Haber: Av. Elifsu Dilek Şem

Türkiye’nin önde gelen badem bölgesi Datça, beyazın ve pembenin tüm tonlarına ev sahipliği yapacak görsel bir şölene daha hazırlanıyor. Memleketin dört bir yanından gelen ziyaretçileri ağırlayan festival, bu yıl 15-16-17-18 Şubat 2024’da Datça Yarımadası’nın doğasını, yerel kültürünü ve tarihini ziyaretçilerle paylaşmaya hazırlanıyor. Datça bademinin özelliği niceliğinde değil, niteliğinde. Türkiye badem üretiminin %10’unu karşılayan Datça’da tespit edilebilmiş 85 çeşit badem türü bulunuyor. Datça’da bademler susuz tarımla yetiştiriliyor. Tüm dünyada badem fiyatları bademin iriliğine ve lezzetine göre belirleniyor. Datça bademi tamamen sulu tarım ile üretilen en iri Amerikan bademinden bile yaklaşık %30- 40 oranında daha iri, ağır ve lezzetli. Datça’daki badem ağaçları, Ocak – Şubat aylarında bembeyaz çiçeklerini açarak baharın gelişini müjdeliyor. Badem Çiçeği Festivali, Datça’nın bu harika zamanına tanıklık etmek, şehirden biraz uzaklaşıp nefes almak, doğaya dönüp Ege ile Akdeniz’i kucaklayan Datça’nın en özel lezzetlerini deneyimlemek, farklı atölyelerde hoş vakit geçirirken yeni şeyler öğrenmek için müthiş bir fırsat. Datça merkezinde, Palamutbükü ve Hızırşah panayır alanlarındaki el emeği ürünler ve hediyelik eşya stantları, badem ürünleri ve yöresel yemek satışları, çocuk ve yetişkinlere yönelik renkli ve yaratıcı atölyeler, Datça’ya özgü dans gösterileri ve sahne performanslarıyla üç gün sürecek olan festival ziyaretçilere çok çeşitli etkinlikler sunuyor. Ayrıca, ziyaretçilerin tercihlerine göre katılabilecekleri turlar ve doğa yürüyüşleri ile yarımadanın dört bir yanını keşfetme, tarihini ve kültürünü deneyimleme imkânı sunuyor. Festivalin öne çıkan etkinliklerinden bir diğeri ise badem çiçeği temalı “Fotoğraf Yarışması” Festival haftasında çekilecek badem çiçeği fotoğraflarıyla katılabilecek yarışma, festival heyecanını ve coşkusunu daha da artırıyor. 


Badem çiçeklerini açtıran nedir diye sorarsanız, aşktır deriz. Demophon'un badem ağacına dönüşmüş Phyllis'e sarıldığında dallarının çiçek açması gibi, Datça'da bulutların dağlara, toprağın denize, rüzgarların teknelerin beline sarılması gibi Datça'nın insanı da doğaya sarılır aşkla. Bu aşkın gücüne dayanamaz bademler, açıverir çiçeklerini. Çünkü önümüz bahardır, önümüz aydınlıktır, berekettir. Sabırsız çiçekleri selamlar dünyayı ve insanı emekten, güzellikten, kardeşlikten yana olan. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir araya gelir insanlar, gönüllerde de açar badem çiçekleri. Balıkaşıran'dan Knidos'a kadar köyler şöyle bir silkinir, türküler söylenir, kol kola girilir, oyunlar oynanır. Yüz yaşında nineler doğrulur, maniler söyler toprağa, doğaya, bademe dair, çiftçi tarlasına adımını atar, kadınların yanakları pembeleşir, çocukların daha bir kanı kaynar. Yarımada şenlenir, bir curcuna başlar.


Bir çiçeğin açması nedir? Düşündünüz mü hiç? Umuttur her şeyden önce, geleceğin müjdecisidir. Uyanıştır; kışın uyuşukluğunu, ölü toprağını atmaktır üstümüzden. Berekettir; toprağın, güneşin, yağmurun cömertliğidir. Doğumdur; yaşamın enerjisini hissetmektir.


İnattır; her sene bıkmak bilmeden dirençle gözlerini açmaktır. Bir çiçeğe bakıp kötülük düşünebilir mi insan? Karalar bağlayabilir mi, kendini yılgın hissedebilir mi?
Şimdi biz de bir badem fidanı dikiyoruz bu kadim topraklara. Ağacımızı büyüteceğiz. Soğuğa dayanaklı tomurcukları açacak, kökü derinlere erişecek. Çiçekleri dünyaya gülümseyecek. O ağacın gölgesinde hepimize yer olacak, sana bana, toprağa ve hayvanlara. Bu bir niyettir; buluşma heyecanı, paylaşma mutluluğu, kardeşçe sarılmanın huzuru, topraktan fışkıran yaşama neşeyle gülümsemenin özlemidir. Çağrımız sanadır, toprağa ve geleceğedir.