CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Yücel'in açıklamaları şöyle:

"Can Atalay olayında bir kez daha görüldü ki; Yargı maalesef siyasetin elinde oyuncak haline geldi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, hukuken hiçbir hükmü olmayan kararlarında, kuvvetler ayrılığı ilkesini yok sayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne had bildirme cüretinde bulundu.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Can Atalay ile ilgili kararı geçtiğimiz hafta Salı günü TBMM Genel Kurulu'nda okundu. Okunan karar ne hukuka uygun, ne de usule… Milletvekilliğinin düşürülmesi için Anayasamıza ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğüne göre kesinleşmiş hüküm gereklidir. Milletvekilliğinin düşürülmesi için gereken 'kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı' bulamayan iktidar, hukuk ve usul tanımamazlıkta kendisini bile aştı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı’nın imzası ile gönderdiği yazıyı Meclis’te okuttu. Yargıtay kararının bu şekilde mecliste okunması ve milletvekilliğinin düşürülmesi hukuken ve Anayasal olarak yok hükmünde. Yapılanların vicdanen, hükmü zaten yok.

Ama burada asıl mesele, ne Can Atalay meselesi, ne de bir parlamenterin, milletvekilliğinin düşürülmesi meselesi… Anayasa'nın, 153'üncü maddesi der ki "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar!"

Anayasanın 153. maddesi bu kadar açıkken; Anayasanın bu hükmünü uygulamamak, seçilmiş bir milletvekilini hürriyetinden yoksun bırakarak, milletvekilliğini düşürerek, bu hukuksuzluğun bir parçası olmak anayasal düzeni bozma girişimidir! Anayasa'ya yapılan bu darbe; sizi, bizi, sokaktaki vatandaşı, bu ülkede yaşayan her bir bireyi etkileyecektir. Çünkü Anayasa'ya darbe yapılması demek, ülkede kuralsızlığın hâkim olması demektir.

Kırmızı ışıkta geçilmeyeceğini hepimiz biliriz, değil mi? Araçlar ve yayalar kırmızı ışıkta durur. İşte Anayasa bu kırmızı ışıktır. Toplumsal mutabakat metnimiz olan Anayasa nerede duracağımızı, nerede yürüyeceğimizi söyler, sınırlarımızı belirler... Eğer siz ona uymazsanız, işte o zaman ortaya kaos çıkar. Bugün de olan budur."

"GÜVENLİK ZAAFİYETİ Mİ VAR?"

25 Ocak’ta İstanbul Sarıyer Santa Maria Kilisesi’nde inanç özgürlüğünü tartışma konusu yapmayı hedefleyen bir saldırı düzenlendiğini söyleyen Yücel, şöyle devam etti:

"Ayin sırasında gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu, bir vatandaşımız da maalesef hayatını kaybetti. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan, toplumsal huzuru ve barışı bozmak için yapılan bu saldırıyı lanetliyoruz. IŞİD tarafından yapıldığı açıklanan saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyoruz. İnanç mekânlarını korumak, orada ibadet eden insanların can güvenliğini sağlamak devletin ve kolluk kuvvetlerinin asli görevlerinden biridir.  Ama İstanbul'un göbeğinde iki saldırgan elini kolunu sallaya sallaya kiliseye giriyor, kilisenin girişinde bir polis noktası yok! Saldırganlar ibadet eden insanlara kurşun yağdırıyor, istihbarat birimlerinin haberi yok! Güvenlik güçlerinin önleyici bir hazırlığı ve reaksiyonu yok. Yapılan tek şey, saldırıyla ilgili yayın yasağı getirmek…

IŞID elemanı olduğu tespit edilen bu saldırganlar, silahlı bir şekilde sokak ortasında nasıl geziyor? Bu konuda bir güvenlik zaafiyeti mi var? Can ve mal güvenliğimizi korumakla görevli olan güvenlik ve istihbarat birimlerinin bir ihmali söz konusu mu? İçişleri Bakanlığı'nın bu sorulara derhal bir açıklık getirmesi gerekiyor. Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde, İstanbul’un göbeğindeki bu saldırı, ister istemez aklımıza geçmişteki terör saldırıları geliyor. Bu nedenle, İçişleri Bakanlığı’na buradan uyarıda bulunuyoruz. Her sabah aynı saatte yok 'Şu kadar kişi ele geçirildi', yok 'Bunları yakaladık', yok 'Şu çeteyi çökerttik' diye paylaşımlar yapmayı bırakın! İstihbarat birimlerinizi çalıştırın. Bu ülkede tek bir vatandaşımızın burnunun bile kanamayacağı güvenlik önlemlerini alın."

"YAZIKLAR OLSUN SİZİN YALAN SİYASETİNİZE"

"Kahramanmaraş merkezli depremin ardından, iki gün önce bir yara daha açıldı. Resmi rakamlara göre can kaybımızı 50 bin 96 kişi olarak biliyorduk" diyen Yücel, şu ifadeleri kullandı:

"Sayın Murat Kurum, gerçek rakamı ağzından kaçırıvermese; aklımıza dahi gelmeyecek bir rakam. Depremde 130 bin canımızı yitirmişiz. Ardahan, Tunceli, Bayburt illerinin nüfuslarının çok çok üstünde… Koca bir il nüfusu kadar can kaybediyoruz; verilen sözleri tutmak, yaraları sarmak yerine sadece bu istatistikleri saklamaya enerjinizi harcıyorsunuz. Yazıklar olsun sizin yalan siyasetinize… Murat Kurum’un gafının ardından, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bugün, can kaybımızı 53 bin 537 olarak açıkladı. Kime inanalım? 319 bin konut yapacağınızı söylediniz, ancak 41 bin konut yaptınız.

İşte AKP’nin depremzedelere verdiği önem… İşte AKP’nin söz verip yarı yolda bırakan anlayışı… İşte 22 yıllık AKP İktidarının sadece vaatlerle dolu olan tarihine eklenecek, bir yalanı daha… İnsanlar hala çadırlarda, çadırlar da sular altında… Yazıklar olsun sizin yalan siyasetinize…

Biz, 6 Şubat’ın yıldönümünde Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere tüm kadrolarımızla depremin yıktığı Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis ve Elazığ’da olacağız. Tam da deprem saatinde, yitirilen canlarımızı bir kez daha anacağız.

11 ildeki anma etkinliklerine katılarak, depremin 1’inci yıldönümünde depremzedelerimizin acılarını paylaşmak için onlarla birlikte olacağız."