Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen Memur-Sen 30. Yıl Vefa Buluşması'na katıldı.

Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'ın açıklamaları ise şöyle: 

"Emanetin ehil ellerde olduğunu, ekilen tohumların filizlendiğini, dikilen fidanların meyvelerini verdiğini, büyük bir kıvançla müşade ediyoruz. Soğuk savaş yıllarından kalma ideolojik kalıplara hapsolmayı reddeden, çatışmacı sendikacılık anlayışını elinin tersiyle itip ilkeli, sorumlu ve çözüm odaklı bir tutum benimseyen, mikro planda kamu görevlilerinin makro düzeyde milletimizin ve demokrasimizin savunuculuğunu üstlenen, en keskin virajlarda dahi savrulmayan, en kritik süreçlerde milli iradenin yanında saf tutan, zor zamanlarda demokrasiye sahip çıkan Memur-Sen başarı hanesini, her gün yeni yıldızlarla süslüyor.

Kibirli vesayet odaklarının, 'Bin yıl sürecek' dediği 28 Şubat darbesinden 27 Nisan bildirisine, katsayı adaletsizliği ve başörtüsü yasaklarından milletimizin oyuyla iktidara gelen partimize yönelik kapatma davasına, Gezi kalkışmasından 17-25 Aralık emniyet ve yargı kumpaslarına, 15 Temmuz'daki hain darbe teşebbüsüne kadar istiklal ve istikbalimizi hedef alan tüm saldırılarda Memur-Sen hiç tereddütsüz bir şekilde milletimizin ve demokrasinin yanında saf tutmuştur. 6 Şubat’ta yaşadığımız asrın felaketi başta olmak üzere orman yangınlarında, sel felaketlerinde, afet ve salgın günlerinde Memur-Sen hep sahadaydı. Tüm kapasitesi ile milletimizin yanındaydı. Sadece sınırlarımız içerisinde değil, yurtdışında da milletimizi başarıyla temsil ettiniz.

‘Kudüs’ü unutmak yurdumuzu unutmaktır. İnancımızı, kişiliğimizi unutmaktır. Anlamamızı unutmaktır. Köleliğe talip olmaktır’ diyen Akif İnan ağabeyimin mirasına, sahip çıktınız. Mitinglerde, imza kampanyalarıyla, proje, rapor ve araştırmalarla, yardım faaliyetleri ile mazlum ve mağdurların haykıran sesi oldunuz. Bunun dışında Memur-Sen, asli vazifesini de yerine getirmiştir. 1 milyon 79 bin kişilik kadrosuyla, Memur-Sen, uluslararası sendikacılık faaliyetlerinde de önemli bir ivme yakalamıştır. 25 ülkeden 33 konfederasyonun yer aldığı 30 milyonu aşkın emekçiyi temsil eden Uluslararası Emek Konfederasyonunun kuruluşuna öncülük etmiştir. Diğer taraftan, aynı zamanda bir sendikacılık mektebi olan genç Memur-Sen geleceğimizin mihmandarı gençlerimizin; akademik, sosyal ve kültürel gelişimleri için pek çok çalışmayı hayata geçiriyor. Kadın Komisyonumuz, artan asimetrik tehditler karşısında aile kurumuna sahip çıkan faaliyetler gerçekleştiriyor.

“Kamu yönetiminde, köklü bir paradigma değişim yaşandı”

Erdoğan, Türkiye’nin büyümesi, gelişmesi, güçlenmesi, 86 milyonun daha müreffeh bir ülkede yaşaması için göreve geldikleri ilk günden bu yana aşkla, şevkle, aralıksız çalıştıklarını söyledi. 

Gerek Anayasa gerekse kanun ve mevzuat düzeyinde düzenlemelerle toplumun tüm kesimlerinin önünü açtıklarını, tamu hizmetlerinin etkin, hızlı, eşit ve verimli şekilde sunulabilmesi için gerekli tüm tedbirleri aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Bizim iktidarımızla birlikte, milletimiz uzun yıllar sonra kendine hizmet eden; üstenci değil, halkına hizmetkar olmayı şeref bilen bir anlayışla tanıştı. Kamu yönetiminde, köklü bir paradigma değişimi yaşandı. Tek parti ve vesayet dönemlerinde, devlet ile millet arasında çekilen dikenli telleri birer birer kaldırdık. Cumhuru, cumhuriyetle buluşturduk. Devleti, milletle kucaklaştırdık. Yine bu süreçte Memur-Sen gibi sendikalarımızla diyalog içerisinde, kamu görevlilerimizin çok önemli taleplerine hayata geçirdik. Memurlarımızın mali ve sosyal haklarını güçlendirdik. Demokratik haklar konusunda son derece önemli atılımlar gerçekleştirdik” diye konuştu.

“Ülkemizi yeni ve özgürlükçü bir Anayasa’ya kavuşturma mücadelemize vereceğiniz desteği çok önemli buluyorum”

Uzun yıllar boyunca özellikle bürokraside ideolojik bir kast sisteminin kendi klanları, kendi hizipleri dışında kimseye hayat hakkı tanımadıklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Millete 'Bidon kafalı' dediler, ‘Göbeğini kaşıyan adam’ dediler. Bizim burada edebimizin el vermeyeceği ifadelerle insanımıza hakaret ettiler. Azgın azınlığın sessiz çoğunluğa hayat tarzı dayattığı, baskı uyguladığı, parmak salladığı o karanlık günler artık geride kaldı. Bunların hepsini ve çok daha fazlasını sizlerle birlikte gördük. Baskının her türlüsünü iliklerimize kadar yine sizlerle beraber yaşadık. Milletin iradesine ve demokrasimize vurulan zincirleri de siz Memur-Senli kardeşlerimle birlikte parçaladık. Hedefimiz, uğuruna bedel ödeyerek, elde ettiğimiz bütün bu kazanımların yeni anayasada daha sağlam bir güvenceye kavuşturulmasıdır. Zaman zaman şahit olduğumuz hadsizliklerin, küstahlıkların, insanımızın en temel haklarına kullanmasından duyulan tahammülsüzlüklerin önünü ancak bu şekilde tamamen kesebiliriz. Bizden sonraki nesillerin bizim yaşadıklarımızı yaşamamaları için başörtüsünden, sakalından, sarığından, çarşafından dolayı kimsenin ötekileştirilmediği bir ikilemi bu ülkede tesis ve takip etmek zorundayız. Bizim hepimizin varlık gayesi işte budur. Geride bırakacağımız en büyük miras, böyle bir Türkiye olacaktır. Ülkemizi yeni, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma mücadelemize vereceğiniz desteği, bu bakımdan çok önemli buluyorum.”

“Kamuda sendika bilincini yaygınlaştırdık”

Erdoğan, 23 yıllık iktidarları boyunca kamuda sendikalaşma rakamlarına değinerek, şu ifadeleri kullandı:

“Ana muhalefetin, Anayasa Mahkemesine götürerek, iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesi için yeni bir düzenleme yaparak, bu ikramiyenin sendika üyesi tüm kamu görevlilerimize ödenmesini temin ettik. Kamuda sendika bilincini yaygınlaştırdık. 2002’de kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı yüzde 47,94’tü. Bu oran, 2024 yılında yüzde 75,18’e çıktı. 2002 yılında 650 bin 770 olan sendikaya üye sayısı, bugün 2 milyon 251 bine yükseldi. 23 yıl önce 44 sendika varken bugün 286 sendikamız mevcut. 2025 yılı ocak ayında yaptığımız zamlarla, en düşük memur maaşını 43 bin 726 liraya ulaştırdık. 

Şimdi önümüzde yeni bir toplu sözleşme dönemi var. 2026-2027 yıllarını kapsayacak sekizinci dönem kamu toplu sözleşme görüşmeleri, ağustos ayında başlayacak. Bu görüşmelerde sendikaların taleplerini can kulağıyla dinleyecek, gerçekleri gözetecek, ekonomimizin imkanlarıyla kamu çalışanlarımızın refahını dengeleyen bir yol haritası çizmeye özen göstereceğiz.”

“Ana muhalefet partisi, Filistin direnişine terör çamuru atarken; biz, Gazzeli kardeşlerimizin yanında durduk”

Türkiye'nin toplam faturası 100 milyar doları aşan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak için mücadele ederken, diğer yandan da bölgedeki çatışmaları ve krizleri yönetmeye çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Üç buçuk yılını tamamlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ülkemize sirayet etmesine izin vermedik. 7 Ekim 2023’ten beri devam eden Gazze soykırımında, İsrail’e karşı duruş sergileyen ülkelerden biri olduk. Soykırımcı İsrail ile tüm ticari işlemler durdurarak, toplamda 9 milyar doları bulan bir rakamdan sarfınazar ettik. Ana muhalefet partisi Filistin direnişine terör çamuru atarken biz, Gazzeli kardeşlerimizin yanında durduk. Son olarak İsrail ve destekçilerinin, komşumuz İran’a yönelik saldırılarını, daha büyük bir felakete dönüşmemesi için yoğun çaba harcıyoruz. İran’ın egemenliğine bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları, kimden gelirse gelsin asla tasvip etmiyor tepkimizi açıkça ortaya koyuyoruz.

 Hafta sonu İslam İş birliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 51’inci oturumuna İstanbul’da iki gün boyunca ev sahipliği yaptık. Yarın, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere Lahey’e gidiyoruz. Gerek biz gerek Dışişleri Bakanımız gerekse diğer arkadaşlarımız, telafisi mümkün olmayan acılar yaşanmaması için seferber olmuş durumdayız.”

“Günübirlik politikalarla değil, dağın arkasındaki tehlikeleri gören bir bakış açısıyla hareket ediyoruz”

“Günübirlik politikalarla değil, dağın arkasındaki tehlikeleri gören, bunları erkenden tedbir alan, uzun erimli bir bakış açısıyla hareket ediyoruz” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Milletimiz gönlünü ferah tutsun. 86 milyonun kılına zarar gelmemesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, yapacağız ve yapıyoruz. Tüm bu sıkıntılara rağmen son iki yıldır kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın, olumlu neticelerini almaya başladık. Enflasyon hedeflerimizi gerçekleştirince alım gücündeki artış daha fazla hissedilecek. Kısa vadeli hesaplamalar bu ülke her zaman kaybettirmiştir. Seçim meydanlarında bol keseden atıp tutup şimdi belediye işçilerini kapı dışarı edenlerin kışkırtmalarına prim vermiyoruz. Dikkat ederseniz bir tarafta İsrail ve ortakları komşumuz İran’a saldırıyor, diğer tarafta ana muhalefet partisinin genel başkanının yeniden gündeme getirdiği sorumsuz boykot listeleri ile Türk ekonomisine ve milli markalara alenen darbe vurmaya çalışılıyor.

“Böyle bir dönemde yeni boykot listeleri ile milli markaları hedef göstermek ekonomiye savaş açmaktır”

Belediyeler üzerinden iş dünyasını, esnafı, tüccarı haraca bağlamış, üç beş yankesiciyi korumak adına utanmadan milletin ekmeğiyle oynuyor. Çevremiz ateş çemberi ile sarılıyken böyle bir dönemde çıkıp yeni boykot listeleri ile istihdam sağlayan milli markaları hedef göstermek gaflet değilse, ekonomiye savaş açmak demektir. Dünyayı takip eden, ülkesini seven, milletine karşı mesuliyet duygusu olan hiç kimse bu derece şuursuz, keyfi hareket edemez. Aslında biz bunların derdinin asla kamu görevlilerimizin ve işçilerimizin hakları olmadığını geçmişte defalarca gördük. 'Kimseyi işten çıkarmayacağız' dediler; ellerine fırsat geçince on binlerce işçiye zerre acımadan kapının önüne koydular. Bugün de yandaşlarını zengin etmek, milletten çaldıklarıyla para kuleleri dikmek, ona buna hakaret etmeleri için milletin parasıyla trol orduları kurmak dışında hiçbir amaçların olmadığını çok iyi biliyoruz.”

“Koruyucu giyim ve donanım konusunda yaşanan sorunu da çözüyoruz”

“Malumunuz kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçimizin toplu sözleşme süreçleri devam ediyor” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Bu kardeşlerimizin kahir ekseriyeti, taşeron işçilikten kadroya aldığımız emekçilerimizden oluşuyor. Burada da hakkaniyetli ve rasyonel bir sonuca ulaşacağına inanıyorum. Son olarak çeşitli mağduriyetlere yol açan koruyucu giyim ve donanım konusunda yaşanan sorunu da çözüyoruz. Geçen hafta bununla ilgili kanun teklifimiz AK Parti grubumuz tarafından Meclis Başkanlığımıza sunuldu."