Hatay’ın İskenderun ilçesinde, depremde ağır hasar alan binalarını terk etmek zorunda kalan Semerci Ailesi, 16 gün sonra çadır bulabildi. Pınar Semerci, oturdukları evin sahibinin depremin ertesi günü kendilerinden kirayı istediğini belirterek, “Herkes canının derdine düşmüş. Biz de verdik. İstiyorlar çünkü. ‘Sen ne olursan ol, ben paramı bilirim’ diyorlar” dedi. Semerci, başvuru yapmalarına rağmen devletten henüz maddi yardım alamadıklarını söyledi.

Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından bölgedeki yurttaşların barınma sorunu devam ediyor. Depremzedelerin birçoğu hâlen çadır bulamazken Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Semerci Ailesi, çadıra depremden 16 gün sonra ulaşabildi. Semerci Ailesi’nin fertleri, deprem sonrası yaşadıklarını, çadırda kahvaltı kaptıkları sırada ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Gözyaşları içinde konuşan Gülsüm Semerci, depremde eniştesini, kızını ve torununu kaybettiklerini söyledi. Semerci, “Bir şey diyemiyorum. Allah bütün milletimize, devletimize zarar vermesin. Bir daha göstermesin inşallah. Hepimize sabır versin. Oğlum konuşsun. Konuşacak şeyim yok” dedi. Gülsüm Semerci’nin eşi İbrahim Semerci de “Bir şey diyemiyorum. Allah’tan gelen... Antakya’daki torunlarım, kızım gitti. Enkaz altında kaldılar, gömdük” diye konuştu.

“HASARLI OLAN EVİMİZE MECBUR GİRİP ÇIKMAK ZORUNDA KALIYORDUK”

Gülsüm ile İbrahim çiftinin oğlu Şevket Semerci, Antakya’daki yakınlarının depremden 4 gün sonra enkazdan çıkarıldığını belirtti. “Kelimelerin düğümlendiği yer. Herkesin acısı var vatan, millet olarak. Tek temennimiz, bu zorlu süreci bir an önce iyi bir şekilde tekrar eski bir hâle getirmek” diyen Şevket Semerci, sözlerine şöyle devam etti:

“Annem, babam ayrı yaşıyorduk ama yanıma aldım. Onların da evi hasarlı. Kalanlarımıza rahmet diliyoruz. Geri kalanlara sağlık diliyoruz. Yapacak bir şey yok. Yani Allah vatanımıza, milletimize, askerimize, polisimize güç kuvvet versin. Yani kelimenin bittiği yer. Başka bir şey yok.”

Depremin ardından 16 gün boyunca sokaklarda kaldıklarını anlatan Semerci, “Çadıra yazıldık, çıkmadı yoğunluktan dolayı. Bu 3 gündür çadır denk geldi. Mahallede, parkta kalıyorduk. Enkazlardan tahta toplayarak ısındık. Sahra hastaneleri kuruldu. Oradan çocuklara ilaç aldık, yani zor toparladık. Bu süreci bu şekilde atlatmaya çalışıyoruz. Tabii bizden kötü olanlar vardır illaki. Allah onlara da yardım etsin. Şimdiye kadar hasarlı olan evimize mecbur girip çıkmak zorunda kalıyorduk gündüz… Şimdi çadırkente banyo, tuvalet kuruldu. İnşallah onların hijyenik olmasını dileriz. Bundan sonra da elimden geldiği kadar kendi imkanlarımızla hijyen yapmaya çalışıyoruz. Kendimizi korumaya çalışıyoruz” dedi.

“3-5 BİN LİRALIK EVLER 8-10 BİN LİRA OLMUŞ”

Son yaşanan Hatay merkezli 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki depremler sırasında annesinin evlerinde olduklarını söyleyen Semerci, “Eve geçtik, bir şey yok dedik. Annemlerin evine geçtik” derken eşi Pınar Semerci de şunları anlattı:

“Dışarıda kalıyorduk. Çocuğu fare yiyecekti. O gece kalacak bir yerimiz yoktu. Dedik eve çıkalım. Eve çıktık. O gece zaten bizi vurdu. Hepimiz odanın içine sığındık zaten korkudan. Kendimizi kurtardık. İşte gene dışarıda kaldık. Çadırkenteler kurulunca sağ olsun buradakiler bize yardımcı oldu. Başımızı sokacak bir çadır bulabildik. Ama 16 gün çok zorluklar çektik. Yani sokaklarda, parklarda kaldık. Yeme sorunumuz oldu. Olduğumuz yere yardım gelmedi; iki gün geldi, üçüncü gün gelmedi. Oradan buradan toplamaya çalıştık. O kadar yardımlar oldu ama biz fazlasını alamadık. Yağmalama yapıldı. Bizim elimize öyle bir şey geçmedi. Mesela burada da öyle. Daha burası tam faaliyete girmediği için gene gidiyoruz, etraftan yemek toplamaya çalışıyoruz. Bu şekilde geçinmeye çalışıyoruz. Kıyafetlerimizi mecbur gidiyoruz, evin içine atıyoruz, makineye. Ne giyebiliriz? Yıkadım yıkadım, attık. Yıkadık yıkadık attık ama olmuyor. O da lazım. Mesela evi taşıyacağım, ev bulamıyorum. 3-5 bin liralık evler 8-10 bin lira olmuş burada, İskenderun’da. Yani bulamıyorum. Onu da bulamıyorum. Mesela taşıma şirketleri 3, 4, 5 bin liraydı, şimdi olmuş 10-15 bin lira.”

Depremin ardından ilk gün çadıra yazıldığını vurgulayan Pınar Semerci, “Önümde 300 kişi vardı. ‘Bugün gelir, yarın gelir’ dediler. Gelmedi. Kızılay’a mesela başvurduk, ‘Mahallemizin önünde çadır kuralım veya açık bir alana, buralara kuralım’ dedik, çadır bile gelmedi. ‘Çadırımız yok’ dediler” diye konuştu.

 “DAHA MADDİ YARDIM ALMADIK”

Henüz herhangi bir maddi yardım almadıklarını belirten Pınar Semerci, “Daha hiçbir şekilde bize bir yardım gelmedi. ‘CİMER’den yapılıyor’ dediler. Ben ilk günden yapmıştım. ‘Başvurunuz alındı’ dedi. Ondan sonraki günlerde de ‘CİMER’ler iptal olmuştur, normal bütün vatandaşlara verilecek’ denildi ama çoğu duyduğumuz kişilere hep verildi, biz daha öyle bir imkan almadık” dedi.

“KOLONLAR PATLAMIŞ, ‘HASARSIZ’ DEDİLER”

Pınar Semerci, binalarında yapılan hasar tespit çalışmasını da şöyle anlattı:

“Gelen, bakanlar, hiç düzgün bakmıyor. Şöyle geliyor, dışarıdan bakıyor. ‘Tamam’ diyor, ‘Sadece binanızda var, kolonlarda çatlak yok’ diyor. Benim eve geldi. Benim evimin içi, duvarlarım çatlak, hasarlı. Öbür deprem, 6.4 vurduğunda benim dış kolonlarım patlamış. İçinden çıkan demirleri görseniz, un gibi. Yani ben bu eve nasıl girebilirim? Adam geldi, baktı, kontrol etti, dedi ‘Çatlaklarla bir şey olmaz ama ben size şunu da söyleyeyim, girin diyemem bu eve’. Peki biz ne yapacağız? Eve ‘hasarsız’ notu düşüyor, şu an hasarsız gözüküyor.”

“‘HASARSIZ’ YAZILAN EVİME GİREMİYORUM”

Şevket Semerci ise hasarsız belgesi verildikten sonra 6.4 ve 5.8’lik depremde binanın taşıyıcı kolonlarının patladığını dile getirdi. Semerci, “Şu an binanın alt taşıyıcı kolonları hep patlak, demirleri ortada. Şimdi nasıl olacak? ‘Hasarsız’ yazdılar, ben evime giremiyorum, kolonlarım patladı. Yani bilmiyorum. Ya ikinci kez gelip hasar tespit yapacaklar büyük depremden sonra ya da insanları bu şekilde mağdur etmeyecekler” diye konuştu.

Pınar Semerci de şu anda bile binanın sallandığını belirterek, “Geldiler, oraya da baktılar; ‘Bu ev oturulabilir. Kolonlarda bir şey yok’. Ama evin bir köşesi komple aşağıda. İnmiş, aşağı çökmüş. Kolonlar ayrılmış. 9 kat, altı da dükkan. Verilen şey nedir; ‘hasarsız, oturulabilir’. Biz kiracıyız” dedi.

“HASAR TESPİTLERİNİN TEKRARDAN KONTROL EDİLMESİ GEREKİYOR”

Kiracı olduklarını bildiren Şevket Semerci, şöyle devam etti:

“Bizim tek amacımız, yapılan işi düzgün yapsınlar. İnsanlar mağdur olmasın. Zaten can kaybımız var. Ona üzülüyoruz. Bir de yani bu durumda çektiğimiz rezilliğin karşısında düzgün bir yardım yapılsın. Yardım geliyor, düzensiz. Koordinasyonsuz bir yardım var. Bir kişi, 10 kişilik alıyor. Ne oluyor bu sefer? İhtiyaç sahiplerine hiçbir şekilde yardım gitmiyor. Ama biz bu şekilde yaparsak, temiz tutmazsak, yağmalarsak hangi birimize yetişecek bu devlet? 11 il, kolay mı? 13 milyon nüfus. Hangi birine yetişecek? İşin koordinasyonunun biraz düzgün olması gerekiyor. Bu hasar tespitlerinin düzgün olması gerekiyor. Büyük depremlerden sonra tekrardan kontrol edilmesi gerekiyor.”

“SUYU BİLE ZOR BULUYORUZ. ŞU AN SU DAĞITIMI BİLE YOK”

Pınar Semerci, yardımlara ilişkin de şöyle konuştu:

“İlk üç gün verdiler yardımı, fazlasıyla. İskenderun’un dört bir tarafına fazlasıyla o TIR’lar geldi, yardım yapıldı. Ondan sonra bir ellerini çektiler zaten, şu an hiçbir şekilde yardım yok. Suyu bile zor buluyoruz. Şu an su dağıtımı bile yok. Suyu biz ta gidiyoruz limana, jandarmadan gittim, rica ettim. Dedim, ‘Çocuklarımıza su yok’. Çeşme suyunu açıyorum, simsiyah akıyor. İçilmiyor zaten… Yani üç gün tamam, güzel yardım yaptın, fazlasıyla yaptın, gereksizdi aslında. Düzenli bir şekilde yapılsaydı böyle olmazdı ama şimdi yok. Marketler de var, tek tük açanlar oluyor. Fiyatları öyle fahiş yapmışlar ki aldığım kötü yumurta 50 liraydı, 75 lira olmuş. Domatesi alıyorum, -söylemesi ayıp- 30 lira. Salatalığın kilosu olmuş 30 lira. Böyle bir şey olabilir mi ya? Yani bizim halkımız bu, daha da el atıp bize yardım edeceğine daha da üstüne katına, koyuyor. ‘Abla ne yapalım, hâllerde olmadığı için bu fiyat’ diyor. Diyeceksiniz ki alma o zaman. Olmuyor işte. Almak zorundasın. Çocuklar yiyor. Bir tane bir tane diliyorsun sofraya da.”

“EV SAHİBİ DEPREMİN ERTESİ GÜNÜ KİRAYI İSTEDİ”

İbrahim Semerci, 750 lira olan ev kirasının depremden önce bin 500 lira yükseldiğini dile getirirken bu sırada Pınar Semerci de depremden hemen sonra ev sahibinin kirayı istediğini belirtti. Pınar Semerci, “Bankalar kapalıydı, veremiyoruz. ‘Çekersek veririz.’ Ya herkes canının derdine düşmüş. Biz de verdik. Ben de verdim. İstiyorlar çünkü. Ben, ikinci günü verdim. Depremin ertesi günü verdim. Herkes canının derdinde. Biz, canımızın derdindeyiz. Bankalardan para çekmiyoruz. Söylemesi ayıp, üstümüzde nakit para yok. Yani oradan buradan, komşularımdan borç alarak ben 2-3 günümü geçirdim. Maaşımı çektikten sonra götürüp verdim. Yani ev sahipleri bile buna şey yapmıyor. ‘Sen ne olursan ol. Ben paramı bilirim’ diyor.”

“DİĞER İLLERDE DERSLERE BAŞLANDI. BUNLAR GERİ KALDI”

Pınar Semerci, çocuklarının okula ara vermek zorunda kaldıklarını da anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üçü de gidiyor okula ama şu an okul da yok. Diğer iller başladı mesela, bunlar geride kaldı ama nasıl gidecekler? Okullar yıkılmış, bu çocuklar nereye gidebilir? Mesela diyelim bu okul yıkıldı, öbür tarafa tayinini aldım. Zaten normaldeki bir sınıf 40- 45 kişiydi. Şimdi bunlar da tayin edildiği zaman bir sınıfta 80 kişiye yakın bir şey olacak. 70-80 kişiden ne öğretim bekleyebiliriz? Ben, hiçbir şekilde bir öğretim bekleyemem çocuklardan. Diğer illerde mesela başlandı. Bunlar geri kaldı. Nasıl olacak? Benim kızım mesela lise ikiye gidiyor. Arkadaşı şu an Samsun’a gittiler, oraya yerleştiler. Dört konu öndelermiş. Kız diyor ki anlamıyorum.”

“COVİD’DEN DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKE BİZİ BEKLİYOR”

Şevket Semerci, “Şu an önümüzdeki çok büyük bir tehlike var. Bunun hiç kimse farkında değil. Enkazların altında daha çıkmayan bir sürü insanlar var. Kokulardan duramıyoruz. Ekmek almaya giderken çok kötü kokuyor. İlaçlama yapılmıyor. Arama-kurtarma bitti ama daha enkaz altından vefat eden vatandaşlarımız çıkmadı. Covid’den daha büyük bir tehlike bizi bekliyor, kimse bunun farkında değil” diye konuştu.

“YEDİĞİMİZİN HİÇBİRİ YARDIMDAN GELENLER DEĞİL”

Kahvaltıdaki yiyeceklere işaret eden Şevket Semerci, “Bunların hepsi paramızla aldığımız imkanlar. Kahvaltıda yediğimizin hiçbiri yardımdan gelenler değil. Yani burada göründüğü gibi sanmasın kimse. Ben, bunların hepsini gidip paramla aldım, çoluk çocuğum rezil olmasın diye. Bu kadar hastalığın içinde sağlıklarından geri kalmasın diye. Alamayanlar da vardır. Bir şey diyemiyorum. Benim şu an imkanım var cebimde, alabildim. Alamayanlar ne olacak” diye sordu.

Pınar Semerci, “15 gün dışarıda kaldık, rezil olduk ama hani iyi kötü gene de en azından başımızı sokacak bir yer bulduk. Çocuklarım hasta oldular. Yani psikolojileri bozuldu. Oturduğumuz yerde sallanıyor küçük kızım. ‘Anne deprem oluyor, anne biz de öleceğiz, anne enkaz altında millet kalmış, bizim de evimiz yıkılacak.’ Çocukların psikolojisini düzeltemiyorum. Hâlâ oturduğu yerde kızım diyor ki ‘Anne sallanıyoruz’” diyerek sözlerini tamamladı.