Haber: Fatoş Erdoğan 

TİP Hatay Milletvekili seçilen Av. Can Atalay 110 gündür tahliye edilmiyor. “Can'ın Arkadaşları ve Meslektaşları”, İstanbul Barosu önünde basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasına TİP Milletvekili Sera Kadıgil, CHP Milletvekili Mahmut Tanal, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, gazeteci Zafer Arapkirli ve çok sayıda avukat katıldı.

"Can Atalay'a Meclise, Can Atalay'a Özgürlük" pankartının açıldığı basın açıklamasını Can Atalay'ın avukatlarından Akçay Taşçı okudu.

Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Osman Kavala 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana 2131 gündür, Avukat Can Atalay ve gezi tutsakları diğer beş sanık ise 25 Nisan 2022 tarihinden bu yana 494 gündür ceza hukukunun en temel ilkelerinin çiğnendiği, amacının maddi gerçeğe ulaşmak yerine topluma göz dağı vermek olan bir ''yargılama'' neticesinde özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumdalar.

Gezi Davası ile amaçlananın ''makbul vatandaşlık'' sınırlarının muktedir tarafından çizilerek toplumu dizayn etmeye çalışmak olduğunun farkındayız ve davadaki hükmün ülkemiz demokrasisi açısından derin bir tahribat yarattığının bilincindeyiz.

Avukat Can Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye İşçi Partisi'nden Hatay milletvekili seçilerek mazbatasını almıştır ve milletvekili sıfatına rağmen 110 gündür tutukluluk hali devam etmektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 13.07.2023 tarihinde 75.643 yurttaşın oyuyla milletvekili seçilen Can Atalay hakkındaki durma ve tahliye talebini Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihadına aykırı şekilde reddetmiştir.

photo_6021580892893461728_y

Avukat Can Atalay'ın tutukluluk hali Anayasa'nın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. Maddesi, kişi hürriyeti ve güvenliği başlıklı 19. Maddesi, yasama dokunulmazlığı başlıklı 83. Maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri başlıklı 148. Maddesi, Anayasa Mahkemesinin kararları başlıklı 153. Maddesi başta olmak üzere Anayasa'nın pek çok maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bir diğer ifadeyle İnsan Hakları Komisyonu'na mensup milletvekili Can Atalay insan hakların yoksun bırakılmaktadır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, tahliye talebinin reddi kararında, kendisini normlar hiyerarşisinin en üstünde olan Anayasa'nın üstünde addederek Anayasa'yı yorumlama yetkisini kendisinde görmüştür. Ancak önemle vurgulamak gerekir ki Anayasa Mahkemesi bir Anayasa organıdır ve Anayasa'yı nihai yorumlama yetkisi Anayasa Mahkemesi'nde olduğu gibi diğer organların Anayasal sınırlara uygunluğunu tespit görevi de Anayasa Mahkemesi'ndedir. Avukat Can Atalay'ın tahliye talebinin reddi kararı ile Anayasal ilkeler Yargıtay eliyle ihlal edilmiştir.

Avukat Can Atalay'ın meslektaşları ve arkadaşları olarak Anayasa Mahkemesi' ne çağrımız; hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olan öngörülebilirlik ilkesi ve tutuklu milletvekilleri hakkında daha önce verdiği kararlar doğrultusunda Anayasa Madde 14 uyarınca içtihadı devam ettirmesi ve ivedi şekilde ihlal kararı vermesidir. Anayasa Madde 14’te yer alan boşluğun sanığın aleyhine yorumlanamayacağı ilkesi ise en temel ceza hukuku ilkelerinden biridir.

Can Atalay'ın tutukluluk halinin devam ettiği her gün özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olduğu kadar kendisine oy veren 75.643 yurttaşın siyasi katılım haklarının ihlali anlamına gelmektedir. 6 Şubat 2023 tarihli Maraş merkezli deprem felaketinden bu yana Hatay halkı su, gıda, sağlık ve barınma gibi en temel yaşamsal ihtiyaçlara erişimde ciddi sorunlar yaşamakta, asbest tehlikesi gibi nesilden nesle kalıcı hasar bırakacak çevre sorunlarıyla mücadele etmekte ve vekillerinin 110 gündür devam eden tutukluluk hali sebebiyle bu sorunları dile getirememekte, halkın ifade hürriyeti kısıtlanmaktadır. Bir diğer ifadeyle Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Avukat Can Atalay'ın hukuksuz şekilde tutuklu olduğu her gün Hatay halkı açısından telafisi imkansız zararları meydana getirmektedir.

Tüm bu yaşananlar karşısında, Anayasa Mahkemesi'nden bir an önce hukukun ve Anayasa'nın gereğini yerine getirmesini, benzer konulu başvurularla içtihadını yeknesak hale getirmesini ve yargı makamlarının siyasal iktidarın aracı olarak kullanılmasına derhal son verilmesini talep ediyoruz."