ve siyasi partilerin de destek verdiği "Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitingi Tandoğan Meydanı'nda yapıldı. Mitinge destek veren Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
"Bugün başkentin birçok sokağı yine insanlar buraya doluşmasın diye, mitinge gelmesin diye kapalı. Her zaman yaptıklarını yine yaptılar. Duymak istemiyorlar, halkın sesini duymak istemiyorlar ama buradan çıkacak her gür sesi saray da dahil herkes duyacak, duymak zorunda kalacak.
Fazla değil, bundan 20-30 yıl önce insanlar verdikleri emeğin karşılığında emekli olduğunda bir huzura, bir rahata kavuşuyordu. Fazla değil, 20-30 yıl önce yani 23 yıldır AKP'nin ülkeyi yönettiği yönetimden önce herkes rahattı, herkes huzurluydu. Diyor ki, nerede bir sorun olsa 'Dış güçler'. İnsanımız işsiz kalıyor, dış güçlerin yüzünden. Aç kalıyoruz, dış güçlerin yüzünden. Çocuklarımız üniversiteleri ekonomik zorluklarla terk etmek zorunda kalıyor, diyor ki 'Dış güçler'. Bizim korkumuz dış güçlerden değil, ülkenin bütün gelirine çökmüş olan iç güçlerden sorunumuz var.
HALK OLARAK HAKKIMIZI İSTİYORUZ
Sürekli 'Geliştik, kalkındık, uçuyoruz, kanatlandık. Dünya bizi kıskanıyor' diyorlar. Ama bu yalanlarının içinde dahi ülkenin gelişmişliğinde, kalkınmasında biraz dahi olsa emeği olan emekçileri ile emeklilerin adını bile anmıyor. Varsa yoksa saray şürekasından bahsediyor. Biz saray şürekası değiliz. Biz halkız, halk olarak hakkımızı istiyoruz.
Meclis'te bütçe görüşmeleri devam ediyor. Daha birkaç gün önce herkesten gizli saklı yeni bir önerge verdiler. Üst düzey bürokrat, üst düzey bürokrat dediği bu ülkenin bütün illerinde, Ankara'da en yüksek maaş alan kitlelerden bahsediyor ve diyor ki bunlar geçinemiyor. En yüksek maaş alan geçinemiyorsa emekli nasıl geçinecek? Asgari ücretli nasıl geçinecek? En düşük ücret alan memurlar, emekli işçiler nasıl geçinecek? Bunun hesabını sormadan oradan bunu geçirtemezsiniz dedik ve paşa paşa çekmek zorunda kaldılar. Korktular. Kimden korktular? Sizden korktular. Tepkiden korktular, alamayacaklarından korktular ve paşa paşa korkarak geri çektiler.
RAHAT VE GÜVENDE HİSSETMEK İÇİN EMEKLİ HUZURLU OLACAK, İŞÇİ, MEMUR HUZURLU OLACAK
Demokrasiyle yönetiliyoruz ama başımızda demokrasiyi yok etmek isteyen bir iktidar var. Halkın cumhuriyet değerlerinden bahsediyoruz, cumhuriyeti yok etmek isteyen iktidar var. Kurduğu sarayın 'Yanına kimse gelemez' diyorlar. Biz, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu bunu bir kez uyarı için yaptık. Hiç kimse oturduğu sarayda kendini rahat ve güvende hissetmeyecek. Rahat ve güvende hissetmek için emekli huzurlu olacak, işçi, memur huzurlu olacak, halkın ücretini, halkın kazancını halka yansıtırsa orada huzurlu oturur. Yoksa dünyanın geçmiş saraylarında olduğu gibi, o saraylar gün gelir, yıkılır ve sarayda oturanlar da altında kalır.
Bugün burada güçlü bir ses yükseliyor. Emekli açsa ülke açtır. Emekli yoksulsa gelecek karanlıktır. Biz susmayacağız, biat etmeyeceğiz, itaat etmeyeceğiz, korkmayacağız, yılmadan devam edeceğiz. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz bir kez daha: emekliyi görmezden gelen, geleceği de görmezden gelir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz."
BİR ARAYA GELMEZSEK, SESİMİZİ YÜKSELTMEZSEK DİNLEMEYECEKLER
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de konuşmasında şunları kaydetti:
"Dostlar, bugün bir arada aradayız. Çünkü bu ülke Türkiye'nin gerçek sahipleriyiz. Biz çalışanlarız, üretenleriz, ekonomiyi büyütenleriz. Ama ne yazık ki ürettiğimiz değerden pay almayan da bizleriz. Bugün burada gelirde adalet için, vergide adalet için, ülkede adalet için, demokrasi için, barış ve kardeşlik için, ‘Bu düzen böyle gitmez’ demek için bir aradayız.
Açlık sınırı 30 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı 90 bin lirayı çoktan geçti. Ama asgari ücret 22 bin lira hala. Hükümete çağrı yaptık. 'Asgari ücret ocak ayından sonra açlık sınırında kaldı. Asgari ücreti yıl içinde artırın' dedik. Ama dinlemediler. Dinlemeyecekler bir araya gelmezsek, sesimizi yükseltmezsek dinlemeyecekler. Çünkü ülkeyi yönetenler yıl boyunca asgari ücreti yüksek enflasyona rağmen güncellemeye yanaşmadı. Milyonları açlık sınırının altında ücrete mahkum etti.
Bugün bir aileye dört asgari ücret girse bile o aile yoksulluk sınırının altını aşamıyor. Bu düzen, işçileri, emeklileri ve herkesi açlığa, yoksulluğa mahkum ediyor. Bu düzen, yoksuldan alıp zengine kaynak aktarıyor. Bu düzen, işçiden, emekçiden, emekliden alarak patronların kasasını dolduruyor. İşçi ücretleri yıl boyunca enflasyon ve vergilerle toplam 2 trilyon kaybetti. Yaklaşık 2 trilyon lira bizlerin cebinden alındı, patronlara ve iktidara aktarıldı. İşte bugün bu adaletsizliğe 'dur' demek için buradayız.
BİR GECEDE ŞİRKETLERİN VERGİLERİ SIFIRLANIYOR AMA BİZİM BORDROLARIMIZDAN TIKIR TIKIR VERGİLER KESİLİYOR
Bir büyük adaletsizlik de şu anda Meclis’te görüşülen bütçede vardır. 'Bu ülkenin bütçesindeki gelirler kaleminden büyük bir bölümünü zenginler mi karşılıyor' diye bir soru sorsak, cevabımız 'Hayır'dır. 'Bankalar mı ödüyor bu bütçenin gelirlerini' desek cevabımız yine 'Hayır'dır. 'Patronların vergileri mi oluşturuyor bütçenin gelirlerini' desek cevap yine 'Hayır'dır. Bütçe gelirlerinin büyük bir bölümü dolaylı vergilerle adaletsiz vergi sistemiyle vergi yükü de işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin sırtına yıkılıyor. Gelirlerden alınan vergi yükü de maalesef hepimizin, bizlerin sırtında. Onların vergilerine aflar geliyor, bir gecede şirketlerin vergileri sıfırlanıyor ama bizim bordrolarımızdan tıkır tıkır vergiler kesiliyor.
Faize çuval çuval para aktaranlar, yandaş şirketlerine vergileri sıfırlarken 'Kaynak yok' diyerek milyonlarca emekliye asgari ücretin bile altında bir maaş veriyorlar. İşte bütün bu adaletsizliğe 'Dur' demek için vergide adalet için, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan bir düzen için bugün buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz. Birlikte olmaya devam edeceğiz. Emeklilerin yoksulluğu da asgari ücretlinin açlık sınırında yaşaması da vergideki adaletsizlik de bunların hiçbirisi kader değildir. Bunlar bir tercih sonucudur. Öyleyse bu düzeni kuranlar nasıl tercih yaptıysa biz de buradan bir tercih yapacağız. Örgütlenmeyi, örgütlü mücadeleyi tercih edeceğiz.
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz. Asgari değil, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Sadaka değil, hak istiyoruz. Gelirde, vergide, ülkede adalet istiyoruz. Her geçen gün daha fazla birleşeceğiz ve biz kazanacağız."
DEMOKRASİ OLMADAN HANGİ BÜTÇEDEN BAHSEDECEĞİZ
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Biz emekçiler, biz emekliler, biz bu ülkenin yurttaşları olarak elbette bütçe hakkımızı kullanacağız. Ancak bu ülkede barış ve demokrasi olmadan, irademizi gasp edenler, seçilmiş belediye başkanlarımız bugün tutuklu iken yine seçilmiş belediye başkanlarımızın yerine kayyum atanmış durumdayken hangi demokrasiden, hangi bütçeden bahsedeceğiz?
Elbette bütçe, kaynak ve gelirlerin kim veya kimlerden toplanacağını, toplanan bu kaynak ve gelirlerin kim veya kimler için harcanacağını gösteren politik metinlerdir. Tam da siyasal iktidar kendi siyasal ideolojik ihtiyacını karşılamak üzere bu ülkenin kaynaklarını savaşa, rantta, faize, yandaşlara, beşli çeteye aktarmaktan asla imtina etmiyor. Sıra biz emekçilerin, siz, sıra biz işçilerin, sıra biz emeklilere geldiğinde de 'Kaynak yok' diyorlar. Kaynak var, kaynak var. Ancak bunlarda ar ve utanma yok.
2026 yılı bütçesine baktığımızda bizlerden toplanan her Türk lirasının 20 lirası faize ve rantta, 16 lirası savaş tüccarlarına, silah baronlarına, üç lirası yine kaynakları bizden esirgeyip ancak bu ülkenin zenginlerine, patronlarına veriliyor. Dolayısıyla zenginleri de patronları da sarayı da bir kez daha, bir kez daha alkışlarımızla, ıslıklarımızla protesto ediyoruz.
BARIŞIN, DEMOKRASİNİN BÜTÇESİNİ KURACAK OLAN EMEKÇİLER BURADA
Biz biliyoruz ki, demokrasi olmadan halktan yana bir bütçe olmaz. Dolayısıyla diyoruz ki, kayyuma karşı demokrasi, siyasallaşan yargıya karşı hukuk, saray bütçesine karşı ise emekçinin, işçinin, halkın bütçesi diyoruz. Bugün ülkemizdeki en yakıcı sorun adalet sorunudur, barış sorunudur, kardeşlik sorunudur. Dolayısıyla barışın bütçesini, demokrasinin bütçesini kuracak olan emekçiler burada. Bizler her sarayda değil, alanda, sokaklardayız, olmayı da sonuna kadar sürdüreceğiz.
Ürettiğimiz kaynaklar, ödediğimiz vergiler, saraya, sermayeye, patronlara beşli çeteye aktarmayı hedefleyen ve tüm yükü bize yıkan bu bütçeyi asla kabul etmiyoruz. Bu bütçe taleplerimize kör bir bütçedir. Ama sermayeye ise iki gözü değil, dört gözü açık olan bir bütçedir. Dolayısıyla diyoruz ki vergilerimizin eğitime, sağlığa, adalete, barışa ve demokrasiye harcandığı bir ülke istiyoruz. İnsanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz. Vergi ve gelirde adalet istiyoruz. Taleplerimizin karşılanması için bugün burada olduğu gibi güçlerimizi birleştirmek zorundayız. Aksi takdirde bunlar, Ahmed Arif'in deyimiyle, 'Bunlar engerekler ve çıyanlardır.' Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyan utanmazlardır."
Mitinge katılan 2021 Tüm Emekliler Sendikası, Emekliler Meclis Sendikası, Bağımsız Emekliler Sendikası, Emekli ve Emekçi Dernekleri Federasyonu, EYT_EF Emekliler Federasyonu, DİSKİ Devrimci Emekçiler Sendikası ve Tüm Emeklilerin Sendikası’ndan yetkililer de sorun ve taleplerini dile getirdi.