İstanbul’un en özel noktalarından biri olan Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, sadece bir ibadet yeri değil; aynı zamanda dileklerin tutulduğu, efsanelerin anlatıldığı ve manzarasıyla büyüleyen bir durak. Adalar’ın en yüksek noktası olan Yüce Tepe’nin zirvesine çıkanlar hem fiziksel hem de manevi bir yolculuk yapıyor. Rivayetlere göre bu yolculuğu sessizce ve yalınayak tamamlayanlar “yarı hacı” sayılıyor. İşte Aya Yorgi Kilisesi hakkında merak edilenler…

Aya Yorgi Kilisesi Hikayesi

Aya Yorgi Kilisesi’nin geçmişi 18. yüzyıla dayanıyor. İlk olarak 1751 yılında küçük bir şapel olarak inşa edilen yapı, zaman içinde yetersiz kaldığı için 1905’te kesme taştan yeniden yapılmış ve 1909’da bugünkü haliyle ibadete açılmıştır. Rum Ortodoks geleneğine göre inşa edilen kilise, Bizans mimarisinden de izler taşır.

Kilise içindeki ikonalar oldukça dikkat çekicidir. En önemlilerinden biri, Aziz Georgios’un mızrağıyla deniz canavarını öldürdüğü sahneyi tasvir eden ikonadır. Ziyaretçiler bu ikonaların önüne çiçekler, şekerler veya küçük hediyeler bırakır. Kilisenin dışındaki üç çanlı kule ise Büyükada’nın simgelerinden biridir ve adanın birçok noktasından görülebilir.

Kilisenin bir diğer ilginç yanı ise efsanelerle çevrili olmasıdır. Rivayete göre Bizans döneminde papazlar kutsal eşyaları ve ikonaları saklamak için toprağa gömmüş, yıllar sonra bir çoban Aziz Georgios’un rehberliğiyle bu kutsal emanetleri bulmuştur. Bu nedenle kilise halk arasında “Kudunas” yani “Çıngırakçı” adıyla da bilinir.

Aya Yorgi 5

Aya Yorgi Kilisesi Nerede?

Aya Yorgi Kilisesi, İstanbul’un Prens Adaları’ndan en büyüğü olan Büyükada’da bulunuyor. Adanın 204 metre yüksekliğindeki Yüce Tepe üzerinde yer alan kiliseye ulaşmak biraz zahmetli olsa da tepeye çıkanları bekleyen manzara tüm yorgunluğu unutturuyor.

Büyükada’ya Kabataş, Kadıköy, Bostancı gibi iskelelerden vapur veya motor seferleriyle ulaşabilirsiniz. Adada elektrikli araçlar veya bisikletlerle Lunapark Meydanı’na kadar gidilir.

Aya Yorgi 3

Buradan sonra yaklaşık 1 kilometrelik dik bir yokuş başlar. “Azap Yokuşu” olarak bilinen bu yol taşlıdır ve yürüyerek çıkılması gerekir. Bu nedenle ziyaretçilerin yanına rahat ayakkabı alması tavsiye edilir.

Tepeye ulaşıldığında ise Marmara Denizi, İstanbul silueti ve çevredeki adaları kapsayan panoramik bir manzara ziyaretçileri karşılar.

Aya Yorgi 4

Aya Yorgi Kilisesi Dilek Günleri

Aya Yorgi Kilisesi, sadece bir ibadet yeri değil; aynı zamanda farklı dinlerden insanların da katıldığı kültürel bir buluşma noktasıdır. Özellikle iki özel gün, kiliseyi binlerce ziyaretçiyle doldurur:

  • 23 Nisan: Aziz Georgios’un yortu günü
  • 24 Eylül: Aya Thekla’nın anıldığı gün

Bu tarihlerde insanlar sabahın erken saatlerinden itibaren kiliseye çıkar, dileklerini diler ve ayinlere katılır. İnanca göre bu özel günlerde kiliseye çıkanlar dileklerinin daha çabuk kabul olacağına inanır. Bu nedenle Aya Yorgi, Türkiye’deki en önemli hac merkezlerinden biri kabul edilir.

Azap Yokuşu

Rivayete göre kiliseye çıkanlar, dileklerinin gerçekleşmesi için yokuşu sessizce ve yalınayak çıkmalıdır. Bu yolculuk, hem fiziksel bir çaba hem de ruhsal bir arınma olarak kabul edilir.

Kiliseye çıkıp tüm ritüelleri yerine getirenler, tıpkı hacca giden bir Müslüman gibi manevi bir yolculuk yapmış sayılır. Ancak burada sadece Hristiyan geleneğiyle yapılan bir hac vardır ve bu nedenle “yarı hacı” olarak adlandırılır.

Aya Yorgi

Aya Yorgi Kilisesi Dilek Nasıl Dilenir?

Aya Yorgi Kilisesi’nde dilek dileme geleneği, burayı İstanbul’un en mistik noktalarından biri haline getirmiştir.

Kiliseye çıkan yolda ziyaretçiler genellikle ellerinde bir ip veya makara bulundurur. Bu ipi yokuş boyunca açarak tepeye kadar götürürler. Yol boyunca sessiz kalmak ve hatta bazı ziyaretçilerin yaptığı gibi yalınayak çıkmak, dileğin kabul olması için önemli görülür.

Kilise bahçesine gelindiğinde dilekler genellikle üç şekilde yapılır:

  • Mum Yakmak: İçeride veya bahçede yakılan mumlar dileğin sembolüdür.
  • Dilek Kağıtları: Küçük kâğıtlara yazılan dilekler, kilisede bulunan kutulara bırakılır.
  • Adak Sunmak: Dileği gerçekleşenler kiliseye şeker, zeytinyağı veya küçük hediyeler getirerek şükranlarını sunar.

Bu ritüel sadece Hristiyanlar için değil, farklı inançlardan insanlar için de bir umut ve maneviyat kaynağıdır. Aya Yorgi’ye çıkan pek çok kişi, buradaki atmosferin dileklerini daha güçlü kıldığına inanır.

Kaynak: Haber Merkezi