dokuz8TV'nin Yerel Gündem isimli programına Hataylı Gazeteci Mustafa Dilek, konuk oldu. Dilek, Alper Baran Esin'in sorularını yanıtladı. Mustafa Dilek, konuşmasına dokuz8AKADEMİ'nin gazetecilere Mersin'de verdiği eğitime değinerek başladı. Dilek, eğitimde gazeteciler için öğretilen bilişim araçlarını Hatay'a döner dönmez meslektaşları ile paylaştığını belirterek, "Yapay zekanın gelişmesi ile ne kadar geri kaldığımız gördük. Bu eğitimi Hatay'da da görmek istiyoruz" dedi

DİLEK: "AK PARTİ BÜYÜKŞEHRİ BİZE VERİN BUNLAR ÇALIŞMIYOR"  ARGÜMANI İLE TOPLUMUN BİR KESMİNİ İKNA ETTİ

Alper Baran Esin, depremin ardından yerel seçime Hataylı depremzedenin bakış açısını sordu. Dilek, depremin ardından depremzedenin hükümetin 'çok hızlı' bir şekilde ayağa kaldırmasını beklediğini fakat hüsranla sonuçlandığını belirtti. İktidarın, bilerek ve isteyerek 'seçimi biz kazanırsak hizmet gelir' ifadelerini kullandığını söyleyen Dilek, şunları dile getirdi:

"Hükümetin temsilcileri hiçbir olanağa sahip değilmiş gibi, 'Hatay'da büyükşehri AK Parti kazanırsa, hizmet gelir' anlayışını depremzedeye  dayatmış durumda. AK Parti kurmayları 'Elimizden geleni yapıyoruz ama çalışmaya büyükşehir belediyesi var, bize kazandırın daha iyi hizmet edelim' argümanı ile toplumun bir kesmini ikna etmiş durumda. Bunu siyasi etik olarak da sorgulanmalı. Nihayetinde hükümetsiniz, kamu kurumları sizin elinizde istediğiniz ihaleyi verebiliyorsunuz. Bu da yetiyor gibi iki ay önce Valilik, taş ve maden ocaklarında ÇED raporu aranmasını şartını kaldırdı. Bu da en çok hükümete yakın şirketlere yarandı. Şimdi de rezerv alana girdiler, bir anda 50 bin kişi yurtsuz kaldı. Rezerv alan ilan edilen yerlere bakan yardımcıları  gidip 'Sizin evinize bir şey olmayacak' algısını oluşturdu."

Esin, hükümetin bu argumanlarına karşı muhalefetin nasıl bir yol izlediğini İpek'e yöneltti.

"MADEM SİZ DE ŞİKAYET EDİYORSUNUZ GELSİN İKTİDAR YÖNETSİN ANLAYIŞI ÇIKIYOR"

İpek şunları dile getirdi:

"CHP'de büyükşehir adaylıkları sonlandı. 5 tane aday var. Hükümete karşı ne yapacakları belli değil. Net bir söylem kurmuyor. Lütfü Savaş da 'Bize bilgi vermiyorlar, bizi çalıştırmıyorlar' diyor. Bu cümleleri kurduktan sonra madem siz de şikayet ediyorsunuz gelsin iktidar yönetsin anlayışı çıkıyor. Şikayet üzerine argüman kurulunca iktidarın kurduğu argümanları destekliyor. Seçmen bu durumdan rahatsız, siyasi iradenin elinde hapsolmuş durumda. Bir yandan 'Büyükşehri bize verin hizmet getirelim' anlayışı diğer yandan 'Bize hizmet yaptırmıyor diyen bir anlayış' var. Seçmeni bu çıkmazdan çıkartan bir çalışma yok. Yağmur yağınca kentte elektrikler kesiliyor.

"MUHALEFETİN SOMUT HAREKET ETMESİ GEREKİYOR"

Lütfü Savaş'ın en büyük rakibi Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Hikmet Çinçin ile geçtiğimiz gün röportaj yaptık. Bu çalışmaları yürüten iktidara ne yapacaksınız sorusunu yönelttik

'Biz diyalog içerisinde olacağız uyum için de olacağız'dedi. Fakat iktidar bunu istemiyor,  'Ben yaptım oldu bittiye getirmek istiyor. Zaten iktidar isteseydi büyükşehirle çalışırdı. Muhalefetin -cek -cak üzerine değil de somut hareket etmesi gerekiyor."