CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM'de yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren filoya yönelik saldırısını ve bu sırada Türkiye'nin sergilediği diplomatik duruşu eleştirdi.

Küresel Sumud Filosu’na İsrail'ni yaptığı saldırıyı değenlendiren Başarır, şönları söyledi:

"Bizim de 30’u aşkın vatandaşımız gözaltına alındı. Katil, gaddar İsrail yönetiminin zulmünü dünyaya aktarıyorlar. Milletler arası kuruluşlara sesleniyoruz, soykırım yapan İsrail yönetimine en üst düzey yaptırım uygulansın. Bakın Kolombiya’da İsrail’in tüm diplomatları sınır dışı edildi, İtalya'nın en büyük sendikası genel grev ilan etti. Bu büyümeli ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu toplanıp daha somut, daha keskin yaptırımlarını açıklamak zorundadır. CHP, niye Meclis’e gelmedi. Dün Sumud Filosu’na bu fiili müdahale yapılırken Beyefendi Meclisteydi, tüm dünya onu seyrediyordu. Sumud gemisinde insanlar canıyla uğraşırken beyefendi Mustafa Keser’in sazıyla oynuyordu. TBMM ciddiyet ister. Filistin meselesi bizim milli meselemiz ve davamızsa, gözaltına alınanlardan 37’si bizim vatandaşımızsa, 50’ye yakın gemi abluka altındaysa ve bunu uluslararası hukuk kuralları ayaklar altına alarak İsrail yapıyorsa o saatten sonra sen Mustafa Keser ile görüntü vermeyeceksin. Hemen çıkacaksın dünyaya çağrını yapıp Koombiya, İtalya gibi pek çok ülke gibi tepkini ortaya koyacaksın. İşte, CHP TBMM’nin aslında duruşunu, tarihini korumak için dün bir tepki koydu ortaya. Bir kez CHP Grubu olarak daha sesleniyoruz, tüm dünyaya sesleniyoruz. Bu zulme son verin, en üst düzeyde tüm dünyadaki uluslararası kuruluşlar gerekli yaptırımları İsrai’e uygulasın."

"Ülkenin çok temel sorunları, Anayasa ayaklar altında"

Yeni yasama yılı hakkında da konuşan Başarır, şunları kaydetti:

"Biz dün TBMM’de bulunmadık. Aslında son yıllardaki en büyük tepkiyi koyduk. İktidarın yavru ortağı bunu 'gayriahlaki' bulmuş. Ben sormak isterim bugün TBMM açılıyor, Cumhurbaşkanı geliyor ama Meclis’in, ülkenin çok temel sorunları Anayasa ayaklar altında. Ben sormak isterim Meclis’e katılmamaızı gayriahlaki bulanlara; bakın geçen dönem bu ülkede emeklinin, işçinin, çiftçini, gençlerin, ezilenlerin haklarını korumak bağlamında yüzlerce araştırma önergesi, kanun teklifi vermişiz, saatlerce konuşmuşuz ama Meclis buna kulaklarını tıkamış.

Adalet ayaklar altına alınmış, bir milletvekili cezaevinde, bir cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş cezaevinde, Türkiye nüfusunun üçte birine tekabül eden belediye başkanları cezaevinde, gazeteciler Fatih Altaylı cezaevinde, gençler cezaevinde. Asıl Anayasa'yı ayaklar altına alan işte bu durumdur. Biz bu duruma dikkat çekmek için Meclis’te olmadık. Ben herkese sormak isterim eğer bu yüzyılda belediye başkanları, milletvekilleri, gazeteciler, sanatçılar, gençler cezaevinde ise; sözde delillerle, gizli tanıklarla, kirli delillerle aylarca tutuluyorsa kusura bakmasın bundan en çok üzüntü duyması gereken kişi Numan Kurtulmuş’tur. Sen Meclis Başkanısın, Can Atalay’ın da hakkını savunmak zorundasın, İBB Başkanı’nın da hakkını savunmak zorundasın, sen milli iradeyi savunmak zorundasın. İşte biz milli iradeyi korumak için Anayasa’yı korumak için bu Meclis’te Cumhurbaşkanı'nın karşısında ayakta ya da oturarak bulunmadık. Toplum bizi anladı, 86 milyon bizi anladı, dünya bizi anladı ama tek adam anlamadı.

Bu dönemde yeni yasama yılında da kaldığımız yerden devam edeceğiz. 12 milyon işsizimizi, açlık sınırında yaşayan milyonlarca emekliyi savunmaya, açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca asgari ücretli çalışanı savunmaya devam edeceğiz. Bizim gündemimiz adalet ve ekonomik sıkıntılardır. Açlık sınırının altında, yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlarca yurttaşımızdır. Yoksa çok kolay tek adam gelmiş ayağa kalkalım, alkışlayalım, yapmacık ve yılışık sevgi gösterilerinde bulunalım. Hayır.

"Sen parasını verdiğimiz F-35’leri yıllardır alamayan, almaktan aciz olan bir Cumhurbaşkanısın"

Biz anayasal sistemi, millet iradesini korumak ve Meclis’in duruşuna duyduğumuz saygıdan dolayı dün Meclis’te bulunmadık ama bu halkın haklarını savunmaya devam edeceğiz. Meclis açıldı, Beyefendi konuştu. Basın da önemli sorular sordu, hoşuna gidene cevap verdi, hoşuna gitmeyeni duymazdan geldi Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi Erdoğan-Trump zirvesi küresel ve bölgesel olarak yep yeni diplomatik sayfalar açacaktı. Aslında öyle mi oldu? Dün gazeteciler F-35’lerini soruyor, duymuyor, susuyor. Özellikle uçak konusu kendisiyle ilgili eleştirilerde ‘bize onlar uçak almayı nerden bilir?’ dedi. Sen parasını verdiğimiz F-35’leri yıllardır alamayan, almaktan aciz olan bir Cumhurbaşkanısın. S-400’ler depomuzda çürüyor. F-35’leri Yunanistan, İsrail kullanıyor, ben uçak almayı nereden bilirim? Valla senden iyi bilirim en azından Türkiye Cumhuriyeti’ni bu duruma düşürmem.

Yine meşruiyet, meşruluk… Türkiye Cumhuriyeti’nde tarihler boyu her yönetim seçilenler meşruiyetini halktan almıştır. Hiçbir ülkenin devlet başkanı Trump dahil bunu sorgulamak, meşruiyet kazandırmak hadsizliğini göstermemiştir. Ama bu laflara cevap veremeyen bir Cumhurbaşkanı maalesef ki dün Meclis’te milletvekillerinin karşısına çıktı.

"Cumhurbaşkanı 'uçuyoruz' diyorsa; Hakan Fidan 'uçamıyoruz, motorlarımız yok' diyorsa burada bir devlet krizi var demektir"

Uçak konusu önemli, KAAN uçakları konusunda düşüncelerimizi söyledik. Tabii ki heyecan verici bir proje. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayiisi, teknolojisi ileriye gidecekse biz destek veririz. Ama Cumhurbaşkanı ‘uçuyoruz’ diyorsa; Hakan Fidan, Amerika’da ‘uçamıyoruz motorlarımız yok’ diyorsa burada bir devlet krizi var demektir. Evet, destekliyoruz bu projeleri ama Dışişleri Bakanı ile Cumhurbaşkanı’nın arasındaki çelişki koskoca ülkeyi ne duruma düşürüyor.

Şimdi Türk Hava Yolları, 225 tane Boeing uçağı alıyor. Bunların 100’ü kesin 50’si opsiyonlu olmak üzere Boeing 782-max model uçaklar. BU uçaklar uzun sürede Amerika’da tartışılmış, Amerika Meclisi tarafından üretimi durdurulmuş, çok önemli kazalar olmuş. Ama biz bu uçakları alıyoruz. Bununla ilgili tartışma Meclis’te ya da herhangi bir kurumdan açıklama yok. Ama bunu başarı olarak anlatan bir iktidar var. Geliyorum doğalgaz. Doğalgazı Rusya’dan, İran’dan, Amerika’dan alabilirsin. Sorun ne biliyor musun? Rusya’dan almayacaksın diyen benden alacaksın diyen Trump’ın sözlerine cevap veremeyip ‘evet’ demek. Utanç verici mesele budur. Yoksa alternatif anlaşmalar yaparsın ama Trump’ın haddi bunları demek değildir. Hadi oradan diyemiyor. Çünkü burada aslan orada sessiz bir Cumhurbaşkanı var.

"Nerede bulduğumuz doğal gazlar Recep Tayyip Erdoğan?"

Yine 20 yıllık bi doğalgaz anlaşması yapıyoruz. Ya Sayın Cumhurbaşkanı sen 2004’te Akçakoca’da, 2009’da Sakarya Kaynarca’da, 2010’da Batı Karadeniz açıklarında doğalgaz bulundu, 2014’te Diyarbakır’da kaya gazı bulundu, 2015 Trakya’da, Karadeniz’de; 2016’da Sakarya’da, Adana Yüreğir, Trakya’da bulduk, bulduk, bulduk… Peki bulduk da neden 20 yıllık anlaşma yapıyoruz. Çünkü sen bunların hepsini seçim malzemesi olarak kullandın. Halkını kandırdın bugün bu anlaşmayı yapıyorsun. Bunların hepsi bırakın 2020’yi, 28, 29, 30’da evlere ücretsiz geliyordu. Nerede bulduğumuz doğal gazlar Recep Tayyip Erdoğan? Ama yalanla, dolanla, iftirayla, algıyla bu ülkeyi yönetiyorsunuz siz. 86 milyon yurttaşımızı bu doğalgazı müjdeleyen ve oy veren yurttaşımız bunun hesabını ona sormalı. Biz soracağız, sormaya devam edeceğiz.

Yine Türkiye’nin gerçek gündemi bakın Meclis açıldı bugün ilk Genel Kurul olacak. Son 1 yılda Türkiye’de 1 milyon 136 bin kişi işsiz kaldı, işsizlik arttı. Bunların çok büyük bir bölümü hemen iş bulsa çalışacak durumdalar; yani işsiz, parasız, kredi kartını, kirasını, faturasını ödeyemeyen insanlar. Hal böyleyken enflasyon açıklanıyor. İTO’ya göre yüzde 40. Peki yüzde 40, yüzde 30’un üzerinde olan ülkeler Haiti, İran, Filistin. Türkiye’nin gündemi bu. Son 3 ayda ete, süte, ekmeğe, yumurtaya yüzde 35 zam gelmiş. Yani yarın TÜİK’in açıklayacağı enflasyon oranları inandırıcı olmayacak, Mehmet Şimşek ve Saray’ı mutlu edecek ama biz enflasyon canavarını hissetmeye devam edeceğiz. Meclis’in gerçek gündemi ekonomi, ezilenler, adalet, adaletsizlik, işsizlik, çiftçinin, gençlerin sorunlarıdır. Biz bunları konuşmaya devam edeceğiz."

"Dün yaşananların hepsini halk takdir edecektir"

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana oturarak fotoğraf çektirmesinin "CHP’nin yalnızlaşacağına" ilişkin yorumlarına neden olduğunu ifade eden bir gazetecinin "Bu konuda ne söylemek istersiniz" sorusuna Başarır, şu yanıtı verdi:

“Biz Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında görüntü vererek yalnızlığımızı gideremeyiz. Bizi yalnızlaştıran tek olgu halkın bizi terk etmesidir. Onlar o görüntüyü verirken İstanbul’da onl binlerce yurttaşımızla biz miting yaptık. Ben niye gittiniz, niye görüntü verdiniz diye sormuyorum. Bunu halk, insanlar takdir edecektir. Ama AİHM kararına rağmen Selahattin Demirtaş cezaevinde. Ahmet Türk nerede? Kayyum atandı belediyesine şu anda. Can Atalay nerede? O yüzden biz bu şekilde yalnız olmayız. Halk bizi terk ederse biz yalnız oluruz. Dün yaşananların hepsini halk takdir edecektir. Anayasa’ya, hukuka, millet iradesine saygı duyduğumuz için buna saygı duymayan tek adamın karşısında ayağa da kalkmadık, oturmadık da. Bu millet için yapılan bir eylem, alınan karardır. Bunu herkes böyle bilsin."