Haber: Ali Vefa Yurdal

Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları Merkezi (İHM) Gaziantep Şubeleri tarafından cezaevlerindeki hukuksuzluklara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasını (ÖHD ) adına Avukat Bülent Duran okudu. Açıklamada, "Canları en az dışardakiler kadar kıymetli olan  tutuklu ve hükümlüler ile ilgili cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara son verilmesini, suça karışan kamu personelleriyle ilgili etkin soruşturma yürütülmesini, bu yöndeki iddialarla ilgili kamuoyuna aydınlatıcı ve somut olgularla çelişmeyen doyurucu açıklamalar yapılmasının gerekliliğine dikkat çeker ve tüm bu sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna duyururuz" denildi.

"YAŞAM HAKKI İHLALİNİ DOĞURAN BİRÇOK EYLEM CEZASIZ KALIYOR"

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

"Bilindiği üzere son dönemlerde yargının açıkça siyasallaşması ve cezasızlığın bir yönetim politikası olarak benimsenmesinin sonucu olarak kamu görevlileri suç işlemekte çok rahat davranmakta ve korunmanın hukuki kılıfından da faydalanmaktadırlar.  Bu hukuk dışı ve keyfi hal, hem yargının tutumundan hem de iktidar politikalarından kaynaklanmaktadır. Yaşam hakkının ihlali sonucunu doğuran bir çok eylem cezasız kalmakta ve yargı da bu duruma sessiz kalarak neredeyse eşlik etmektedir. Çıplak arama uygulamasıyla gündeme gelen cezaevindeki hak ihlalleri önce inkar edilmiş sonra da sözde kanuni dayanağı gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Bilinmelidir ki insan onurunu ve şerefini yakından uzaktan hedef alan hiçbir uygulamanın hukukta yeri yoktur. Gelinen noktada neredeyse her gün ülkenin bir cezaevinden bir hak ihlali haberi gelmektedir.  Tutuklu ve hükümlüler aileleriyle yaptıkları kısıtlı telefon görüşmelerinde dahi bu hukuksuzlukları  dillendirmekte ve aileler her geçen gün daha da çok endişe etmektedirler. Kamuoyuna  da yansıyan bir çok   benzer olayda görüldüğü üzere cezaevlerinde ölümler artmakta,  cezaevlerindeki bazı uygulamalar ise tutuklu ve hükümlüleri intihara sürüklemektedir. Buna rağmen bu ölümlerle ilgili idareden kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapılmamaktadır, aksine somut olgularla örtüşmeyen beyanlarla cezalandırılmayı gerektiren bazı idari eylemlerin soruşturulmasına engel olunmaktadır."

"HİÇBİR MAZARET YAŞAM HAKKININ İHLALİ İÇİN GEREKÇE GÖSTERİLEMEZ"

"Bazen gizlenmeye dahi ihtiyaç duyulmadan işlenen bu suçların cezalandırılması yönündeki asıl sorumluluğun yargıda olduğu açıktır. Her ne kadar siyasi sorumluluk iktidarda ise de şahısların hukuksal sorumluluktan kurtulamayacağı bilinmelidir. İşkence zamanaşımına tabi olmayan,  suçu işleyenin er yada geç yargılanacağı bir suçtur. Devlet gerek AİHS ve AY, gerekse de kanunlarca koruma altına alınan yaşam hakkını korumakla üst düzeyde sorumludur. Bu sorumluluk kusursuz bir sorumluluk hali olup devlet kontrolü altındaki her alanda gerçekleşen yaşam hakkı ihlalinden sorumluluk söz konusudur. Hiçbir mazeret yaşam hakkının ihlali için gerekçe gösterilemez."

"TÜM BU SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"

"Sonuç olarak son dönemde cezaevlerinde artan hukuk dışı uygulamalar ile bu uygulamalar sonucu gerçekleşen can kayıplarındaki nihai sorumluluğun iktidarda olduğunu hatırlatır, gerçekleşen hukuk dışı uygulamalarla ilgili kamuoyunu tatmin etmeyen açıklamalardan vazgeçilmesini isteriz. Canları en az dışardakiler kadar kıymetli olan  tutuklu ve hükümlüler ile ilgili cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara son verilmesini, suça karışan kamu personelleriyle ilgili etkin soruşturma yürütülmesini, bu yöndeki iddialarla ilgili kamuoyuna aydınlatıcı ve somut olgularla çelişmeyen doyurucu açıklamalar yapılmasının gerekliliğine dikkat çeker ve tüm bu sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna duyururuz."