HABER: ESRA TOKAT

Aşısızlara PCR testi zorunluluğunun dahi kaldırılıp 1 gün sonra yeniden getirildiği Türkiye’de pandeminin başında getirilen müzik yasağı hala devam ediyor. Pek çok salgın önleminin kaldırıldığı, tiyatrolarda ve sinemalarda PCR testinin bile istenmediği memlekette saat 00.00’dan sonra canlı müzik yapılmasına dair yasak konusunda pek çok müzisyenin ve sahne çalışanının tepkilerine rağmen herhangi bir adım atılmıyor.

Saat 00.00’dan sonra müzik yasağına dair konuşan müzisyen Serap Yağız, “Bu kapitalist sistemde popüler kültür içerisinde yer alan arkadaşlarımız bundan etkilenmiyor. Ancak biz müzik emekçileri bunun bedelini her anlamda ödüyoruz. Hepimizin aileleri var, sevdikleri var. Bizler de kira ödüyoruz, faturalarımız var. Ancak biz yokmuşuz böyle bir iş alanı yokmuş gibi davranıyorlar. Biz varız ve sadece eğlenceden ibaret değiliz” diyerek duruma tepki gösterdi.

Ankaralı müzisyen olan ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu Duygu Cinemre ise 00.00’dan sonra müzik yasağına dair, “Artık bu konunun pandemi ile alakası olmadığını düşünüyorum. Çünkü bütün sektörler çalışmaya devam ederken bu artık sosyal hayata ve eğlence sektörüne yapılmış bir darbedir” dedi.

2006 yılında kurulan “Kolektif İstanbul” grubu üyesi Aslı Doğan ise “Bu konuda tüm müzisyenler bir araya gelerek herhangi bir söz söyleyememiz çok acıklı. Tam olarak amacı belli olmayan çok keyfi bir yasak bu, pandemi ile ilgili bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Zaten virüs 00.00'dan önce veya sonra bulaşmıyor” diyerek 00.00’dan sonra devam eden müzik yasağına karşı çıktı.

ASLI DOĞAN: “MÜZİK KEYFİ UYGULAMALARA MARUZ BIRAKILIYOR”

“Çok keyfi uygulamalara, şahsi kısıtlama çabalarına maruz bırakılıyor müzik” diyen Doğan, “Türkiye'de böyle giderse canlı müzik en popüler olanın ayakta kalabileceği ve farklı seslere, müziklere alan açılmayacağı bir şey haline dönüşecek. Zaten yüksek vergilerle, sponsorluklarla daralan müziğin alanı daha da sıkıştı bu yasakla. Bir kültür politikamız yok, müzisyenlerin bir arada söz söylemesi gibi bir alışkanlıkları yok” ifadelerine yer verdi.

“GRUP ÜYEMİZİN İKİSİ BULGARİSTAN’A DÖNDÜ”

Pandemi boyunca pek çok sorunla karşılaştıklarını kaydeden Doğan, "30 yıla yakındır Türkiye'de yaşayan Bulgaristanlı iki grup üyemiz yeniden Bulgaristan'a yerleşti, Türkiye'ye artık sadece konserler için geliyorlar. Çünkü pandemiyi Türkiye'ye göre Bulgaristan'da daha rahat geçireceklerini düşündüler” dedi.

maxresdefault

“HEPİMİZ BU ÜLKEDE MÜZİK YAPMAYA DEVAM EDEBİLECEK MİYİZ? DİYE DÜŞÜNDÜK”

“Biz de Fransa merkezli bir grup olduğumuz için tüm resmi adımları Fransa üzerinden attığımızda her şeyin daha kolay olduğunu gördük pandemi döneminde” diyen Doğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Pandemi sert bir tokat attı tüm müzisyenlere. Hepimiz bu ülkede müzik yapmaya devam edebilecek miyiz diye düşünmek zorunda kaldık.Türkiye'de sadece müzisyenler değil, herkes kendi kaderine terk edildiği için kanunlarla, hukukla haklarımızın güvence altında olduğu ülkelere gitme şansı olanlar bunu değerlendirecek. Biz artık Türkiye'de daha az yurt dışında daha çok müzik yapmak zorunda kalacağız.”

“KÜLTÜR BÜTÇESİ AĞIRLIKLI OLARAK TURİZME AKTARILIRSA NE BEKLEYEBİLİRSİNİZ?”

“Bir ülkenin sadece Kültür Bakanlığı olmazsa, Turizm Bakanlığı'na ağırlıklı olarak hem mesaisi hem de bütçesi aktarılırsa ne bekleyebilirsiniz ki? Zaten müzik kültür içinde de görülmüyor. Seyirci de böyle görmüyor ve müzik eğlence sektörü olarak algılıyor. Burada yapılan üretimin, çeşitliliğinin önemi anlaşılmıyor. Bu noktada tiyatronun daha fazla sahiplenen bir seyircisi var mesela ancak müziğin yok.”

“SES ÇIKARAN MÜZİSYENLER ŞIMARIKLIKLA İTHAM EDİLİYOR”

Müziğe yapılanın sadece var olan iktidarla alakalı olmadığını vurgulayan Doğan şu ifadelere yer verdi: "Çok muhalif hareketlerinde düzenledikleri destek gecelerinde müzisyenlerin gördüğü muamele iyi değil. Biz müzisyenler dahil olmak üzere karar vericilerle birlikte oturup bir daha düşünmemiz gerekiyor. Ülkede müzisyenler çok zengin, çok magazinsel hayatları olan, dertleri olmayan insanlar olarak görülüyor. Bu konuyla ilgili ses çıkarmak isteyen müzisyenler de şımarıklıkla itham ediliyor.”

“MÜZİSYENLERİ KİMSE GÖRMÜYOR VE SAHİPLENMİYOR”

“Müzisyenlerin çok para kazandığına dair bir algı var ancak bu alanda çok para kazananlar 100'ü geçmez. Çünkü müzisyen meyhanede şarkı söyleyen kişiden sokakta çalan kişiye kadar her yerdedir. Yeri gelir garsondan daha az ücretle, sadece eve dönecek taksi parasını kazananlar da var. Bunlar on binler. Bu müzisyenleri kimse görmüyor ve sahiplenmiyor. Örneğin pandemide online paralı konserler oldu ancak kimse bilet almadı."

kolektif

"HOBİ OLARAK GÖRÜLÜYOR"

Müzisyenliğin bir meslek olduğunun göz ardı edildiğini kaydeden Doğan, "Bu bir hobi olarak görülebiliyor. Ya da git başka işte çalış diyorlar. Bu olabilir tabi çünkü Türkiye'de gelinen noktada bu çok yaygın ancak üretimde kalite düşer. Müzik alanında sadece müzisyenler de yok, sahneyi kuran ekipler var, organizatörler var, enstrüman satanlar ve onları tamir edenler var, müzik okulları var bunların hepsi zor durumda bırakılıyor” dedi ve konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“HER ŞEYİ YASAKLASINLAR İNSANLAR YİNE DE İÇLERİNDEN ŞARKI SÖYLERLER”

“Müzik ne yapılırsa yapılsın ayakta kalır, her şeyi yasaklasınlar insanlar yine de içlerinden şarkı söylerler. Ama müzik sektörünün tüm bunlara rağmen biraz daha güçlü, biraz daha ayakta ve biraz daha dinamik olması gerekli.Haritada yerini bile bulamadığım küçük ülkelerin müzisyenleri pek çok yerde konser veriyorlar, tüm dünyanın tanıdığı müzisyenlere sahipler ne yazık ki bizim yok. Oysa Türkiye'de çok çeşitli bir müzik kültürü var. Geleneksel anlamda ciddi bir altyapı var.”

DUYGU CİNEMRE: “HAYATIMIZI MÜZİK YAPARAK KAZANIYORUZ”

Ankaralı müzisyen olan ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu Duygu Cinemre ise 00.00’dan sonra müzik yasağına dair, “Artık bu konunun pandemi ile alakası olmadığını düşünüyorum. Çünkü bütün sektörler çalışmaya devam ederken bu artık sosyal hayata ve eğlence sektörüne yapılmış bir darbedir” diyerek tepki gösterdi.

“Biz müzisyenler hayatımızı müzik yaparak kazanıyoruz. Bir müzisyenin başka bir iş yaparak hayatını kazanmasını bekleyemezsiniz. En küçük yaşlarımızdan beri müziğin içine doğduk müzikle büyüdük, okulunu okuduk. Okulunu okumayanlarda hayatlarını her zaman bununla kazandılar. Artık bu pandemiden dolayı değil, sektöre yapılan bir vurgun” diyerek pandemide müzik sektörüne dair kısıtlamalara tepki gösteren Cinemre şöyle konuştu:

“PANDEMİ BU İŞİN BAHANESİ OLDU”

“Pandemi artık bu işin bahanesi oldu zaten yıllardan beri müzisyenlerle uğraşılıyordu. Alkol fiyatlarının artması, sosyal hayat, gece ulaşımı koymamaları vs. Zaten saat 22.00’dan sonra içki almanın yasaklandığı anda bu işin sonunun nereye gideceği belliydi. Yetişkin, özgür bir birey olarak market alışverişinde saat 22.00’dan sonra içki alamıyorsan bu işin nereye gideceği belliydi.”

“KİMSENİN KİMSEYİ RAHATSIZ ETTİĞİ YOK”

Müziğin ve burada üretim yapanların sadece eğlence sektörü çalışanı olarak algılandıklarını kaydeden Cinemre, “Sadece içki içilen, insanları eğlendiren bir kesim olarak görülüyoruz. Müzik kısmı işin içinde yok. Şu anda bizi yönetenlerin bakış açısı bu olduğu için tabi ilk engelleyecekleri şey bizim müzisyenlerin yaşayışı ve işleri oldu. İktidar, ‘Kimsenin rahatsız edilmesine izin vermeyeceğiz’ açıklamasını yapmıştı yasağa dair ancak. Mekanlarda zaten bir desibel sınırı vardır. O desibel sınırını aştığınız zaman polis zaten gelir ve uyarıda bulunur. Verilen desibel sınırını geçmediğin sürece zaten kimseyi rahatsız etmiş olmuyorsun. Bu yıllardır bu şekilde ilerliyordu. Kısacası kimsenin kimseyi rahatsız ettiği yok” ifadelerini kullandı.

“MÜZİSYENLERİN İŞİNİ DURDURMAK DEMEK ARKADA YÜZLERCE, BİNLERCE İNSANIN İŞİNİ DURDURMAK DEMEK”

Müzisyenler haricinde ertesi gün o organizasyonda yer alacak bir sürü garsonun, aşçının ve valenin de işsiz kaldığını vurgulayan Cinemre, “Yevmiye üzerinden çalışıyorlar. Hazırlığını yapmış, ödemesini yapmış, şehir dışından misafirleri gelmiş insanlar var. Burada herkes bu sektörden para kazanıyor. Biz müzisyenlerin işini durdurmak demek arkada yüzlerce, binlerce insanın işini durdurmak demek” ifadelerini kullandı.

“BIRAK SOKAKTA BARİ MÜZİK YAPAYIM DA AKŞAM EVİME EKMEK GÖTÜREBİLEYİM”

Tüm bunlara rağmen para kazanabilmek için sokakta müzik yapmaya çalıştıklarında bile engellendiklerini vurgulayan Cinemre, konuşmasına şu sözlerle son verdi:

“Bırak sokakta bari müzik yapayım gönlünden bir şey kopan biri varsa bir şey versin de akşam evime gittiğimde bir şeyler alabileyim. Ben dilenmiyorum, sadaka istemiyorum ben işimi yapıyorum.”

“MÜZİSYENLİK SANATA DAİR GÖRÜLMÜYOR”

“Müzisyenlik sanata dair görülmüyor bu ülkede. Başka ülkelerde baş tacı yapılırken, sokak müzisyenliği bir meslek olarak sayılırken biz burada taşlanıyoruz, zabıtalar sokak müzisyeninin elinden parasını alıyor. Ben bu işin okulunu okudum ve ben bunun için okumadım.”

“BİRÇOK MÜZİSYEN FARKLI SEKTÖRLERDE İŞ ARAMAYA BAŞLADI”

“Benim birçok arkadaşım farklı sektörlerde iş aramaya başladılar. Kemancı arkadaşım sürücü kursunda ders verebilir miyim acaba diye birçok yere müracaat etti. Bu ne kadar acı bir şey düşünsenize hayatınızın 25 yılında müzik ile uğraşıyorsunuz sonra ehliyet dersi vermeye çalışıyorsunuz.”

“EN AZINDAN EVLERİNE YİYECEK ALABİLDİLER”

“Bazı belediyeler aylık bazı maddi yardımlarda bulundular, hiç yoktan insanların cebine 3-5 kuruş para girdi. Belki borçlarını ödeyemediler, borçları birikmeye devam etti ama en azından evlerine yiyecek alabildiler. Bunlardan birisi de benim.”

SERAP YAĞIZ: “BİZ VARIZ VE SADECE EĞLENCEDEN İBARET DEĞİLİZ”

00.00’dan sonra müzik yasağına dair konuşan müzisyen Serap Yağız, “Bu kapitalist sistemde popüler kültür içerisinde yer alan arkadaşlarımız bundan etkilenmiyor. Ancak biz müzik emekçileri bunun bedelini her anlamda ödüyoruz. Hepimizin aileleri var, sevdikleri var. Bizler de kira ödüyoruz, faturalarımız var. Ancak biz yokmuşuz böyle bir iş alanı yokmuş gibi davranıyorlar. Biz varız ve sadece eğlenceden ibaret değiliz” diyerek tepki gösterdi.

“ATIL DURUMDAYIZ”

“Bizim de ağıtlarımız var, acılarımız var diyen Yağız, “Biz bundan besleniyoruz ve üretmeye çalışıyoruz. Başka hiçbir gelirimiz yok. Mekanlarda çalışan arkadaşlarım için ayrıca üzülüyorum çünkü 12.00’de müzik bitiyor ve çoğu mekanlar iş yapamıyor. Atıl durumdayız” diyerek bu alanda çalışan insanların ekonomik olarak zor durumda olduklarını vurguladı.

“BU ZİHNİYETİN MÜZİSYENLERE VERDİĞİ DEĞER BU KADAR”

“Avrupa’da herkes önlem alırken, tedbirleri yeniden getirirken bizim ülkede ise Sağlık Bakanlığı hastalık bitmiş gibi davranıyor” diyen Yağız, “İnsanlara, hayata, insanların yaşamına verdiği değer ortada. Buradan yola çıktığımızda bu zihniyetin müzisyenlere verdiği değer de bu kadar oluyor” dedi.

“ÇOK SEVDİKLERİ ENSTRÜMANLARINI SATMAK ZORUNDA KALAN MÜZİSYENLERE TANIK OLDUM”

2 yıl boyunca kiralarını ve faturalarını ödeyemediğini kaydeden Yağız, “Çok sevdikleri enstrümanlarını satmak zorunda kalan arkadaşlarıma tanık oldum, onların gözyaşlarına tanık oldum. Pek çok müzisyen arkadaşımız yaşamına son verdi. Ben de bu dönemde ne yapacağım borçlarımı nasıl ödeyeceğim derken yine müziğe sarıldım ve ondan biraz para kazanarak ayakta kalmaya çalıştım” diye konuştu.

“AÇ KALSAK DA MÜZİK YAPMAKTAN BAŞKA HİÇBİR ÇAREMİZ YOK”

Sağlık güvencelerinin dahi olmadığının altını çizen Yağız konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

“Meslek olarak algılanmıyor müzisyenlik. Ancak biz bunun eğitimini aldık yıllarca, bedelini ödedik, bu işten para kazandık, bu işin emekçisi olduk. Bizim başka yapacak bir şeyimiz yok. Bu işi biliyoruz ve bu işi yapacağız. Aç kalsak da, çocuğumuz bir şey istediğinde alamasak da müzik yapmaktan başka hiçbir çaremiz yok. Buna tutunacağız.”

“HAYAT EVE SIĞAR’ DİYENLERDEN OLMADIK”

“Çok çaresiz ve yalnız hissediyoruz müzisyenler olarak. Medya da popüler insanlar bir şey dediği zaman kulak kabartıyor. Bizler villalarımızda oturup ‘Hayat eve sığar’ diyen insanlardan olmadık hiçbir zaman. Popüler olanın dışında kalan müzisyenlerin dedikleri önemsenmiyor. İktidar ve devletten de müzisyenlere herhangi bir fayda yok. Umarım sivil toplum kuruluşları elini taşın altına koyar.”